Bölüm 9

189 16 16
                                    

Hazar bir süre dışarıyı seyretmişti. Uçan kuşlar eşliğinde bir fırtına kopmuştu gök yüzünde. Yine vaktin en güzel olduğu anlarda yağmur yağacaktı belli ki. Uzanan ellerine bir damla konmuştu haberlice. Belli ki uzak yerlerden gelmişti. Nasıl bu kadar yumuşak olduğunu düşündü Hazar. Onca kilometre öteden gelip de bu kadar yumuşak olması imkansızdı neredeyse. Savruşturuyordu esen yel bir kaç damlayı çehresine. Kırışmıştı alnı. Çatık siyah kaşlarının ortasına bir yağmur damlası daha indiğinde acımıştı damlacıklacıklara. Bulut istemezdi o yağmuru bırakırdı rüzgar ise sevmezdi onu tokatlardı. Olan olurdu işte ya kendisi gibi en sonunda yok olup silinirdi dünyadan. Ne izi kalırdı ne kendisi.

Bir an olsun düşlemişti sadece mutlu olmayı. Yasir'in normal birisi olmasını düşlemişti. Becerememişti gene. Yeniden hüsrana uğramıştı.

Bazı şeyleri değiştirebileceğine inanmıştı bir anlık. Nafileydi her şey. Kardeşi ne olursa olsun aynı kalacaktı belki de.

Yağmur damlaları karışırken teninde hapsolmuştu sanki kalbi derinlerde.

Bir el uzanmıştı o an Hazar'a doğru.

Düşüncelerinden sıyrılmış uzanan ele doğru baktı Hazar.

- Efendim doktor.

Bir kağıt parçası tutuşturmuştu doktor gözlüklerini düzeltirken.

Eğimli burnu gözlüklerini dengeye getirdiğinde konuşmaya başlamıştı.

- Bu güzel bir haber Hazar Bey.

Hazar'ın çenesi hafifçe yere doğrulmuş dudakları istemsizce açılmıştı. Doktorun dediklerini yanlış duymuş olmalıydı. Ne demek istiyordu. Bundan tam da emin değildi.

Doktorun neşeli ses tonu yeniden Hazar'ın kulaklarına dolmaya başlamıştı.

- O kızla daha çok vakit geçirmeli. Beyindeki duyu verileri kullandığı ilaçlara tepki göstermeye başlamış. Ve böylece sinir algılarını kontrol etmeye başlayacağımız dozajları ayarladık.

Hazar heyecanla doktorun ellerini ellerine sıkıca kenetlemişti.

- Yani bu ne demek oluyor doktor?

Hazar'ın gözlerindeki hafif kırışıklık dudak kıvrımlarıyla doğru orantıda kalkıyordu. Doktordan duyacağı cevabı bir umutla beklemeye koyulmuştu.

- Yasir için bir umudumuz var Hazar Bey.

.....

Yasir yine aynı yerdeydi uzun zamandır yattığı yerde. Sessiz ve hüzünlüydü bu yer. Kimi zaman ölüm çığlıklı, kimi zaman ağlayış feryatları duyulurdu odalardan.

Yasir'in kırmızıya çalan dudakları bileklerinde olan sızıyla aralanmıştı. Göz kapaklarını çerçevelemiş kıvrık kirpikleri göz kapağı ile beraber oynuyordu. Alnına altın sarısı saçlarından bir damla düşmüştü.

Bileklerindeki sızı yataktan kalkmak istedikçe daha da artıyordu. İki bileğine dolanmış kalın halat bedenini hareket ettirmesini imkansız kılmıştı.

Bıkmıştı bu hayattan. İğnelerden, sayısızca gelen ani ataklarından, hastanelerden, deli diye anılmaktan...

Türk cumhuriyetine göre sonuçta ölüydü. Şimdi şuracıkta ölse ne değişecekti ki.

Beli bükük bir kaç umut kırıntısı da çöküp kalmıştı şimdi dimağında. Gelen herkes terk mi ederdi birgün?

Yalnızlık kaderi mi olmuştu artık? Kara Melek'i bile terk etmişti onu. O çok inandığı kara Melek'i... Terk etmişti artık. Hayaller suya bir bir düşerken izliyordu sanki Yasir.

Onca zaman kurduğu düşler kimsesiz kalmıştı. Yağmurun bir bir düşüşü pencereye çarptıkça bedeni titriyordu adeta.

Hızla çekmeceye yönelip sigarasından bir dal almıştı. Stresli olduğunu belli eden en ideal hareketiydi bu. Çakmak ile ateş çıkarmaya başlamıştı. O an Yasir'in gözlerinde bir ışık parlamıştı. Bu iplerden ve buradan kurtulmanın en kolay yolu buydu aslında.

'Ateş'

Diye tekrarlamıştı Yasir.

Etraftan kaçışma sesleri ve yangın alarmı çaldığında sinsi bir tebessüm belirmişti simasında.

Her şey planladığı gibi gitmişti. Kurtulmuştu bu cehennemden. Şimdilik.

....

Bir kediden sadakat beklemekti benim aşkım. Asla olamayacak bir düşü gerçekleştirmeye çalışmaktı sanki. Boş yere denizde ilerlemeden havaya kürek sallamaktı. İstemiştim. Çabalamıştım boş yere. Kendimi kısıtlamış, odaklamıştım. Bir kaç söz duymak istemiştim. Yan yana gelince harikalar oluşturup kalp ritmimi bozacak cinsten kelimeler dilemiştim.  Sonsuza dek mutlu mesut yaşadılardaki o son söz olmak istemiştim. Masallardaki prensle evlenmek istemiştim. Şimdi düşününce neden kendime külfet olacak duyguları istemiştim hep? Gülü topraktan ayırınca ölecekti elbet. Balık havada nefes alamıyordu. Baştan düşünememiştim. Bedeli ağır oluyordu şimdi ödemek için.

İnsanlar hep böyle miydi. Zor olanı ister. Sonunda kendini de yakacak olanı seçerdi.

Hazar VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin