DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

2.4K 280 235
                                    

Merhaba arkadaşlar!

Nasıl gidiyoruz sizce?

Hikaye ilginizi çekti mi?Can ve Melek hayal ettiğiniz gibi mi?

Fikirlerinize çok önem veriyorum ve yorumlarınızı okumayı seviyorum,biliyorsunuz.

O yüzden lütfen düşündüklerinizi benimle paylaşın.Çok mutlu olurum.

Sevgiyle kalın.

Keyifli okumalar.


                       DÖRDÜNCÜ BÖLÜM


MELEK


"Tolga,ayrılmak istiyorum."

Gerçi beraber miyiz,ondan da pek emin değilim ki....Yani,berabersek eğer,sevgili sayılır mıyız peki...Cık,hiç sanmıyorum.

Bu olmadı.Hem yersiz gibi, hem biraz sert sanki.

"Tolga,görüşmelerimize bir süre ara vermemiz gerektiğini düşünüyorum."

Bu kesinlikle kulağa daha asil geliyor,ama ya ciddiye alıp,"ne kadar süreyle"derse...Kandırıp, kaçmış gibi olurum...

Bu da olmadı galiba...Tüh!Asil görünmek hoş olurdu.

Belki de direkt Yeşilçam filmlerinden kopya çekmeliyim.

"Tolga,biz farklı dünyaların insanlarıyız.Bir arada olamıyoruz."derim olur biter.

Yalan da değil hani.Onun dünyası sadece işinden oluşuyor gibi zaten.Gibisi fazla hatta.Mesleğine adeta tuhaf bir tapınmayla yaklaşıyor.Ben de işimi seviyorum tabi,hem de çok.Tıp fakültesine girebilecek puan çekmeme rağmen,küçüklüğümden beri istediğim hemşireliği tercih edip, birincilikle bitirdim.Ama ben mesleğimi insanlara yardım etmek için yapıyorum,oysa Tolga hastaları asla umursamıyor.Sanki sadece sivrilmek,öne geçip,parlamak ister gibi bir yaklaşımı var.Daha doğrusu hırsı.Ve o kadar abartıyor ki bunu,hayatında sanki başka hiçbir şeye yeri ve zamanı yok.Ben dahil.

Neden benimle çıkmak istediğini de anlamış değilim.Bana karşı cinsel bir ilgisini pek hissetmedim bugüne kadar, ayrıca mesleki açıdan da bana aman aman saygı duyduğunu sanmıyorum.Bildiğim bir şey varsa,o da Tolga'nın sadece patronumuz Davut Develi'ye hayran olduğu ve onu taklit etmeye çalıştığı.Seyrek görüşmelerimizde sadece sevgili profesör üstadını,işteki başarılarını ve diğer meslektaşlarının yetersizliklerini anlatıp durur genellikle.Ve ara sıra da evlilikte karşılıklı hoşgörü ve saygının ne kadar gerekli olduğundan dem vurup,aynı meslekten kişilerin birbirilerine daha anlayışlı olacağını savunur.Ama bu konuda da somut bir şey söylemişliği yok bugüne kadar,sadece ima edip,bana anlamlı bakışlar atmakla yetiniyor.

İlk başta bunun geçici bir durum olduğunu sanmıştım.Ne de olsa birbirimizi yeni tanımıştık.Ve yakışıklı doktor gözlerimi oldukça kamaştırmıştı.Yanı sıra mesleğinde başarı basamaklarını hızla tırmanan yetenekli bir erkekti.Her zaman kibar,ama ne yazık ki mesafeliydi.

En önemlisi de şuydu ki,benim ilk erkek arkadaşım sayılırdı.Yaş yirmi beş olduğuna göre,kulağa hiç inandırıcı gelmiyor olabilir,ama gerçek buydu,yeminle.Yıllardır bilinçli bir şekilde,ya da dürüst olmam gerekirse korkak bir şekilde,karşı cinsi kendimden uzak tutmuştum.Bunun için haklı sebeplerim de vardı,ama şimdi konu bu değil.Demek istediğim şu ki,iki sevgilinin nasıl olması gerektiğinden pek emin değildim.Kitaplarda okuduklarım ve arkadaşlarımdan duyduklarım örnek olabilirdi belki,ama herkesin de aynı oranda romantik olması gerekmiyordu,öyle değil mi...Aşk da çeşit çeşitti nihayetinde...

CAN'IN MELEĞİ ("YÖRÜNGE "SERİSİ 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin