Sanki sonu yokmuş gibi yaşarız bazı şeyleri, hiç bitmeyecekmiş gibi. Bizim için kötü veya iyi şeyleri. Sonsuzluk kavramı bazen korkutur bazen de güzel gelir, örneğin mutlu olduğumuz zamanlar hiç bitmesin isteriz. Ama mutsuz olduğumuz ya da acı çektiğimiz zamanların sonsuz olduğunu düşünmek bile tüyler ürpertiyor.
Bir aşk filminde her şeyin yolunda gitmesi şüphe uyandırır, çünkü mutlaka arkasından kötü bir şey olur, ya da biz bunu bekleriz. Mutluluğun son bulacağına inanırız, aslında her şey inanış biçimindedir. Ama sonlar hiç değişmez, her şeyin bir sonu vardır....
Dünyayı bir toz bulutunun sarmasına çok az kalmıştı. Leo kendine gelmeye başalamıştı ama hala hafızası tam yerine oturmamıştı. Ama yaşadıklarımıza değecek gibi geliyor, son deneyi de tamamladık. Leo'nun sayesinde belki de tüm dünyayı kurtarabiliriz..
Leo'nun ağzından;
Kim olduğum burada ne yaptığıma dair hatırladığım tek şey, Valeria. Ve düşünmeye devam ettikçe hatırlıyorum kim olduğumu. Tıpkı domino taşları gibi ardı ardına devriliyor, canlanıyor anılarım.
Sanırım bu durumda olduğuma göre deneyler bitmiş, başarılı olup olmadığımız ise daha önemli ama. Yattığım yerden doğrulup etrafıma baktığımda, doktoru camda bana bakarken gördüm. şüpheli ve meraklı bakışları vardı. Ayağa kalkıp gülümsediğimde ise bu tamamen ortadan kalktı,
O da bana gülümseyip odaya hızlı giriş yaptı.
"Leo! Bu harika, beni hatırlıyorsun öyle değil mi?"
"Evet, sen bir numaralı bir doktorsun, beni boşver şimd. Deney başarılı oldu mu? Artık rahat bir nefes alıp dünyayı bu durumdan kurtarabilecek miyiz?"
"Tamamen hazır, ilk örneğini de sende dedim ya zaten. Seni bir denek olarak kullanmak istemezdim ama sen istedin ve iyi ki de istedin. Her şey için teşekkürler, hadi artık Valeria'da deneyelim!" Deyip kahkaha atarak kapıdan çıktı.
Bende onu izleyip mutluluk ve heyecanla arkasından yürümeye başladım.
Bu benim için en güzel an! Aşkım, sevgilim geri geliyor. Gerçekten de başarmışız.
"Doktor, inanamıyorum, artık rahat bir nefes alabiliriz."
"Evet Leo ama o pisliğin aramasına az kaldı, kendimizi hazırlayıp savunmaya geçmemiz gerek."
"Ama doktor o insanları zehirlerse nasıl hepsine yetişeceğiz?"
"Bunun için de bir planım var, artık sen sadece Valeria'ya göz kulak ol, gerisiyle ben ilgileneceğim."
"Peki, şimdi ne yapıyoruz?"
"Şimdi aramasını bekleyeceğiz, sonra da harekete geçeceğim."
Aradan bir saat geçti ve beklenen telefon sonunda çaldı, doktor hiç beklemeden cevapladı.
"Alo."
"Uzatmayalım, düşündün mü? Dünya sana ve vereceğin bilgilere muhtaç şu an!"
"Canın cehenneme, beni korkutamazsın yaptıklarının ve yapacaklarının bedelini ödeyeceksin!"
"Pekala demek ki formülü vermeyeceksin? O zaman şimdi tozla savaşman gerekecek, dediğim gibi tüm dünyayı kurtaramazsın, sen kızını tüm dünyaya tercih ettin Louis!"
"Leo, artık başlıyoruz, ben şimdi çıkıyorum ama bütün tedaviyi her yere aktardım. Eğer geri dönemezsem onları kullabilirsin, orda panzehiri nasıl yapacağını açık bir şekilde yazdım."
"Anlamadım! Tabiki de geleceksin doktor," deyip gözlerine baktığında sanki kapkara bulutların toplandığını gördüm, bu bakışı hiç beğenmedim sanki veda eder gibi.
"Sen dediğimi yap, burda onunla kal ve haberleri takip et." Deyip hızlıca sokak kapısına doğru yürüdü.
Aradan bir saat geçti ve tüm TV kanalları aynı şeyi göstermeye başladı, aynen şöyle diyordu;
"Yepyeni bir zehir keşfettik, bunu soluduğunuz anda şizofreni etkileri görmeye başlıyor ve yavaş yavaş ölüyorsunuz. Ve şu an tüm dünyaya bu tozu püskürtmüş bulunuyorum. Tabiki de tedavisi var, ama henüz elime geçmiş değil. Herkese sağlıklı günler dilerim, yani olmayacak bir şer dilediğimi biliyorum tabi, benden haber bekleyin."
Umarım doktor her ne planlıyorsa başarabilir, aşağılık pislik.
"Bunun bedelini ödeyeceksin!" Diye bağırdığımda birden karşımda Valeria'nın güzel yüzünü gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.İ.D "Kitap Oldu"
General FictionYarım saattir aralıksız yürüyorum, hafızamda anılar belli belirsiz canlanıp duruyor, etrafımdaki yemyeşil doğanın tadını çıkarmak yerine neden sıkıntı içinde boğuluyorum? Etrafımda olan bitene anlam veremiyorum, sanki başka bir gezegenden buraya düş...