Merhaba canlar!
Soğuyan havalar enerjimi düşürse de,elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Hatta araya kısacık bir hikaye sığdırdım:"81'den 18'e".
https://www.wattpad.com/story/129130290-81%27den-18%27e-tamamland%C4%B1
Okumak için bu linkten veya profilimden ulaşabilirsiniz.
Can arkadaşlarım @nill20keskin ve @4mevsimBHR !Çok geçmiş olsun kuzular!
Sizleri seviyorum.
Keyifli okumalar.
ON YEDİNCİ BÖLÜM
MELEK
Evimin kapısından içeriye adımımı attığım an,içimi kaplayan rahatlama, kabanımı çıkarıp,kendimi koltuğa atmamla,yerini tekrar içinden çıkılmaz bir kafa karışıklığına bıraktı.
Neredeyse tüm hayatımın dengelerini yerinden oynatan,evlere şenlik bir yirmi dört saat geçirmiştim.En azından özel hayatım basbayağı raydan çıkmıştı.Bir kaç gün öncesine kadar yıllardır bir tık ilerleme kaydetmeyen karşı cinsle olan ilişkilerim,bir anda tam gaz şaha kalkmışlardı.
Pekala,bu durumu toparlamak adına,kısacık bir hesaplaşmanın tam zamanıydı sanırım.
Tolga olayına nihayet nokta koyabilmiştim.Bu iyiydi.Gerçi onu masada tek başına bırakıp çıkmak görgü kurallarına pek uymuyordu,ama bütün gün yaşadıklarımdan sonra nezaketi düşünecek durumda değildim.Hem zaten bir nevi terk ettiğim erkek arkadaşımın beni eve bırakması belki medenice,ama oldukça da rahatsız edici olacaktı doğrusu.
Tolga konusunda vicdan azabı çekmiyordum,aksine,bir şey beklemekten çoktan vazgeçtiğim bu ilişkiyi sürüncemede bıraktığım için kendime kızıyordum sadece.Doğrusu şuydu ki,pek umursamamıştım.Nihayetinde ara sıra dışarı çıkmak fena değildi ve bunu bir meslektaşla arkadaşça yapmanın rahatlığına kapılmıştım sanırım.
Bu şekilde düşündüğüm için kendimden utanmam gerekiyordu belki,ama bunun için haklı nedenlerim vardı,inanın.
Oldukça eski bir olaydı,ama ruhumdaki izleri hala silinmemişti.
Tam da erkeklere ilgi duymaya başladığım yaşlarda,öyle bir darbe almıştım ki,yakınlaştığım erkeklerin sevgiliden ziyade arkadaş olmalarını samimiyetle tercih eder olmuştum.
Aslında olayın kökeni çocukluğumda geçirdiğim bir kazaya uzanıyordu.Yaklaşık altı yaşımdayken sokakta arkadaşlarımla sek sek oynadığım bir gündü.Komşumuz Samet amcanın on yaşındaki oğlu Mehmet,kaşla göz arasında babasının motosikletini test etmeye karar vermiş ve kontrolünü kaybedince de hızla bizim aramıza dalmıştı.Ne yazık ki piyango bana vurmuş ve o motosiklet denen canavar sol bacağımın üzerinden geçip,kaval kemiğimi tuzla buz etmişti.
Allah kimseyi böyle bir cehennem acısıyla sınamasın diyebilirim sadece.Neyse ki daha hastaneye varmadan bayılmıştım,ama sonrası da bitmeyen bir kabus gibiydi.Kemik iki yerden birden kırılmıştı ve peş peşe ameliyatlar,platin vidalar ve aylar süren yere basmaktan bile aciz olma durumu sadece o yaşlardaki bir çocuk değil,herkes için korkunç olabilecek bir süreçti.Üç dört ay sonra iki koltuk değneğinin yardımıyla ayağa kalkabildim,ama ayağımın üzerine basıp,baston kullanmaya başlamam için bir üç ay daha geçmesi gerekmişti.Ve bir yılın sonunda bastona ihtiyaç duymadan yürüyüp koşabiliyordum,ama topallamam ve oldukça deforme olmuş ve pütürlü bir görünüm kazanmış baldırım, bu kazanın tatsız bir hatırası olarak ergenlik ve genç kızlığımı zehirlemeye devam etmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/119826427-288-k943197.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN'IN MELEĞİ ("YÖRÜNGE "SERİSİ 3)
RomansaRock'un yaramaz çocuklarının aşkı keşfetme serüveni devam ediyor. "Yörünge"nin yakışıklı bateristi Can'ın gülen yüzünün ardındaki sır,iyilik meleğini kazanmasıyla aydınlanabilir... *********** "Can'ın meleği" bağımsız bir hikaye olarak da okunabilir...