Bölüm 5

275 25 1
                                    

- Ah evet teşekkür ederim ağabeyciğim. Şimdi çekilebilirsin.

Yasir, Hazar'ı hafifçe ittirip Asuman'ın başında beklemeye başlamıştı. Hazar hüzünlüydü doğru karar mıydı verdiği? Kalbindeki sızı öyle büyüktü ki sanki hiç geçmeyeceğe benziyordu. Yasir ve Asuman'ı izlemişti odanın kapısından ürkekçe çıkarken. Yakışıyorlardı aslında. Asuman her zaman neşeli bir kızdı. Yasir'in de Asuman'ı ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Aslında Yasir olmasaydı hiç bir zaman bu neşeli kız ile tanışma fırsatı bile olmayacaktı. Az bir süre olsa da yetecekti anıları. Güzel anılar birikmişti yüreğinde. Önemli olan kardeşinin mutluluğuydu. 

Yasir'in yüzündeki gülüş çehresine yayılırken bir süre daha izlemişti Asuman'ı. Kara Melek'i sonunda yeniden ona dönmüştü. Hayatını daha da anlamlı kılacaktı. Asuman kendisini sevecekti. Şimdi ne yapmalıydı peki? Ne zaman uyanacaktı Kara Melek'i? Belki ona ninnisini söylerse her şey düzelecekti. 

Yasir'in dudaklarında annesinin söylediği ninni mırıldanmaya başlamıştı. Daha dün annemizin... 

Şarkı mırıltıları havada süzülürken Yasir'in mutluluk damlaları akmıştı gözünden usulca. Şarkıyı daha fazla mırıldanamayacağını anlamıştı. Yavaş adımlarla yere uzanıp tatlı uykuya dalmıştı bir an.

Cama vurup yavaşça kenarlara doğru yol alan damlalar hızını arttırmıştı. Kaşlarına ve oradan da şakalarına değen ince rüzgar, Asuman'ı uyanmaya teşvik ediyordu. Tutulan boynunu, başını iki yana doğru hareket ettirmiş ve aralamıştı gözlerini. Etrafı karanlıktı. Neresiydi burası? Doğrulup gözlerini iki üç kez kırpıştırdı Asuman. Karanlığa alışan gözleri ve perdeden sızan ay ışığı ile biraz olsun odanın taslağı belirmişti. Burası odasına benzemiyordu. Hem de hiç. 

Aklı durağandı ve bu da düşüncelerin yavaş sindirilmesine neden oluyordu. Başına giren sızıyla, zihnine çarpa çarpa geçen o anlar serilmişti. Hazar'ın o gür sesiyle bağırışı ve o en mutlu gününde mutsuzluğuna neden olan cevabı aldığı anın en ince ayrıntısına kadar hepsi ortaya çıka gelmişti şimdi.

 Ve biraz daha bastırmıştı sızı. Artık başının her bölgesi çatlayacak kadar ağrıyordu. 

Nereye geldiği hakkında en ufak bir bilgisi yoktu. En son ne olmuştu? Anıları hayal meyal aklına sürüklenmişti. Bir adam onu götürmeye çalışmıştı. Daha önceden hiç görmediği bir adam.

Ayaklarını yattığı yerden sarkıtıp bozulan şalını düzeltmiş ve Hazar'ın söylediği cümleler yeniden beyninde bir hüzün oluşturmuştu. Eşkenar üçgenin bozulmuş Asuman. Evet şu an eskisi gibi olsaydı her şey yine, tam olarak aynı cümleyi kurardı.

Yere bastığında aniden bir şey onu kapıp tekrardan olduğu yerde ters çevirmişti ve o an olan olmuştu işte.

- Aaaaaaaaa imdaaaat! 

 - Kurtarınnnn!

Aniden yorgan Asuman'a baskı yapmış ve o baskı bir anda üstünden çekilmiş ve kapının kilit sesi duyulmuştu. Asuman telaşla kapıya uzandığında kilitlendiğini farketmişti. 

Kaçırılmış mıydı? Neresiydi burası? Ne yapmalıydı? Az önceki kimdi? Neden onu buraya kilitlemiş? Çoğu soruya cevap bulamayacağını anlamıştı Asuman.
Yüreğindeki ani fırtına beynine şiddetle baskı yapıyordu. Tek emin olduğu şey bir an önce buradan çıkabilmek ve annesine kavuşabilmekti. Annesi çok merak etmiş miydi? Peki ya Hazar... Hazar'ın kaçırıldığından haberi var mıydı? Kapıya sertçe vuruyordu Asuman.

- Açın! Açın lütfen!

Çığlıklar Yasir'in kulağına ilişiyordu. Her şeyi tek tek dinliyordu. Hemen kapının önüne diz çökmüştü genç. Kızın yaptıklarına sus kesilmişti. Kalbi kıpırdanıyordu nedense Yasir'in. Bu duyguyu daha öncesinde hiç hissetmediğini fark etmişti. Sevdiği hemen yanı başındaydı şimdi.

Altın kafeste tutulan bülbül ne kadar mutluydu? Altından kafes olsada o altın ona zindandı ne de olsa. Yasir bunun farkında bile değildi.

Asuman umudunu yitirmişçesine hıçkırmaya başlamıştı.

- Lütfen beni bırakın! Neden kaçırdınız beni? Neden!

Asuman'ın kirpiklerine nazikçe takılıp esmer çehresine inen göz yağmurları durulmayacaktı belliki.

- Ağlama Melek!

Sert bir ton çarpmıştı kulaklara sert ve korkutucu. Sonra ne olmuştu o korkutucu ses ki bir o kadar nazik ve kadifemsi çıkmıştı o ses.

- Ağlarsan...

Biraz yutkunmuştu genç adam. Sesi titremişti sonlara doğru. Ceylanı ürkütmek istemeyen avcı misaliydi sanki.

Sonradan cümlesini tamamlamıştı Yasir.

- Bende ağlarım Melek'im. Sen ağlarsan bende ağlarım.

Asuman hızlıca ayağa kalkıp telaşla kapıya vurmuştu.

- B... Ben Melek değilim. Yanlış kişiyle uğraşıyorsunuz bayım! Lütfen beni serbest bırakın! Annem merak etmiştir.

Çaresizce cevap bekliyordu Asuman kapının ardından. Melek demişti kapının ardındaki ses. Yanlış kişiyi burada alıkoyuyorlardı.

Beklediği cevap gelmemişti Asuman'ın.

- Evet Asuman biliyorum. Ama sen bilmiyorsun benim Melek'im olduğunu.

- Hayır! Beni rahat bırak! B... Ben eve gitmeliyim. Hazar... 

Hazar demişti genç kız. Yüreği yıpranmıştı tek kelime ile Yasir'in. Hazar demişti.

Ellerini yumruk yapmıştı genç adam. O tekçe Yasir demeliydi. Yanlış kelimeler seçiyordu belliki.

Koyu kahve kaşları yukarı çatılmış keskin biçimde kapıya bakıyordu genç.

Güneş sarsı saçlarından bir tutam koparmıştı sinirle. Acıyı hissetmemişti o sinirle. Uzun ince parmakları sertçe avucunu kamçılamış tüm şiddetini kendi üzerine aktarıyordu.

Güneş gözlüklerini hızla kontrol etmişti Yasir. Takılılardı hala.

O an sallanmaya başlayan elleri anahtara tutunmuştu ikilemde kalarak. Sağa doğru çevrilmişti anahtar.

Sen bir korkaksın diyordu iç sesi umutsuzcasına.

Hazar VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin