SEBASTİAN (GEÇMİŞ)
S: Baba hadi ama çok yavaşsın! Biraz daha hızlı sür.
- O halde biraz daha hızlanıyoruz.
S:Oleeyy.
Babam hız yaptıkça, yüzüme hafif hafif öpücükler konduran o masum rüzgar, aniden şiddetlenmeye ve masum öpücüklerin yerini sert bir rüzgarlar almaya başlıyordu. Rüzgar o kadar çok şiddetliydi ki ne gözlerimi açabiliyor, ne de konuşabiliyorum. Fakat bunu umursamıyordum. Sert esen rüzgar o kadar çok iyi hissettiriyordu ki, kendimi uçuyormuş gibi hissediyordum. Kendimi bildim bileli, her zaman uçabilmeyi isterdim. Sadece sert esip beni kendimden geçiren o rüzgarın yüzüme esmesini isterdim. Gökyüzünde istediğim gibi dalgalanmak, bulutların arasından geçip, envai çeşit kuşlarla yarışmak isterdim. Babam bir insanın uçabilmesinin imkansız olduğunu söylediğinden beri uçma hayallerime son vermiş, kendimce kabuğuma çekilmiştim. O kadar çok üzgündüm ki, babam da bu halime dayanamadı ve bana ''Havada süzülemesek bile, yine de rüzgarı hissedebilmenin başka bir yolu var'' Demişti. Bu yüzden de beni ve annemi arabasına bindirip, sakin ve ıssız bir otoyolda sürüyordu arabayı. Rüzgar çok iyi hissettiriyordu. Kendimi huzurlu hissediyordum.
Ta ki o kaza olana kadar ...
Aniden çıkan bir araç babamın görüş açısına girdi. Babam arabaya çarpmamak için ani bir frenle arabanın direksiyonunu çevirmeye çalıştı. Fakat başaramadı. Araba uçurumdan aşağıya yuvarlandı. O an yapabildiğim tek şey dizlerimi karnımda birleştirip, ellerimle kulaklarımı kapatmak ve atabildiğim kadar çok çığlık atmak oldu. Sesimi annemle babama duyurmaya çalışıyordum. Fakat duyuramıyordum. Neden duymuyorlardı beni? Neden ses vermiyorlardı bana? Neden kıpırdamıyorlardı? Bu üstümdeki şey? Yoksa ...
Yoksa bu kan mıydı?
Gözlerimden boşalan yaşlara engel olamıyordum. Göz yaşlarımı sildikçe, yenileri akmaya başlıyordu. Kimse yok muydu? Lütfen ... Lütfen bize yardım edin! Lütfen!
Buğulu olan gözlerimin arasından bir silüet bana doğru geldi ve elini bana uzattı. Bu? Bu el?
Bay David?
............................................................................................................
Dıt.. Dıt.. Dıt..
Tam 30 yıldır aynı rüyayı görüyordum. Sadece rüya gibi görünse de, aslında
benim için rüyadan çok bir yaşanmışlık, bir lanetti. Ailemi kaybedeli 12.783.477 gün olmasına rağmen, kendimi suçlu görmediğim tek bir günüm bile olmamıştı. Onların ölümünden kendimi sorumlu tuttum hep. Hiç bir zaman affedemedim kendimi. Neden böyle olmuştu? Neden ben bunları yaşamak zorunda kalmıştım? Neden benim kaderim böyleydi? Neden Bay David beni bulmuştu? Neden ölmeme izin vermemişti? Keşke orada bıraksaydı beni? Keşke hiç elini uzatmasaydı bana. Belki o zaman daha mutlu olabilirdim. Belki de vicdanım rahatlar, huzuru bulabilirdim. Şu an da nefes alıyorsam eğer, hiç şüphesiz bu Bay David'in sayesindeydi.Bay David beni her ne kadar arkadaşı gibi görse de kendimi hep bir uşak, bir görevli gibi görürdüm ben. Bay David bu yüzden de bana çok kızar, bazen benimle günlerce konuşmazdı. Ben de buna çok üzülür, hemen gidip özür diler ve bir daha böyle düşünmeyeceğime dair söz verirdim. Bay David ise bana gülümser ve dudaklarını aralayıp, ''Bu son ama'' Derdi. Ben de tamam deyip, ertesi gün yine aynı şeyi yapardım. Bay David ise yine bana küser ve bende yine kendimi ona affettirmeye çalışırdım.
Bay David benden küçüktü ayrıca ailesi de zengindi. Bu yüzden de normal bir okuldan ziyade, evde eğitim alırdı. Kendi başına ders dinlemeyi sıkıcı bulduğu için, benim de derslere katılmamı ister, birlikte eğitim alıp, birlikte ders çalışırdık. Normalde pek ders çalışmayı sevmese de üstüne gidildiğinde yapamayacağı şey yoktu Bay David'in. Ben ise her zaman en iyisi olmaya çalışırdım. Çünkü bana yaptıkları onca iyilikten sonra onları yüzüstü bırakmaya hakkım yoktu. Bu yüzden de kendi kendime hep kazanacağıma ve Bay David'in yanında olup, onu yalnız bırakmayacağıma dair bir söz vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ BIRAKMAYACAĞIM
عاطفيةHayatımın belki de en boktan gününü geçirmiştim. İşten atılıp, kız arkadaşım tarafından terk edildim. En kötüsü de cebimde beş kuruş olmadan gecenin karanlığında, elimde küçük bir şemsiye ile bir yandan hayatıma lanet edip, bir yandan da ne yapmam g...