Bölüm 24

139 20 6
                                    

Neredeyse göklere uzanacak siyah demir parmaklıklar ve uzun bir bahçenin ardındaki muazzam köşk. Ait olmadığım bir dünyanın eserleriydi. Binadaki ince altın sarısı işlemeler ancak iyi bir ustanın eseri olabilirdi. Geçmiş ve geleceğin izlerini taşıyan bu binanın ev diye anılması imkansızlık taşıyordu.
Siyah elbisemin arkasına doğru Ellerimi saklamıştım. Burası beni rahatsız hissettirmişti. İçeriye girmeden çekip gitmek istiyordum.

Yasir kapıya doğru yaklaşıp güvenlik görevlisine seslenmişti. Arabayı uzaklara park edip buraya kadar yürümüştük. Havalar artık soğuduğundan burnumun üstü şimdiden kızarmış olmalıydı.

Daha fazla beklersem don tutmaya hazırlanmalıydım.

- Ne demek bu anlamadım?

.....

Yasir ve güvenlik görevlisi arasında geçen konuşmayı geride durduğum için tam duyamıyordum. Adımlarımı biraz daha yaklaştırdığımda güvenlik görevlisi görüş mesafeme girmişti. Siyah takım elbiseli genç adam Yasir'i omuzlarından tutup geriye doğru ittirmişti. Ne oluyordu böyle? Güvenlik görevlisi olduğuna dair artık şüphelerim vardı.

Yasir adamın kuvvetiyle geriye doğru sendelemişti.

Yanına doğru gitmiştim. Sorun neydi? Bu adam Yasir'den ne istiyordu?

- Adın ne senin. Yeni gelmiş olmalısın beni tanımadın herhalde.

Yasir'in soğuk sesi sinirli değildi aksine içe kaçmış bir ses gibiydi. Ürkekçe...

Siyah takım elbiseli adam korkunç bir kahkaha atmıştı. Yana doğru sıkıca taradığı siyah saçları ve düzgünce iliştirilmiş kravatı ile kendisine sahte bir beyefendi görüntüsü vermişti.

- Seni tanımayan mı var burada şu meşhur kafayı sıyırmış sen değil misin? Akıl hastanesinde olman gerekiyordu burada değil.

Ellerim sinirden yumruk şeklini almıştı. Yasir bu sözleri hak etmiyordu.

- Ahh pekala beni tanıyorsan aç şu kapıyı da içeri girelim. Gördüğün üzere yanımdaki bayan üşüyor.

Son raddeye kadar sakinliğini koruyordu.

Takım elbiseli adam beni yeni fark edecek olmalı ki arkaya doğru başını uzatmıştı. Her halükarda Yasir'in ardına gizlenmiş gibi duruyordum.

- Anlamıyorsun galiba Vedat Bey'den kesin emir var. Sizi içeri ala.....

Adamın sözlerini yarıda kesen o tanıdık ses dolmuştu kulaklarıma. Hiddetli sesi onda duyduğum ses tonlarından farklılık gösteriyordu.

- Kaptan bırak girsinler! Ben sana ne demiştim. Babamla konuştum! Bir daha kardeşime ve misafirimize saygısızlık yaptığını görmeyeyim. Yoksa bu son işin olacak!

Takım elbiseli adam korkarak çıkardığı cümleleri ile başını sallamıştı.

- T... Tamam efendim hemen kapıyı açıyorum.

- Hazar...

Kısıkça çıkan sesimi Yasir duymuş olmalı ki başını bana doğru çevirip ardından hızla abisine doğru koşmuştu.

Açılan kapı ile adımlarımı bahçenin süslemeli taşlarına basmıştım. Burada beni iten bir şey vardı. Belki de bir soğukluk bilmiyordum. Alışık olmadığım bu zenginlik beni korkutuyordu.

Hazar, Yasir'in omuzlarından tutup kulağına bir şeyler fısıldamıştı.

- Merak etme artık Asuman'da biliyor.

Hazar VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin