BAHAR B.A
Arabaya bindiğimizden beri ikimizdende çıt çıkmamıştı. Camdan dışarısını seyrediyordum kafamı milim oynatmaıştım. Ama onun her dakika başı gözlerini yoldan ayırıp bana baktığını hissedebiliyordum. Araba ana yoldan çıkıp orman yoluna saptığında kaşlarımı çatıp başımı ona doğru çevirdim.
B: Nereye gidiyoruz?
R: Bazı aksilikler oldu, bu gece dağ evinde kalıcaz. Yarın evimize geçeriz.Konuyu daha fazla uzatmadan tekrar aynı pozisyonuma döndüm. Zaten kısa süre sonra arabada o tanıdık evin önünde durdu.
Arabadan indim ve onu takip etmeye başladım. Boğazımda sanki bir yumak vardı ve her adımımda büyüyordu.
Kapıyı açıp bana yol verdi.
R:Sen içeri geç ben çantaları alıp geliyorum.
İçeri girip hemen televizyonun karşısındaki koltuğa bıraktım kendimi. Boğazımdaki yumruk artık nefes almamı bile engelliyordu.
Çok geçmemişti ki Rüzgar da içeri girdi. Hiç yanıma uğramadan elindeki çantayla yukarı çıktı. Kapı açılıp kapanma sesinin ardından merdivenlerden ayak seslerinin gelmesiyle tekrar aşağıya geldiğini anladım ve ayağa kalktım.R: Bu gün çok yoruldun. Eşyalarını odaya bıraktım, üzerini değiştir istersen.
Kafami sallayıp yukarı çıkmaya başladı. Koşar adım yukarı çıkıp odaya girdim. Üzerimdeki gelinlikten bir an önce kurtulmalıydım çünkü artık nefes almam kesilmişti.
Elimi arkadaki fermuara yetişmiyordu. Vucudum soğuk terler dökmeye başlamıştı. Bayılıp bir tarafımı incitmemek için yatağın üzerine oturdum. Yok olmuyor açamıyorum fermuarı. Her ne kadar o klasik olayın gerçekleşmesini istemesemde Rüzgarı çağırmaya mecburdum. Ayağa kalkmamla kasıklarıma keskin bir acının girmesi ve benim çığlık atmam bir oldu. Bu nasıl bir acıydı böyle. Kalktığım yere geri oturup iki büklüm olmuştum. Kapı aniden açılıp Rüzgar içeri girdi.
R: Noldu? İyi misin Bahar?
Kafamı olumsuz anlamda salladım. Çünkü gerçekten iyi değilim. Acıdan gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı.
R: Bahar korkmaya başladım noldu?
B: Acıyor çok acıyor! deyip karnımı tuttum.
R: Doktora. Doktora gidelim hemen.
B: Dur bi üzerimi değiştirim.Çantayı almak için ayağa kalkmaya yeltendiğimde beni durdurup çantayı alıp ayağımın ucuna kadar getirdi. Döktüğüm soğuk terden makyaj diye bir şeyin kalmadığından eminim. Rüzgar arkama geçip fermuarı açtı.
Zar zor konuşup 'ben hallederim' dedim.
Rüzgarın çantadan çıkarttığı t-shortü elime aldım ilk önce ve arkasını dönmesini bekledim. Bunu anlamış olucak ki arkasını döndü. Zaten odadan çıkmasını beklemiyordum ciddi manada endişeliydi. Üzerimdeki gelinlikten zar zor kurtulup çantada çıkanları giydim.
B: Tamam.
R : Hadi hastaneye gidelim.
B: Bir dakka. Gerek yok.
R: Nasıl gerek yok betin benzin attı yüzün bembeyaz. Acıdan kıvarnıyorsun saklamaya çalışma..
B: Telefonumu ver doktorumu aramam gerek.
R: Tamam işte bende onu diyorum hastaneye gidelim..
B: Önce onunla konuşmam gerek sonra eğer gitmem gerekiyorsa gideriz.Buna hiç memnun olmamiştı ama karşıda çıkmayıp telefonumu verdi.. Jinekoloğumun numarasını çevirip telefonu kullağıma götürdüm. Rürgar pür dikkat beni izliyordu..
Doktora olan biteni anlattım. Bunun bir çeşit kasılma olduğünü ve stresten ayrıca bu gün fazla ayakta kaldığımdan dolayı meydana geldiğinu söyledi, uzanıp yarına kadar kalkamammı emretti ayrıca yarın kontrole gitmem gerektiğini hatırlattı. Telefonu kapatır kapatmaz Rüzgar önümde diz çöktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OF! Yine mi Sen?
RomanceAşk ve Tesadüflere inanmayan bir gençliğin hikayesini okumaya hazır mısınız? Bazen bir ölüm birçok hayatı değiştirebilir mi? İntikam ateşi! Masum duygular! Kendilerini mutlu etmek için başkalarını üzenler... Kilit nokta bir günlük... Bahar, Su ve As...