these are the eyes and the lies of the taken

29.9K 1.4K 706
                                    

not: taehyung ve jeongguk 11 yaşında

@*&$%

Elindeki küçük çiçekle hoplaya zıplaya koridorda gezinen Taehyung, annesinin uyarılarını umursamadan arkadaşının olduğu odayı bulmaya çalışıyordu. İri gözleri her bir odayı tarıyor, Iron Man çıkartmalarının olduğu kapıyı arıyordu.

Bir haftadır görememişti arkadaşını okulu yüzünden. Bazen öğretmenlerinden, hatta tümden okuldan nefret ettiği bile oluyordu. Çünkü onlar arkadaşını görmesini engelleyen etkenlerdi. Taehyung, arkadaşıyla arasına giren her şeyden nefret ediyordu.

Yanıp sönen ışığın altından geçip koridorun sonundaki odaya koştu, var olan tüm hızıyla. Kapıyı çalma zahmetine girmeden direkt eli kapı kolunu buldu ve açarak içeriye attı kendini. Derin nefesler aldığı için inip kalkan göğsüyle yatakta oturmuş, ona şaşkınlıkla bakan arkadaşına dönüp gözlerini onun üzerinde gezdirdi.

Teni daha çok beyazlamıştı, göz altları biraz çöküktü. Kafasında bu sefer Batman'li şapkası vardı ve çok şirin görünüyordu. Jeongguk şapkaları severdi, onlarla kendisini gizlerdi. Bu yüzden Taehyung ona her zaman şapka alırdı. Sırf o seviyor diye okul harçlığını bu şapkalar için harcardı.

Bu odada her süper kahramanın üzerinde bulunduğu şapka vardı. Oda süper kahramanlarla dolu olsa da Jeongguk'un süper kahramanı Taehyung'du.

"Seni çok özledim!" Diyerek yatağın üzerine zıpladı Taehyung. Jeongguk eliyle gözlerini ovuşturup kocaman bir gülümsemeyle Taehyung'a baktı. Ön dişleri gözükmüş, belki de Taehyung'un hayatında gördüğü en şirin tavşana dönüşmüştü.

"Bende seni çok özledim. Neredeydin?" Jeongguk'un sorusuyla somurtup burun kıvırdı Taehyung. Okul gibi şeyleri ona anlatmak istemiyordu çünkü üzüleceğini biliyordu. Eskiden doya doya anlatırdı; her geldiğinde Jeongguk'un dizlerine yatar, gününün nasıl geçtiğini, arkadaşlarını ve öğretmenlerini anlatırdı ona. Ama Jeongguk'un gözlerindeki saf hüznü gördükten sonra bundan vazgeçmişti.

En sevdiğini üzmek hayatında isteyebileceği son şey bile değildi. Bunu yapmak yerine tüm matematik soru bankalarını bir günde bile bitirebilirdi.

"Ne demek 'neredeydin'? Benim nerede olduğumu bilmiyormuş gibi konuşuyorsun, Jeongguk!" Diye yalandan kızdı ona Taehyung, ellerini beline koyarak. Jeongguk tedirgince ona bakıp başını eğdi ve parmaklarıyla oynamaya başladı. Taehyung'un ona kızmasını sevmiyordu. Bunun şaka olduğunu bilse bile sevmiyordu. 'Ya gerçek olsaydı?' diye düşünüyor, kendi kendine moralini bozuyor, Taehyung'un ona gerçekten kızmasını ve küsmelerini düşünmek başını ağrıtıyordu.

Taehyung kıkırdayıp dizleri üzerinde emekleyerek Jeongguk'a biraz daha yaklaştı ve tam önünde oturdu. İşaret parmağıyla hafifçe tenesinden tutarak başını kaldırdı ve gülümsedi.

Saftı arkadaşı. Her şeye inanırdı. Hep en kötüsünü düşünürdü, iyi düşünmeye zaman bırakmazdı. O kötü düşünürken Taehyung onun için en iyisini yapardı.

"Ben senin kalbindeyim," Jeongguk'un gözlerine derince bakarak konuşuyor, elini onun kalbinin üzerine koyup yavaşça seviyordu. Sonra gülümsemesini büyüttü ve Jeongguk'un titreyen elini alarak kendi kalbinin üzerine koydu.

"Sende benim kalbimdesin." Jeongguk burnunu çektiği sırada Taehyung hızla kollarını onun iyice incelmiş beline sarmış, kendisine yavaşça çekerek canını acıtmamaya özen gösterir bir biçimde sarılmıştı. Jeongguk'da kollarını Taehyung'un boynuna dolamış, burnunu saçlarına gömmüştü.

Taehyung cennetti, Jeongguk cenneti soluyordu.

"Bugün öğretmenim bana tavşanların yalnız kaldıklarında öldüklerini söyledi.." Taehyung gülümsemeye devam ediyordu, Jeongguk ise ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. Hastanede kalmaya başladığından beri duygularında çok büyük değişiklikler olmuştu. Daha da duygusallaşmış, en küçük şeyde ağlar hale gelmişti.

Ağlamayı sevmezdi ama Taehyung için ağlamayı severdi. Onun güzel sözlerini gözyaşlarıyla süslerdi.

"Ben bir aslanım, değil mi? Seni asla yalnız bırakmayacağım, Jeongguk. Aslanlar güçlüdür, bende güçlü olacağım!"

"Biz her zaman birlikte olacağız."

Taehyung yavaşça geri çekilip kenara bıraktığı çiçeği eline aldı ve gözlerini Jeongguk'un gözleriyle birleştirdi. Kurumuş dudaklarını diliyle ıslatıp güven verircesine gülümsedi, fazlasıyla da verdi. Jeongguk kanının kaynadığını hissetti, kalbi hızlandı, küçük bir tebessümle baktı esmere.

Batman'li şapkası dakikalar içinde kafasından çıktığında tedirginlikle Taehyung'a baktı. Taehyung ise ona göz kırpıp çiçeği kulağıyla saçının arasına yerleştirdi. Kırmızı çiçek Jeongguk'u daha da güzel yaparken güldü Taehyung.

"Çok güzelsin, Jeongguk." Yerinde heyecanla kıpırdanırken hızla komidinin üzerinde duran el aynasını eline aldı ve Jeongguk'un arkasına geçti. Bacaklarını iki yana ayırdı, kafasını onun omzuna yaslayıp aynayı kendileri üzerine tutup gülümsedi.

"Bak."

Taehyung, Jeongguk'un güzelliğine bakıp iç çekerken; Jeongguk, dökülmeye başlayan saçlarına iç çekiyordu.

nothing like us Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin