Bölüm 17

128 15 0
                                    

Gözlerim kollarında gezinirken bakışlarımı hızla geri çekmiştim. Ne olmuştu böyle? Kolları nasıl bu hale gelebilmişti?

- Ss... Sana ne oldu böyle?

Titreyen sesim korkumu ele verirken gözlerindeki karaltıya bakmıştım. Tepkisizdi. Ne tek kelime ediyor ne de durduğu yerden hareket edebiliyordu. Oracıkta donup kalmıştı sanki.

- Anlatmak istemezsen anlarım sen bilirsin.

Sözlerimle onu rahatlatmaya çalışıyordum. Ama pek bir faydası olmuyor gibiydi. Görmemi istemediği o yaraları görmüştüm. İstemeden onu kırmıştım. Dik dik bakıp onu gözlerimle rahatsız etmiştim. Belkide odama çıksam daha iyi olacaktı.

Merdivenlere doğru yönelip birinci basamağı çıkmıştım. O beklemediğim cevap gelmişti. Bedenim kulaklarıma uyum sağlayıp hayretle duraksamıştı.

- Ben yaptım.

Bunu ondan beklemiyordum.

- Neden? Neden kendine bu kötülüğü yaptın?

Yüreğimin kendi içinde sıkıştığını hissetmiştim. Merdiven kenarına tutunduğumda diğer elim öylece salınmıştı.

Ağzından tek kelime dökülmesini bekliyordum. Ölüm sessizliği oluşmuştu iç çeken ortamda. Ondan  her şeyi bekliyordum belki de ama kendinden böylesine nefret etmesine inanamamıştım.

Bir küçük fısıltı duyulmuştu.

- Onda birini...

Bir şeyler söylemişti anlayamadığım.

Kollarını ardından çekip gözler önüne getirmişti. Sarı ışıkta tek tek yara izlerini seçebiliyordum.

- Onda birini ben yaptım.

Derin bir soluk alıp geri vermişti. Kelimeler zorlukla çıkıyor gibiydi. Bana anlatırken o anılarına gitmişti. Gözlerindeki derinlikten anlamıştım.

- Geri kalanlarda bir başkasının izleri.

Arkasına dönüp koltukta duran siyah eşefman ceketini giymişti.

- Kusura bakma bu manzaraya mazur kaldın. Beni böyle görmeni istemezdim.

Kafamı olumsuz anlamda sağa sola doğru sallamıltım. Ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Omuzlarını düşürmüş bakışları yere serili halı desenlerine çevrilmişti. Sağ kolunu havaya kaldırıp önüne gelen sarı perçemini  kulak arkasına doğru kıstırmıştı. Karşımda duran adamı tanımıyorum. Bu kadar kısa bir zaman diliminde de tanımam olanksızdı. Bir intikam planı yapmıştım. Ama şimdi neden herşey çok anlamsız geliyordu. İçimden bir ses öylece akışına bırakmam gerektiğini söylüyordu. En sonunda beni bırakacağına inanıyordu. Ona acımıştım. Bu zamana kadar nasıl bir hayat yaşamıştı? Nelerden hoşlanıyordu, veya neleri sevmiyordu? Bilmiyordum. Onu düşündükçe içimde bir boşluk oluşuyordu.

- Bunu sana kim yaptı peki?

Çehresinde bir tebessüm oluşmuştu. Ama farklı bir tebessüm.

Küçükken insanların tebessüm edince mutlu olduklarını düşünürdüm. Yanlıştı. Bazen acıya da gülümserdi insan. Güçlü görünebilmek için.

İşte bu öyle bir tebessümdü.

Bakışlarını halı desenlerinden kaldırmadan ayaklarını yerde sürüyerek bedenini koltuğa doğru atmıştı. Göz altındaki morlukları uzaktan görebiliyordum.

Hazar VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin