Aradan bir gün geçti ve hala bitkin hissediyorum.
Gözlerimi tavana dikmiş zamanın geçmesini bekliyorum şu an, ama böyle yatarak geçmez saatler.
Deney nasıl olsa yarın, belki de kafa dağıtmaya ihtiyacım var.Tam da karmaşık düşüncelere dalmışken telefonumun sesini duydum.
Yataktan kalkıp telefona uzanmak çok zor geliyor şu an. Anlık bir savaşçı içgüdüsüyle yataktan fırlayıp, komidinin üstünde duran telefonumu aldım.
Ekranda Doktor Louis yazıyordu, büyük bir belirsizlik ve korkuyla cevapladım."Alo."
"Günaydın Leo, aslında öğlen oldu ama bu senin için şu an geçerli değil. Hadi kalk seni bir yere götüreceğim!"Olamaz! Yoksa bugün mü? Diye içimden geçiriyordum ki doktor beni çok yanılttı.
"Bildiğim çok güzel bir bilardo salonu var ve ordan sonra da sürprizlerim devam edecek. Bugün fazlasıyla moral depolaman lazım." Dedi kahkahayla.
Çok rahatlamıştım, bunu duymak bile iyi hissettirdi.
"Tamam doktor. Hemen hazırlanıyorum! Bu arada Valeria nasıl? Dün gece onu son gördüğümde yine derin bir uykudaydı."
"Bir değişiklik yok! Olsa anında haberin olur. Sen kafanı boşaltmaya çalış, hadi on dakika sonra oradayım, Tempo." Deyip telefonu kapattı.
Keyifle hazırlanmaya başladım, doktorla vakit geçirmek çok hoşuma gidiyor, bu belkide sevdiğim kızın babası olduğundan kaynaklanıyordur.
Valeria onu sevdiğimi mutlaka öğrenecek ve eminim o da böyle hissediyordur. Zaten öyle olmasa onu öptüğümde bana karşılık vermezdi.Tanrım! Hazırlanmam lazım, artık dişlerimi firçalayarak yeni ve farklı bir güne başlayabilirim.
Salonda duran koltuğa oturup elimdeki kahve fincanını sehpanın üzerine koydum.
Sabah sabah mis gibi kahve kokusu!
Hayır diyemeyeceğim şeylerden biri.Valeria da çok sever. Şu an yanımda olmasını çok isterdim. Kim bilir neler görüyor dur rüyalar aleminde? Elimi yeniden fincana sarıp yudumlamaya başladım
Ah! Kahve sıcakmış doğrusu.
Bu aldığım onuncu yudum ve işte sonunda kapı çaldı.Hızla yürüyüp kapının kolunu indirdim.
Doktor karşımda ve bana sıcak bir gülümsemeyle bakıyor şu an.
"Doktor!"
"Leo. Hadi şu lanet sıkıntıdan kurtulalım.""Ben hazırım, hadi gidelim," deyip salondaki karanlık köşemde ışık gibi parlayan telefonumu aldım.
Yarım saattir yoldayız ve sonunda bir şeyler atıştırmak için bir kafede durakladık.
Kafeye girdiğimizde çok acıktığımı anladım. Yamek kokuları çok güzel geliyordu ve bir masaya karşılıklı oturduk.Bir şeyler yedikten sonra saat üç'ü gösteriyordu ki kafeden ayrılıp tekrar doktorun müthiş aracına bindik.
Artık bilardo salonunun karşısındaydık.
Doktoru takip ederek içeri doğru yürüyordum, burası gerçekten muazzam büyüklükte bir yer.Bize ayrılmış masanın baş ucuna geldim ve doktor bana oldukça iddalı bakıp karşıma geçti.
"Hey Leo, al şu sopayı da sana oynamayı öğreteyim. Bunu her zaman yapmam." DediEtrafıma bakıp gülümseyerek sopayı alıp mükemmel bir şekilde dizilmiş toplara nişan almaya çalıştım. Şu an oldukça gerginim ama buraya eğlenmeye geldim. Bunu aşmam gerek.
Son kez sopayı ayarlayıp tarihi bir vuruş yaptım. Tanrım bu inanılmaz, dört top birden ayrı deliklere giriş yaptı.
Çocuk gibi sevinip zıplayarak çığlık atmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.İ.D "Kitap Oldu"
General FictionYarım saattir aralıksız yürüyorum, hafızamda anılar belli belirsiz canlanıp duruyor, etrafımdaki yemyeşil doğanın tadını çıkarmak yerine neden sıkıntı içinde boğuluyorum? Etrafımda olan bitene anlam veremiyorum, sanki başka bir gezegenden buraya düş...