YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM

2K 259 288
                                    

Keyifli okumalar arkadaşlar!

Watty'ye rağmen, yorum konusundaki sıkıntı çözüldü sanırım.Yazın,yazabildiğiniz kadar!;)

Ya da hala mı olmuyor...Üzgünüm...Belki daha sonra yorumunuzu atabilirsiniz canlar. 


                         YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM

CAN

Son günlerde Melek'te bir tuhaflık vardı.Ya da en azından bana öyle geliyordu.Onu çok iyi tanıdığımı iddia edemezdim tabi,ama ona aşık olmamın önde gelen nedenlerinden biri katıksız samimiyeti ve şüpheye yer bırakmayan, nadir rastlanan dürüstlüğüydü.Bir de içten gelen bir neşesi ve iyimserliği vardı ki,beni sıcacık sarmalar ve sakinleştirirdi.Hastanede kaldığım günlerde bunlara sık sık tanıklık etmiş,saygı ve hayranlık duymuştum.Ne var ki geçtiğimiz hafta, hastaneden çıktığı günden başlayarak,kızda anlam veremediğim bir gerginlik ve mesafe hissediyordum.Aslına bakarsanız bu tavrı belli belirsizdi ve eğer ben tümüyle ona odaklanmamış olsaydım,fark bile etmeyebilirdim.O günden beri baş başa konuşma fırsatımız da olmamıştı ve ben ,bundan nefret etsem de,gittikçe yine bunaltıcı kuruntulara saplanmaya başlamıştım.Acaba Tolga'yla ilgili bir rahatsızlığı mı vardı?Ya da benimle sevişmenin pişmanlığını mı yaşıyordu diye kendimi yiyip,bitiriyordum.

Ve bu arada kendime de hayret etmekten geri kalmıyordum.Bir ay önce biri bana bu kadar kuruntulu bir herife dönüşeceğimi söylese,yüzüne gülerdim.Oysa şimdi bir tek papatya falı açmadığım kalmıştı.

"Yakında onu da yaparsın dostum,üzülme.Hatta saymasını ben üstlenirim.Pişman,pişman değil;seviyor,sevmiyor.Hangisinde bitirmemi istersin?Torpil bile geçebilirim."diyen Nac'ın dalga geçmesine bile maruz kalmam, acemisi olduğum bu sevgili işine ne kadar kafa yorduğumu gösteriyordu.

Aslında bu akşam eve gelen çocukların sayesinde bu düşüncelerden kurtulmak iyi gelmişti.Kerim yazdığı yeni bir parçayla biraz uğraşmamızı istemiş ve zamanın nasıl geçtiğini bile anlamamıştım.Evimin alt katındaki stüdyoda vakit geçirmeyi gerçekten özlemiştim.

Ne var ki daha erken olmasına rağmen Cemil huysuzlanmış,bizi kalkmaya zorlamıştı.Gerçi pek de zorladığı söylenemezdi.Görünüşe göre hepimiz dünden hazırdık ve Altay'ın gizlemeye çalıştığı hevesine bakılırsa,bütün inkarlarına rağmen kankamın fazlasıyla hapı yutmuş olduğu da iyice ortaya çıktı.

Kızların kapısına dayandığımızda saat daha on bile olmamıştı ve tam da beklediğim gibi pek coşkulu karşılanmasak da,cırlayan sadece Selvi olmuştu.Ama benim gözüm sadece meleğimi görüyordu.Onu o kadar özlemiştim ki,küçücük bir öpücükle yetinmek ceza gibi geldi.Melek de heyecanlıydı.Kolumu omzuna attığımda biraz mahcup göründü,ama o da kolunu belime sarmaktan geri kalmadı.

Sohbete ara sıra katılsam da,tüm duyularım yanımdaki kızdaydı.

Tanrım,çok güzeldi ve inanılmaz kokuyordu.İstemsizce ikide bir başımı ona doğru eğiyor,burnumu saçlarına gömüp derin nefesler alıyordum.Onun da nefesinin sığılaştığını duyuyordum ve onu kollarıma alıp,buradan çıkarmamak için kendimi zor tutuyordum.Şu anda Kerim'i ve Cemil'i her zamankinden çok anlıyordum.Bir an önce evlerine koşmaları artık gözüme o kadar da komik görünmüyordu.Sevdiğin kadının yanında olmanın yakıcı ihtiyacıyla baş etmek oldukça zordu.

Gece iyi geçiyordu,konuşup gülüşüyorduk,ta ki Melek'in aniden kasıldığını hissedene kadar.Hemen ardından kendini sanki benden uzaklaştırmak istermiş gibi hareket etti ve ben gayri ihtiyari onu kendime çekip,daha yakınıma yasladım.Tepkisini anlayamamıştık.Cemil'in,hamileliğini öğrendiğinden beri Mine'nin üstüne abartı düşmesiyle dalga geçiyorduk ve bunun Melek'in gözlerinde yakaladığım temkinli ifadeyle alakasını çözemedim açıkçası.

CAN'IN MELEĞİ ("YÖRÜNGE "SERİSİ 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin