Günaydın! Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir ve güzelce kahvaltı yapmışsınızdır<3
Sizi seviyorum<33
İyi okumalar!!
******
Vişneli gazoz, fıstıklı dondurma ve çikolata parçacıklı kurabiyeler; bunlar yaz mevsimi geldiği an Taehyung'un vazgeçilmezleri oluyordu. Sabah akşam bu lezzetli yiyecekleri yemek istiyor, annesi aşırıya kaçtığı için onları sakladığında gizli gizli bulup yiyordu. Tabi sonra da büyük bir karın ağrısı ile uğraşıyordu ama buna değdiğini düşünüyordu.
Şimdi de aynı şey olmuştu, Taehyung sevdiği yiyecekleri biraz fazla aşırıya kaçarak hapur lupur yemiş ve midesinde baş gösteren kocaman ağrıyla baş etmek zorunda kalmıştı. Annesinden iyi bir azar yemiş, üstüne bir de yaz tatilinin biteceğini fark etmişti. Bugün son gündü. Evde yan gelip yatmanın, parka gidip akşama kadar oynamanın ve istediğin kadar dondurma yemenin sonu gelmişti.
"Tae, hadi kalk sıcak çorba getirdim." Annesinin kocaman gülümsemesi ile odasına girdiğini gören Taehyung, burnunu çekerek kafasını iyice yastığına gömdü. Karnı hala felaket derecede ağrıyordu ama onu üzen şey bu değildi, yaz tatilinin bitmesiydi.
Cidden, güzel olan her şey bitmek zorunda mıydı?
Endişeyle elindeki tepsiyi komidinin üstüne bırakıp ağlayan oğlunun yanına oturan Bayan Kim, ne olduğunu az çok bilse de yeniden neler olduğunu sormadan edemedi. Taehyung tepki vermeden hafif sarsıntıları eşliğinde ağlamaya devam etti. Okula gitmek istemiyordu, dışarıya çıkmak istemiyordu, ödev yapmak veya ders dinlemek istemiyordu!
"Bebeğim biliyorsun, her mevsimin bir sonu var. Sonsuza kadar yaz mevsimini yaşayamayız." Yatıştırıcı ses tonuyla oğlunu sakinleştirmeye çalışıyordu ama Taehyung'un birden yattığı yerde oturur pozisyona gelmesi ve sinirle söylenmeye başlaması yaptığı şeyin işe yaramadığını gösteriyordu. "Umurumda değil! Ben yaz istiyorum! Tatil istiyorum!"
"Hm," Minik bir mırıltı çıkardı Bayan Kim. Tepsiyi kucağına çekip kaşığı hala sıcak olan çorbaya daldırdı, sonra da Taehyung'a yedirdi. Küçük çocuk sinirine çok fazla odaklandığı için ağzının içindeki çorbayı bile fark edememişti, bu da annesini güldürmüştü tabi. "Başka ne istiyorsun?"
Taehyung iç çekti ve dudaklarının önünde duran kaşığa izin vererek çorbayı içti. Yutkunduktan sonra başını ellerine eğdi. "Jeongguk'u."
"Jeongguk okulda da senin yanında olacak hayatım. Neden bu kadar üzülüyorsun?" Yaşlı gözleriyle bir kedi yavrusu misali annesine bakıp burnuna kadar gelen saçlarını geriye attı. "Orası okul. Hep ders dinleyeceğiz, ödev yapacağız ve çalışacağız. Ayrıca bir sürün insan da var. Jeongguk'un bana zamanı kalmaz ki!"
Kollarını göğsünde birleştirip dudaklarını büzerek cümlesini bitirdiğinde Bayan Kim, oğlunun bu bebek davranışlarına küçük bir kahkaha ile karşılık verip boştaki eliyle yanağını sıktı.
"Biliyor musun.." Tepsiyi tekrardan komidine koyup yüzüne sinsi bir ifade yerleştirmiş ve ellerini bir canavar misali yukarıya kaldırıp oğlunu gıdıklamak için pozisyon almıştı. "Jeongguk'un en çok sana zaman ayıracağından adım gibi eminim. Çünkü seni seviyor. Ama böyle düşünmeye devam edersen minik dostunu çok üzersin. Jeongguk'un üzülmesini ister misin?"
Taehyung korkuyla gözlerini büyütmüş ve kafasını hızlıca olumsuz anlamda sallayıp burnunu çekmişti. Bayan Kim memnunca gülümseyip neşeyle şakıdı. "O zaman şimdi gülme zamanı!"
"Ama gülmek istemiyorum, yaz bitiyor!" Taehyung'un huysuzluğu yeniden gün yüzüne çıkınca annesi kıkırdamış ve oğlunun üstüne eğilip ellerini beline koymuştu. Parmakları hızlı hızlı hareket ederken konuştu. "Ben güldürürüm seni!"
