Bölüm 1

1.4K 46 5
                                    

Derin suskunluğun ardındaki gidişler acıydı. Tüm sözcükler unutulup ardında bırakılmış bir kaç iz kırıntısı kendisini tutsak etmeye yeminliydi bugün. Karanlık sabahların başlangıcı kara bulutlu köşklerin çevresini sarmışken kıştan kalan son kuşlar ölmeye hazırlanıyorlardı. Güneş sabaha küsmüş, gül bülbüle, bülbül güle söz edemeden ölmüştü. Tasmasından kurtulmuş küçük köpek kendini özgürlükte zannederken diğer köpeklerin kavgasına karışıp yara almıştı. Güzel görünen her şeyin ardındaki kötülük çıkıp gelmiş iyilikleri bir bir yutup kendine hapsetmişti. Yalnızlıktan usanan yaşlılar huzur evinde bir kaç dost edinip sabahın karanlığında çaylarını yudumlayıp havanın güzelliğinden konuşuyorlardı. Babası ölmüştü küçük kızın o saniyede. Göz damlaları toprağa karışırken küçük bir çimen tohumunu sevindirmiş bir yudum su kazanmanın sevincindeydi.

Hayat böyle geçip giderken öteden harap bir genç gözükmüştü. Elindeki siyah cismi tutarken gözünü bürüyen kara ışıltı bir şeyleri çağrıştırıyordu. Bu küçük kızın babasının öldüğünde ki hüzün değildi. Bu yaşlı ihtiyarların huzur evine evlatları tarafından terk edildikleri acı değildi. Bu gencin gözündeki karartı... O bakış bunların hiç birisi değildi. Tamamen farklıydı gencin duyguları. O harap olmuştu, o bitmişti, o kaybolmuştu... O unutulmuştu sadece. Sadece herkes tarafından unutulmuştu. O ölmüştü aslında. Kalplerde yaşamayan birisi tamamen unutulmuş, vazgeçilmiş birisi, işte bu tam olarak oydu.

Kalbindeki duygular kendini öldürmeye yetiyordu da artıyordu bile. Ölmekten daha acı olan şey ise ölmeden ölmendir aslında. Kalbindeki duygular ona yabancı geliyordu belki de ama böyle yaşamaya alışacaktı. Ya da alışmayacaktı. O, işte şu an her şeyi bitirecekti sadece. Herkesin istediği olacaktı. Şu tetiği çektiğinde gerçekten ölecekti. Ama kalbindeki azap dinecekti. Böyle düşünüyordu o harap genç.

Küçük köpek yaraları içinde sokakta ölmüştü o an. Küçük kız çocuğu toprakların bir kısmını mezarın üstünden alıp kavanozun içinde saklamıştı yetimhane görevlileri onu götürürken son kez babasını izlemişti o an. Yaşlılar son çaylarını yudumlarken dışarıya çıkmışlar havanın güzel olduğunu iddia ederlerken yağmura yakalanıp huzur evi yöneticileri tarafından azara maruz kalmışlardı o an. Dünya dönüyordu işte öyle ya da böyle.

Harap olmuş yıkık genç son ninnisini mırıldanmıştı dilinde. 'Daha dün annemizin kollarında yaşarken şimdi okullu olduk sınıfları doldurduk.'

Her zaman söylediği şarkısını yüksek sesle bir kez daha mırıldanmış ve kabir uykusunun huzurunu düşünmeye başlamıştı. Titreyen parmakları tetiğe korkakça gitmiş ve güneş sarılığında ki saçlarının arasındaki siyah cismi kafa derisine bastırmıştı. Nasıl bir histi ölmek acıtıyor muydu? Peki ya silahla ölmek nasıldı? Daha mı çok yakardı canını? Hayat boyu acı çekmiş birisinin ölümü de acı olmalıydı öyle değil mi? Tam da insanların istediği gibi olurdu. Evet silahla can çekişerek ölmek iyi olacaktı. Dudaklarından kaçan kahkahayı durdurmak istese de durduramıyordu. En sonunda durduramadığı hıçkırık dudaklarının arasından kaçmış, ıssız sokağın eski duvarlarında yankı bulmuştu. Kahkaha atması genci nedensizce üzmüş aynı zamanda gözünden akan bir damla yaş mavi gömleğinin lekelenmesine sebep olmuştu. Genç elini tetiğe bastığında dünya bir anda dönmüş, yere yığılırken gri olan gökyüzü daha da grileşmiş ardından kafasındaki dayanılmaz acı sıcak bir hal almaya başlamış bir an o kadar ısınmış ki buhar çıkacağını düşünmüş, bir anda soğumuş sonra. Sanki hiç ısınmamış gibi soğumuş öyle bir soğumuş ki artık buzdan bir adam olduğuna inanmış. Gözündeki damla kurumuş ardında tuzlu bir iz bırakmış. Dudakları yine o ninniyi söylemek için açıldığında bir şeyi fark etmişti öncesindeki gibi olmamıştı nedense. Artık dili dönmüyordu ninniyi mırıldanmak için. Gözlerinin önündeki siyahlık bir anda değişmişti. Cennette miydi? Cennete gidecek kadar iyi birisi olduğunu sanmıyordu. Peki bu bakışlar da neyin nesiydi? İlk defa yalnız değilmiş gibi hissediyordu. Sanki ölmemiş gibiydi. Unutulmamıştı sanki o gün. Birisi ölmemesi için onu koruyordu, bir melek olabilir miydi? Siyahlar giyinmiş bir melek. Daha önce meleklerin böyle göründüğünü düşünmemişti. Göz kapakları usulca kapandığında umutsuzca o meleğin yüzünü görmeyi dilemişti.

Hazar VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin