Bölüm 6

201 23 0
                                    

Boğazına saplanan uzun ince parmakları istemsizcesine hareket ederken keskin okyanus uğultusu gözleri tek bir noktaya dikilmiş, siyah göz bebekleri yavaşça büyüyüp küçülürken sesini duyurmak istercesine kıpırdanmaya başlamıştı bedeni. Çığlık sesleri yakıyordu kulaklarını. O an çıkagelmişti yine. Gözlere perde çekmek imkansızdı artık. Olan olmuştu ya geri dönüş yoktu bir kere.

Parmakları kenetlenmişti birbirlerine. Bedeni bedeninden kurtulmak istiyordu sessizce. Çıt çıkaramıyordu dudakları.

Son bir kıpırdanış, zihnindeki yangına mani olamıyordu. Gözler önündeki kanlı beden çıkıp gelmişti sanki.

Her şey toz duman olmuştu. Hayaller, umutlar, sevgi ve diğer güzel olan tüm duygular sinmişti kalbinin en kuytu, ücra yerine.

Yıkılmıştı bedeni soğuk mermerler üzerine. Yardım çağrısı sessizdi bu defa. Bedeni ele geçirilmişti sanki. Yaşamadığı duygular değildi bunlar. Oluyordu bazen...

Peki ya neden şimdi idi?

Tam da yare kavuşacağı zaman mı? Biraz daha bekleyemez miydi ölüm?

Tavana dikilen büyümüş gözleri usulca kapanmıştı. Gerçeklerle yüzleşmek bu kadar zor gelmemeliydi?

....

Kendimi durdurmaya çalışıyorum Asuman. Neden bu işe kalkıştım bilmiyorum? Seni üzecek olmak beni de üzüyor ama buna mecburum. Kardeşim.... O seni seviyor Asuman.

Hazar.

Günlüğüne düşen damlalar çaresizce ağladığını gösterirken kalbindeki ürperti bir türlü dinmek bilmiyordu. Ömür boyu yürek acısı ile yanmak zor olsa gerekidi. Zaman ile her şey unutuluyordu. Bu acı da unutulacaktı elbet.

Elleri cep telefonunu kucakladığında ezbere bildiği numarayı  tuşladı. Tek bir cevap duymak istiyordu Yasir'den. 'o iyi' demeliydi Yasir. Benim yanımda mutlu demeliydi. Çok mutlu demeliydi. Telefonun sinyal sesi ilk defa bu kadar uzun ve acıtıcı gelmişti.

Telefonun ardında bir ses duyulmuştu buğulu ve sessiz.

- Sonra konuşalım Hazar. Şu an meşgulüm.

Sonra telefon kapanmıştı birden. Tek kelime soramadan sona ermişti konuşma. Zaten böyle değil miydi Yasir. Kendi sözlerinden sonra kimseyi dinlemeden öylece çeker giderdi sadece. Belki de bencil ve bir o kadar şımarıktı Yasir. Belki de... Belki de tamamlanmamış duygulara hüküm etmeye çalışıyordu yüreği. Bilinmez bir gerçeklik saklıydı her yerde.

Hazar'ın kalbindeki sızı artmıştı nedensizce. Bilmiyordu neden bu haldeydi bugün. Sevinçli olmalıydı belki de. Kardeşi en sonunda sevdiğine kavuşmuştu. Onun isteğini yerine getirebilmişti. Peki neden bir yerlerinde bir şeyler eksilmiş gibiydi? Neden di can yanıklığı? Neden di kör yalnızlık duygusu?

......

İğneler tek tek saplanırken bedeninde ilk minik sızlar bırakıyor sonra da beyninde kuşlar uçmaya başlıyordu. İlaçların etkisi hızla kendini gösterirken dudaklarında çocuksu bir buse oluşmuştu Yasir'in. İğnelerin en garip etkisi bu olmuştu sanki. Gülümsemeyi unutmuş mimikleri devreye girip beyni ile oyun oynuyorlardı sanki. Bir şey hissetmiyordu artık. Okyanustan bir parça çalmış gözlerini kaplayan et parçası usulca teslim etmişti kendini. İplik gibi dizilmiş kirpikleri gözlerinin altında gölge oluştururken baygın vücudu hastane yatağında kımıldanmadan boylu boyunca uzanıp kalmıştı. Hemşireler etrafında toplanmış sakinleştirici iğnenin etkisi geçince tekrardan iğne yapmak için bekliyorlardı.