Taehyung ilk başta kendisini tutarak gülmemeye çalışsa da annesinin birden komik surat ifadeleri yapması ve gıdıklamaya devam etmesiyle daha fazla tepkisizce duramayarak kahkaha atmıştı. Öyle ki, iki dakikaya kalmaz gülmekten kıpkırmızı kesilmiş, hatta nefessiz kalmıştı. Bir o yana, bir bu yana hareket edip annesinden kaçmaya çalışsa da başaramıyordu. Birazdan gülmekten iç organları dışarıya fırlayacaktı, haberi yoktu.
"A-Anne, dur! Tamam! Ne-Nefes alamıyorum!"
İkisinin keyifli dakikalarını bölen şey salondan yükselen telefon sesiydi. Bayan Kim terli alnını elinin tersiyle sildikten sonra yatakta ölü gibi yatıp derin derin nefesler alan Taehyung'a bakmıştı. Telefonun sesi bir türlü kesilmezken oflamış, küçük oğluna öpücük atıp odadan çıkmıştı.
Taehyung gözlerini kırpıştırdı ve nefes alış-verişlerini düzenlemeye koyuldu. Üç dakika sonra kendisine gelebildiğinde annesi de elindeki telefonla içeriye girmiş ve yüzündeki büyük gülümsemeyle telefonu ona uzatmıştı. Merakla telefonu alıp kulağına götürdü Taehyung. Bayan Kim'de göz kırpıp akşam yemeğini hazırlamak amaçlı mutfağa gitti.
"Alo?" Kibar ses tonuyla telefonun karşı tarafina konuştu Taehyung. Çok geçmeden de dönüt aldı.
"Alo, Taehyungie?" Gülümsedi esmer oğlan. Bu sesi tanıyordu. Hafızasını kaybetse veya Alzheimer olsa dahi tanırdı. Çünkü başka hiçbir ses bu ses gibi kalbinde çiçek açtıramazdı.
"Gguk, nasılsın?"
Sohbet böyle başladı, sonra da geçen zamanı pek umursamayarak gülüşmeler ve sevgi dolu sözcükler ile devam etti. Aralarında kilometreler olsa da tıpkı yan yanalarmış gibi bir sıcaklık hissediyor, arada da özlemle kavruluyorlardı. Telefon yetmiyordu bazen, hep birlikte olmak istiyorlardı. Özellikle de Taehyung, kesinlikle konuşurken Jeongguk'un mimiklerini görmek istiyordu. Çünkü bir şeyler anlatırken gözlerini kocaman büyüterek parıl parıl ona bakması ve ellerini kullanması ona çok sevimli geliyordu.
"Arkadaşlığımız yaz tatilinin üzerine değil, birbirimize olan sevgimizin üzerine kurulu, bunu biliyorsun. Ayrıca her zaman seninle kar topu savaşı yapmak istemişimdir!" Jeongguk'un pürüzsüz derecede güzel ve neşeli çıkan ses tonu Taehyung'un tüm negatifliğini alıp götürürken esmer olan sadece gülümsemekle yetindi.
Jeongguk haklıydı. Onlar bir mevsim veya herhangi bir tatil için arkadaş olmamışlardı. Uyumlulardı ve birbirlerini seviyorlardı. Yaz mevsimi onlarla güzelse, sonbahar da daha güzel olacaktı. Sonra kış ve ardından ilkbahar.
Bir şeyler bitse bile onlar hep aynı kalacaklardı.
******
Bayağı geciktirdim, lütfen kusuruma bakmayın. Yazacak bir şey bulamadım ve sizi de sıkmak istemedim. Gerçi bu da öyle pek güzel olmadı ama neyse. Umarım sizin hoşunuza gitmiştir:")
Son iki bölüm ve sonra kitap tamamen bitiyor. Dilerim ki beğenirsiniz<3
Okullar açıldı, hatta üçüncü haftaya gireceğiz. Canınız sıkılmasın, strese de girmeyin. Her şey siz istediğiniz sürece harika olacak, bundan eminim. Ayrıca 'artık okul var, çok çalışmam lazım' diyerek öğünlerinizi ve uykunuzu aksatmayın. Kendinize çok dikkat edin, hasta olmamaya özen gösterin. Ayrıca liseye yeni başlayan sabah sefalarım, umarım ortama uyum sağlayabilmişsinizdir! Çok fazla kasmayın ve akışına bırakın. Moralinizi bozmayın, sizden değerli hiçbir şey yok! Eğer bir sıkıntınız olursa ve anlatmak isterseniz ben her daim buradayım, yanınızdayım. Lütfen çekinmeyin<333
Sizi çok seviyorum<33
Bai!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nothing like us
Fanficso never tell yourself you should be someone else stand up tall and say i'm not afraid |fluff|