YİRMİNCİ BÖLÜM
Selam gençlik!
Ve orta gençlik!;))
Sevebileceğinizi umduğum bir sürpriz hazırlıyorum,haberiniz olsun!;))
Çokkk yakında...;))
Keyifli okumalar.
MELEK
"Melek'çiğim,lütfen bu gece yerime bakabileceğini söyle..."diye ağlamaklı bir sesle konuştu Hülya."Emir'in ateşi bir türlü düşmüyor.Onu bu haliyle bakıcının eline bırakamam.Ömer'in konferanstan dönmesine daha iki gün var."
"Tamam canım,sakin ol."dedim fazla düşünmeden."Doktora gittiniz mi?"
"Biraz evvel acilden geldik.Grip olmuş yavrucak.Şimdi ona ılık bir duş aldıracağım.İnşallah biraz rahatlar,bildiğin yanıyor çocuk."
"Geçmiş olsun Hülya'cığım.Giderim ben,merak etme.Sen oğlanla ilgilen.Acil şifalar diliyorum."
"Teşekkür ederim canım.Umarım planlarını bozmamışımdır.Telafi ederim Melek,söz."
Aslında bozmuştu.Ama bu iyi miydi,yoksa kötü mü,orası tartışılırdı.Bu sabah o sinir bozucu fotoğrafları gördükten sonra,kendimi tam kalbimin ortasından bıçaklanmış hissetmiştim ve gidip o davulcu bozuntusuna dünyanın kaç bucak olduğunu göstermeye kesin niyetliydim.Gerçi bunu nasıl yapacağımı pek kestiremiyordum,ama bir yolunu bulacaktım.Onu Selvi'nin abisiyle kıskandırmayı bile aklımdan geçirdim.Tabi adam beni umursamıyorsa, tınmazdı bile herhalde,ama içimde volkan gibi patlayan intikam ateşiyle tüm militanca duygularım ayaklanmıştı.
Ne var ki saatler geçtikçe bunun boşuna bir çaba olduğunu düşünmeye başladım.Sonuçta Can her zamanki gibi hareket etmişti işte.Herkesin bildiği "tek gecelik Can" gibi.Yanılan bendim.O tek geceyi,daha doğrusu tek saati, bile isteye kabul eden ve fazla anlam yükleyen ben...
Yine de o partiye gitmeliydim tabi.Bir korkak gibi saklanmaya niyetim yoktu.Hem zaten sık sık bir araya gelmemiz kaçınılmazdı,aynı ortamı paylaşıyorduk çünkü,ama açıkçası aradan biraz zaman geçmesine ihtiyacım vardı.
Bu düşüncelerle boğuşup, bir yandan kıyafet seçimi yapmaya çalışırken, Hülya'nın telefonu hızır gibi yetişip,kesin bir çözüm sunmuş oldu.Bunun şans ya da şanssızlık olduğu konusunda kafa yormak istemedim doğrusu."Kısmet böreği"nin kehanetinden zaten dilim yanmıştı.Belki de evrenin böyle uygun gördüğünü kabul etmek en doğrusuydu.
Serhan Selvi'yi almaya gelince,üzülmüş gibi bile yapmadım.İkiyüzlülük pek benlik bir şey değildi.Yine de içimde bir sıkıntı vardı.Hatta kendimi bıraksam,hüngür hüngür ağlayabilirdim belki.Sanki pes etmiş,hemen durumu kabullenmiş gibi hissediyordum,ki her zaman güçlü bir kız olduğumu düşünürdüm.Canımı acıtan bu yenilme ve en güzel hayallerimde aldatılma duygusundan kolay kurtulamayacaktım anlaşılan.
Hayır,kurtulabilirsin,diye kendime gaz verdim ve beni dibe çeken kendime acıma seansıma kararlılıkla son verip,Eda'yı aradım.
Ablamla uzun uzun konuştuk,ancak ona Can'dan bahsedecek cesareti bulamadım.Belki birkaç zaman sonra ve yüz yüze gelince açılabilirdim,ama şu an buna kesinlikle hazır değildim.Sıradaki görüşmem annemleydi ve bu hafta sonu onları görmeye gidememin sebebi olarak Selvi'nin taşınmasını gösterdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/119826427-288-k943197.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN'IN MELEĞİ ("YÖRÜNGE "SERİSİ 3)
RomanceRock'un yaramaz çocuklarının aşkı keşfetme serüveni devam ediyor. "Yörünge"nin yakışıklı bateristi Can'ın gülen yüzünün ardındaki sır,iyilik meleğini kazanmasıyla aydınlanabilir... *********** "Can'ın meleği" bağımsız bir hikaye olarak da okunabilir...