- Kardeşim... Kardeşim nasıl? O.. O iyi değil mi doktor. Bakmam lazım. Lütfen izin verin. Lütfen.

Kara kaşları altındaki koyu kahve gözleri tek bir çizgi haline gelmiş. Ağlamaktan şişmiş ve kızarmış gözleri kendini ele veriyordu. Tüm duyguları yaşıyordu sanki. Kardeşine bir şey olursa ne yapacağını bile bilmiyordu. Yanında bile olamazken nasıl iyi hissedecekti Yasir. O... Abisiz yapamazdı. Annesiydi Hazar, babasıydı onun, yalnız hissettiğinde arkadaşıydı, korunması gerekirken abisiydi. Kısaca her şeyiydi Hazar, Yasir'in. Hazar'da bunu biliyordu. Herkes vazgeçmişken biricik abiside vaz geçerse işte o zaman bir hiç olacaktı Yasir.

Başlamıştı o an. Gözler önüne seriliyordu şimdi. Kemikli ellerindeki damarları derisinin yüzeyinde belirmişti Yasir'in. Şimdi demişti doktor hemşirelere. Birisi diğer kolundan diğer hemşire diğer kolundan tutmuş bacakları yattığı yatağa sıkıca bağlanmıştı Yasir'in. Kaçış yolu yoktu şimdi. Ne hemşirelerden ne doktorlardan ne de geleceğin vereceği acılardan. Bu hastalık bitiriyordu onu. Şerefinin iki paralık olduğunu hissettiğinde ise kendisinden vazgeçmek istiyordu Yasir. Kara Melek'ini düşündü gözleri kapanmadan bir kaç saniye evvel. O ne yapacaktı? Bırakacak mıydı kendisini ona. Yoksa usulca kaçacak mıydı yanından herkesin ona yaptığı gibi. Tam her şeyin sona erdiğini düşündüğü an Kara Melek'i kurtarmıştı onu. Ve uykunun teslimiyetine yenik düşerken bir silüet görmüştü ileriden.

...

-Bakın doktor bu imkansız. Yani kardeşim daha evleneli iki gün oldu ve. O şimdi yeni bir başlangıç yapıyor. İnanıyorum doktor o düzelicek. Hem siz söylememiş miydiniz eğer o kızla birlikte olabilirse durumu düzelebilir diye?

Ellerini beyaz önlüğünün cebine sıkıştırmıştı doktor tek kelime etmeye mecali kalmamıştı sanki. Şayet karşısındaki genç tek laftan anlamayacağa benziyordu.

- Bakın Hazar Bey sizi gayet iyi anlıyorum fakat. Garanti veremem. Durumu ne ileriye ne de geriye gidiyor. Genel hastalarımızda olan bir durum ve biz bu durumu kendi yöntemlerimizle çözüyoruz. Evlenmesi Yasir için iyi gözükebilir ama durum tam tersi tepki de verebilir. Kesin bir dille konuşmuyorum fakat...

Hazar elindeki telefonu bir anda duvara fırlatıp yerde parçalanmasına izlemeye başlamıştı. Kalbi sinirden hızla atmaya başlarken kesik nefes sesleri odayı doldurmaya yetmişti.

Elleri ile önüne gelen siyah perçemi çekiştirip doktorun beyaz önlüğünün yakalarında bulmuştu ellerini.

Doktor ilk defa Hazar'ı böyle görüyor olmalıydı ki hızla kıpraşan gözleri fal taşı gibi açılmış göz bebekleri irileşmişti.

Konu kardeşi olunca Hazar tamamen farklı birisine dönüşüyordu. Geç de olsa farkedebilmişti doktor.

İşaret parmağı hızla kalkmıştı Hazar'ın. Bir eli ise hala doktorun beyaz gömleğini kavrıyordu.

- Ne olursa olsun kardeşimi iyileştireceksin doktor! Bu sana son uyarım. Yoksa konumundan vaz geçmek zorunda kalırsın. Üç ayda tek bir belirti bile kalmayacak!

Sesi hastane duvarlarını inletirken kapıyı hızla çarpıp gözden kaybolmuştu Hazar.

Hazar VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin