Yeni bölüm geciktiği için özür dilerim. Sınav yaklaştı ve çalışmam gerekiyordu. Oy verirseniz sevinirim. Ayrıca yeni bir hikaye daha yazıyorum. Ona da bakarsanız sevinirim. İyi okumalar :)
Güzel bir uykunun ardından gözlerimi ovuşturarak yerimden doğruldum. Kaan'dan uzak olmak garip bir histi. Yanımda benim yaşıma yakın bir kız oturuyordu. Hafif bir şekilde gülümsedi. ''Selam'' dedi. ''Selam'' diye karşılık verdi. ''Adın ne ?'' ''Tuğçe. Senin ?'' ''Azra'' ''Memnun oldum''...
Azra ile sohpetimiz koyulaşmıştı . O da benim gibi İstanbul''da bir üniversitede okucakmış. Ailevi çok fazla sorunları olduğu için onlardan uzaklaşmak istemiş. Kendime yeni bir arkadaş bulduğuma sevinmiştim. Biraz zayıf bir kızdı. Saçları omzunun aşağsında ve kahve tonlarındaydı. Hafif bir maşa ile saçlarını dolgunlaştırmıştı. Gözleri biraz iriydi ve yeşildi. Bunu çok net görebiliyordum.
Manzara git gide şehirleşmeye başlamıştı. Yaklaştığımızı anlamıştım. Yarım saat sonra artık tam bir İstanbul kızı olacaktım.
Azra ''Geldik'' dedi ve yanımdan kaltı. Yukarıda duran çantamı aldım ve arabadan aşağı indim. Bavulumu da aldıktan sonra etrafıma baktığımda kimse yoktu. Taksiye doğru yürümeye başladım. Bir arabananın yanından geçerken ''Tuğçe sen misin ?'' diye bir ses geldi. ''Ş..şş.şey evet benim'' dedim şaşkın bir ses tonuyla. ''Anneannen seni almamı istedi''dedi ve eli ile arabayı gösterdi. ''Peki'' dedim ve arabaya bindim. Araba siyah bir Mini Cooper'dı ve muhteşem görünüyordu. Benimle konuşan çocuk ise sarımsı saç rengi olan yakışıklı hoş bir tipti. Üzerinde kareli bir gömlek ve altında hardal sarısı bir pantalon vardı. Anneannem neden böyle birini beni alması için göndermişti hala çözemiyordum. Çocuk kapıyı açtı ve içeri geçmem için eli ile işaret yaptı. Diğer taraftan arabaya bindi ve motoru çalıştırdı. ''Adın ?'' diye bir soru yönelttim. ''Alp''. ''Hımm' diye bir ses çıkardım.
Alp hiç konuşmuyordu ve gerçekten canım çok sıkılmıştı. Radyoyu açtım ve bir kaç düğmeye basıp çarkı listelerini inceledim. Sevdiğim bir kaç parça açtım ve içimden söylemeye başladım. En sevdiğim nakarat yeri geldi ve Apl radyoyu kapattı. ''Dikkatim dağılıyor'' dedi. Suratımı astım ve pencereden bakmaya devam ettim. 'içimden'' haydaa çattık yine'' diye geçirdim.
Alp 20 dakika sonra beyaz ve büyük bir evin önünde durdu. Arabadan indim ve bavulumu almak için arka tarafa ilerledim. ''Ben alırım'' dedi. ''Peki'' dedim ve eve doğru ilerledim. Bu eve en son 2 yaşındayken gelmişim ve bunu hatırlamıyorum.
Kapıyı çaldım. Bir kaç dakika bekledikten sonra kap açıldı. Anneannem gülümseyen suratı ile karşımda duruyordu. ''Hoşgeldin meleğim'' dedi ve bana sarıldı. Ev gerçekten düşündüğümden çok daha büyüktü. Eski eşyalar ve modernliğin buluştuğu bir oturma odasına sahipti. Tablolar ve vazolar ise bütün salonu dolduruyordu. Çok merak ettiğim için ''O kim'' dedim. ''Alp mi? O benim bahçivanım ayrıca bana yardım ediyor. Durumları pek iyi değil. Burada kalıyor. Ve bana yardımcı oluyor. Çok iyi biri merak etme'' dedi ve yanağıma bir öpücük kondurdu. ''Peki'' dedim. Ve evi gezmeye başladım. Anneannem ''Odan yukarda bakmaya ne dersin ?'' dedi ve eli ile merdivenleri gösterdi. Heycanla merdivenlerden çıktım ve odama doğru yöneldim. Kapıyı açtığımda gözlerime inanamadım. Mavi ve beyazın ağırlıklı olduğu bir odaydı. Kitaplığı,televizyonu ve rahat bir yatağı vardı. Pencere kenarında rahat görünen bir koltuk duruyordu. Makyaj mazemelerinin olduğu bir komidin ise gözlerimi daha da açmamı sağlamıştı. Ayrıca gardrobum kocamandı. Burası gerçekten mükemmel bir yerdi. Burda yaşayacağıma inanamıyorum.
Arkadan Alp geldi ve valizimi odaya koydu. ''Umarım sevmişsindir. Burayı boyamak için çok zaman harcadım'' dedi ve gitti.
Kapıyı kapatıp Kaan'ı aramak için sabırsızlanıyordum. Telefonumu aldım ve Kaan'ın numarasını tuşladım. Artık ezberlemiştim. Telefon bir kaç defa çaldı. Kapattım ve tekrardan aradım. Ama pek bir şey değişmedi. Kaan beni şimdiden unutmuştu. Ahh zaten uzak olmam yetmiyormuş gibi bir de telefonu açmıyordu. Bu böyle devam ederse bu iş yaş.
Getirdiğim eşyaları yerleştirmeye başladım. Kıyafetlerimi ve kitaplarımı yerlerine koydum. Odayı incelerken kapı çaldı. ''Gell'' dedim. Alp geldi ve ''Yemek hazır anneannen seni çağırıyor'' dedi. ''Peki dedim ve aşağı indim.
Karnım çok açtı ve bütün masayı yiyebilirdim. Hızlı hızlı ilerlerken ayağım merdivenlerden kaydı ve küçük bir mesafe olsa bile kalçamın üzerine sert bir iniş yaptım. Duvara yaslanmış olan Alp gülüşlerini gözüme gözüme vuruyordu. Anneannemde gülmeye başladı. Bende kendimi tutamadım ve sırıttım. ''Ahh benim sakar torunum'' dedi ve tekrar gülümsedi.
Umarım her zaman böyle güleriz.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Plak
Teen FictionBoşlukta hissettin mi hiç ? Yalnız,karanlık,kimsesiz... İşte ben hep böyle hissettim.Kimse beni anlamıyor ve kimse beni dinlemiyormuş gibi.Sanki bu dünyada yokmuşum ama hayat akıp gidiyormuş gibi.Koskoca çölde tek bir kaktüs gibi. - Tuğçe