Bölüm 13

119 16 3
                                    

15 sene önce:

Küçük çocuk elindeki topu hızla abisine doğru atmıştı. Ama ağabeyi oyununa devam etmemiş öylece koşup gitmişti. Ardına bile bakmamıştı kardeşinin.
Kumlar üzerine doğru esiyordu küçük çocuğun. Acıyordu gözleri. Mavi gözlerini kırpıştırmış gözünden bir katre damla minik çehresinde oyalanmıştı.
Etrafını umutsuzca seyre dalmıştı çocuk. Ayaklarındaki minik terlikleri sahil kenarında unutup çamur olan ayaklarına taşlar batmaya devam ederken en sonunda oturma kararı almıştı.

- Yasir! Yasir!

Kendi adının tekrarlanması ile hızla kalkmıştı oturduğu yerden ve hızla sarılmıştı ağabeyine.

Hıçkırıklara eşliğinde bir kaç kelime fırlamıştı kulaklara.

- Beni hiçbir zaman bırakma ağabey!! Söz mü?

Ağabeyinin beline iliştirdiği kollarını serbest bıraktı ve serçe parmağını şaha kaldırdı çocuk.

Ve henüz o kadar büyük olmayan ağabeyin üzerine bir yük binmişti o gün.

- Söz!!

Babasına verdiği sözü kardeşine de vermişti o gün. Onu hiç bırakmayacaktı. Sonsuza dek.

........

- Annenin kızını bir daha göremeyecek olması çok yazık olacak.

Öylece kala kalmıştım. Annem benim için bir sınırdı. Ve o sınırı kimsenin aşamasına izin vermeyecektim. Ne olursa olsun anneme bir zarar gelmemeliydi.

- Anneme hiçbir şey yapamazsın!

- Hah!

Gök mavisi gözlerini bir bulut parçası kaplamışken zifiri karanlığa dönmüştü yüzü. Bu adamı tanımıyordum ama o bakış nedense tanıdık gelmişti. Sanki çok önceden görmüştüm bu bakışı. Bilemiyordum. O bakışı içimi ürpertiyordu.

Ağzı yamukça kıvrılmış alnındaki damar kendini belli ediyordu.

Bir anda zihnimde baskı yapan düşünce kalbimi hızlandırıyordu.

Anneme bir şey yapmasına izin vermeyecektim.

- Anneme zarar vermene izin vermem.

Koyu asfalttaki adımları hızlanmış aramızdaki bir metrelik mesafede durmuştu.

Elleri kabaca boynuna gitmiş ve çıkardığı zinciri gözler önüne sermişti.

- Görüyor musun Asuman?

Ay ışığında parlayan iki yüzük bir zincire asılmıştı.

Başımı yavaşça sallamıştım. Daha fazla konuşmaya mecalim kalmamıştı.

Başımı hareket ettirmemle birlikte ellerinde Sıkıca tuttuğu yüzükleri zincirden çıkarıp parmak uçlarında serbestçe fırlatmış ve ormanlık alanda kaybolmasını izlemişti.

Tekrardan bana baktığında donuk bakışlar ile karşılaşıyordum. Bakışları hissizleşmişti. Sanki keder ve korku barındırmıyordu. Ve merhamet

- Onları bana bulup geri getirirsen annene zarar vermeyeceğim.

Gözümde buğulanan damla yoğun bir hisle süzülüyordu. Çocukluğumdan bu yana annemin dilsizliği ile dalga geçen çocuklardan alışıktım aşağılanmaya. Babam çocukluktan terk etmişti beni. Alışıktım bu duygulara. Şimdi de olduğu gibi alay edilmesine önem vermemeliydim. Alışmış olmalıydı benliğim.

Hazar VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin