~ PARAMPARÇA ~
3
YIL SONRA
Mutluluğa açtım bugün gözlerimi. Bambaşka bir heyecanla uyandım. Her şey farklıydı. Odam, elbise dolabım, kıyafetlerim, ayakkabılarım...
Gözümü açtığımda karşımda gördüğüm gökyüzü bile her zamankinden daha farklıydı. Daha maviydi.
Yatağımda doğruldum. Arkama yaslandım. Telefonumu elime alıp Fatih'i aramayı düşündüm. Benden daha mantıklı olan iç sesim saçmalama aramakla olmaz diyerek noktayı koydu. Haklıydı çünkü. Aramakla olur muydu?
Ayaklarımı yere basıp ayağa kalktım. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Ne giysem diye düşünürken gözüme en sevdiğim mor elbisem çarptı. Fazla düşünmeden hemen hazırlanmaya başladım. Hazırlığımın bitmesiyle kapının aralanması bir oldu.
"Kahvaltı hazır tatlım."
"Geliyorum anne!" deyip kendime son kez aynadan baktım. Odadan çıkıp aşağı indim. Zorla da olsa bir şeyler yiyip, önce babamın sonra da annemin yanağına bir buse bırakıp tam kaçıyorum derken
"Dikkatli ol kızım!" diyen babamın sesi kaçmama engel oldu.
"Tamam baba, merak etme!" deyip evden çıktım. Arabam hazır beni bekliyordu. İstediğim model ve yeni bir araba.
Arabaya bindim ve hemen radyoyu açtım. Radyoyu açmamla birlikte geçmişim canlandı gözlerimde. Bu şarkı...
Bu şarkı, kaza yaparken çalan şarkıydı. Beni o güne tekrar götürdü. Aklıma bacaklarımı hissedemeyişim, sevdiklerimin gözyaşları, Fatih'in bakışları geldi. Sonra iç sesim konuşmaya başladı korkma sakın diye. O an anladım ki korkmak bana göre değildi. Ben cesur bir kızdım ve korkmak bana yakışmazdı. Radyodaki şarkıyı değiştirip arabayı çalıştırdım.
Yol boyunca İstanbul'un güzelliklerini doya doya izledim.
İstedigim yere sonunda geldim. Arabanın penceresini biraz aralayıp şirkete baktım. Yapmalı mıydım bilmiyorum ama yapmak zorundaydım. Arabadan indim ve şirkete doğru adım atmaya başladım. Bacaklarım o kadar titriyordu ki ayakkabılarımın topukları kırılacak ve yere düşeceğim diye çok korktum. Sakin adımlarla şirkete girdim. Odanın kaçıncı katta olduğunu bildiğim için sormama gerek yoktu. Asansörün düğmesine basıp beklemeye başladım. Asansörün gelmesiyle birlikte gideceğim katın düğmesine basıp heyecanla beklemeye başladım. Asansör baştan aşağı cam olduğu için katlarda neler olduğunu görebiliyordum.
"İlk defa geliyorsunuz herhalde?" dedi kalın tonda ama bir o kadarda hoş sesli bir beyefendi.
"Yıllar sonra ilk gelişim."
"Ne için buradasınız?" Bu ne ukâlâ bi soru. Bu kendini ne ilgilendiriyor acaba? Sakin ol Sude iç sesimde konuştu tam oldu.
"Fatih AYKAN için."
Asansörün durduğunu hissettim.
"Neler oluyor? Niye durdu bu asansör?"
"Sakin olun lütfen! Ararım hemen düzelir."
"Sakin olamam! Benim klostrofobim var!"15 Dakika sonra
Gözlerimi açtığımda kendimi bir odada buldum. Baştan aşağı camla döşeli, duvarları siyah ve yerler bembeyaz. Şehrin manzarası göz kamaştırıcı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken ayağa kalktım. Odanın içinde bir kaç adım attım. Masanın üzerinde büyük harflerle Alas AYKAN yazıyor. NE! NASIL! AYKAN MI? Tam o sırada odanın kapısı aralandı ve bir ses duydum.
"Kendine gelmişsin. Buna sevindim."
"Ben nasıl geldim buraya? Yani noldu bana?" sorularımla birlikte yüzündeki oluşan tebbessümü gördüm. Sanırım Alas AYKAN bu.
"Asansörde hafif bir baygınlık geçirdin. Bende dinlenmen için seni buraya getirdim."
"Teşekkür ederim. Benim gitmem gerek! deyip odadan çıktım. Odanın önünde bulunan sekretere kaçıncı katta olduğumuzu sordum. Merdivenleri kullanarak üst kata çıktım. Burada da odanın hemen önünde bir sekreter vardı.
"Merhaba, Fatih Bey odasında mı acaba?"
"Evet. Kimin geldiğini söyleyeyim?"
"Sude SARIHAN."
Karşımda bir çift şaşkın göz daha gördüm. Fazla geçmeden konuşmaya başladı ama.
"Sude hanım, iyileşmişsiniz!" deyip sarıldı. Sarılmayı bıraktıktan hemen sonra Fatih'in odasında olduğunu ama şuan yanında başka birinin olduğunu söyledi. Onun bana kızmayacağını söyledim ama ısrarla girmemem için direndi. Onu dinlemeyip içeri girdim. Ben ve arkamda sekreter hanım. Odada ise Fatih ve sarışın bir hanımefendi.
"Fatih bey, meşgul olduğunuzu söyledim ama..."
"Tamam sen çıkabilirsin." deyip sekreteri odadan çıkardı. Sesini duyunca içim titredi. Uzun zaman sonra ilk defa sesini duymak...
"Buyurun hanımefendi, sizi dinliyorum?" dedi. Beni tanıyamamıştı. Haklıydı da. Uzun zaman oldu ve ben değiştim. Saçlarım, gülüşlerim...
Yanına yaklaştım ve gözlerine baktım.
"Fatih, benim Sude!" Gözlerinin dolduğunu farkettim. Bakışları aynıydı. Ama gözünü benden alıp duruyordu. Arkamdaki kadına bakıp durması... Kalp atışlarımın değiştiğini hissettim.
"Hayatım, bu kadında kim?" Hayatım mı? O kadın... Fatih'e...
"Hayatım mı?" dedim dolan gözlerimle. Fatih, acıyormuş gibi baktı bana. Cevap bile veremedi. Arkamda oturan kadın birden ayağa kalkıp Fatih'in yanına geçti. Fatih'e bakarak;
"Evet, hayatım. Eşime başka ne diyebilirim ki?"
Bir damla yaş süzüldü gözümden. Fatih'e baktım.
"Eşim mi?" Bir cevap veremedi. Çünkü verecek hiçbir cevabı yoktu. Sandalyenin üzerine bıraktığım çantamı alıp hızla odanın kapısına doğru ilerledim. Kapıdan çıkmamla beraber gözyaşlarım tıpkı bir şelale gibi akmaya başladı. Asansörün düğmesine bastım. Fatih'in odadan çıkıp etrafa bakındığını gördüm.
"Sude!" diye seslendi arkamdan. Daha fazla beklemeden merdivenlerden hızlıca indim. Her bir basamakta daha da artan gözyaşlarım ve çaresiz bir kalp.
Şirketten çıkıp yan tarafında bulunan sessiz ve kimsesiz bir yere geçtim. Hıçkıra hıçkıra ağladım. Evlenmiş! EVLENMİŞ! BUNU BANA NASIL YAPAR? NASIL EVLENİR! diye bağırıp durdum. Taa ki arkamda bir el hissedene kadar.
"Noldu sana!" Olduğum yerden irkildim. Arkama dönüp baktığımda asansördeki adamın arkamda olduğunu gördüm. Alas AYKAN!
"Dokunma bana!"
"Sakin ol! Neyin var?"
Daha neyim olabilir ki? Bu nasıl anlatılır ki birine? Nasıl diyebilirim sevdiğim adam kalbimi parçalara ayırdı diye? Paramparça oldum diye nasıl diyebilirim?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜSME AŞKA
RomanceAynı günde hem geleceğe yeni bir adım atarken hem de o adımla yere çakıldım. Daha yürüyemiyorken ona koşmayı seçtim ben. Önümdeki yolları bilmeden gittim ona. Bilmiyordum beni neler bekleyeceğini. Öğrendiğimde yeniden nasıl düşeceğimi. "SÖZ VERİYOR...