26.Bölüm

6.9K 278 140
                                    

CODY

Hafif bir rüzgar esiyordu saçlarımın arasından. Öpücük konduruyordu yanaklarıma. İçime attığım gözyaşlarımı alıp, uzaklaştırıyordu benden. Uzaklardan el sallarken bana, ben de arkasından el sallıyordum. 

İçime çekiyordum havayı. Kiraz ve portakal çiçeğinin o eşsiz kokusunu alıyor, gülümsüyorum istemsizce. Ah, uzun zamandır kendimi hiç bu kadar çok huzurlu hissetmemiştim. Yaşadığım olaylar ve Sebastian'ın bana yaptıkları beni o kadar çok derinden yaralamıştı ki, huzurun her bir zerresini neredeyse unutmak üzereydim. Bu hissi tatmayalı uzun zaman olmuştu.

Okulun içerisine girdiğimde Alex'i ve Sebastian'ı gördüm. Birbirlerine oldukça yakın duruyorlardı. Fakat bunu umursamadım. Artık umursamak istemiyordum. Daha fazla Sebastian istemiyordum. Çünkü Sebastian demek, acıyı iliklerime kadar hissetmek demekti benim için. Bir daha da o acıyı çekmeye niyetim yoktu.

En azından ben öyle sanıyordum. 

Kendimden emin ve güçlü adımlarla Alex'e doğru yaklaştım. Onun yanına vardığımda kolumu omuzuna atıp, eskiden olduğu gibi boynundan öptüm. Uzun zamandır Alex'i böylesine tutkulu bir şekilde öpmemiştim. Alex bile ilk başta şaşırsa da sonradan gülümsedi ve kollarını belime doladı. Sebastian ise oldukça normal görünüyordu. Fakat bunun sahte olduğunu biliyordum. Çünkü onu uzun zamandan beri izliyordum. Mimiklerini ve vücut dilini benden daha iyi tahmin edebilecek kimse yoktu.

Huzursuzdu. Evet huzursuzdu. Bunu hissedebiliyordum. İliklerine kadar huzursuzdu hemde. Göz bebekleri büyümüştü. Bu da şaşırdığını gösteriyordu. Çünkü ne zaman şaşırsa göz bebekleri büyür, dudaklarını yalardı.

Tıpkı şu an da olduğu gibi.

Düşüncelerime ara verip, derin bir nefes aldım ve şeytani bir şekilde gülümseyerek, konuşmayı onun başlatmasını bekledim.

Sebastian ise, beni daha fazla bekletmeden, dudaklarını araladı ve 

S:Günaydın Bay Cody. Bugün oldukça neşelisiniz.

C:Neden neşeli olmayayım ki? Yoksa üzgün mü olmalıyım.

S:Sadece şaşırdım Bay Cody. Hepsi bu. 

C:İnanın bana Profesör vettel. Sizi şaşırtmak için elimden geleni yapacağım ,

Söylediğim son sözün ardından büyümüş olan turkuaz rengi gözleri daha da büyümüştü. İtiraf etmem gerekirse bu beni oldukça keyiflendirmişti. Ona yapacaklarımı düşünüp, şeytani bir şekilde gülümseyerek, Sebastian'ı orada bırakıp, Alex'le birlikte kantine doğru ilerledim. 

Alex'le birlikte kantine doğru yürürken, bir an arkamı dönüp ona bakmayı çok istedim. Ona bakıp surat ifadesini görebilmeyi o kadar çok istedim ki. Fakat yapamazdım.. Eğer bakarsam, onu sevdiğimi anlardı. Çünkü hoşlandığınız ya da aşık olduğunuz birisi, giderken size dönüp baktıysa eğer, hiç şüphesiz bu kişi sizi seviyor demekti. 

Bu yüzden de arkamı dönemezdim.

Kantine vardığımızda iki tane kahve alıp, boş bir masaya yerleştik. Kahvemden bir yudum alıp göz ucuyla Alex'e baktım. Alex ise daha fazla dayanamadı ve dudaklarını aralayarak bana

A:Az önceki olanlar neydi öyle?

C:Az önce ne oldu ki?

A:Bilmezlikten gelme! Sebastian'ı yerin dibine soktun resmen! 

C:Ha o mu? Önemli bir şey değildi.

AHa? Önemli bir şey değil mi? Neden bahsediyorsun sen?

SENİ BIRAKMAYACAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin