but you're beautiful to me

6K 854 171
                                    

"Yah! Onu kırmızı yapmak istiyorum!" Taehyung huysuzca bağırıp dudaklarını büzdüğünde ona kısa bir bakış atıp kenarda duran kırmızı pastel boyayı uzattı arkadaşına Jeongguk

Memnun olmuş bir tavırla gülümseyip Jeongguk'un elinden pastel boyayı aldı, Taehyung. Bunu yaparken burnunu arkadaşının yanağına sürtmüş ve minik bedenden garip ama şirin bir mırıltı kazanmıştı. Kıkırdayıp önüne döndü ve renksiz olan kalbi kırmızıyla ödüllendirdi.

Jeongguk kendi resmini çoktan bitirmiş, dakikalardır gülümseyerek Taehyung'u izliyordu. Resmi çizerken, boyarken, arada sırada boyayı taşırırken ki hallenlerine bakıyordu dikkatle. Mimiklerini takip ediyor, onun hala nasıl bu kadar fazla tatlı olabildiğini düşünüyordu.

Taehyung her şeyden daha tatlıydı.

"Tamam, bitti!" Taehyung sevinçle bağırmış ve kolundaki alçıya aldırmadan iki kolunu da havaya kaldırmıştı sevinçle. Jeongguk kaşlarını çatıp Taehyung'un alçılı kolunu büyük bir özenle tutmuş ve aşağıya indirmişti.

Canı her an acıyabilirdi, bunun olmasını istemiyordu. Taehyung'un canı da tatlıydı sonuçta. En küçük şeyde ağlayabiliyordu.

"Ggukkie, baksana." Taehyung, Jeongguk'un hareketine gülümsemiş ve boşta kalan eliyle ona çizdiği resmi vermişti.

Jeongguk, kaşlarını çatarak Taehyung'a bakmayı kesip gözlerini ilgili bir tavırla resme çevirmişti.

Pembe bir tavşan ve tavşanın elinde de kalp şeklinde bir balon vardı. Balona da yüz çizilmişti.

Gülerek Taehyung'a baktı. Gözleri kısılmış, göz kenarlarında ufak çizgiler oluşmuştu. Yanakları da hafiften al al olmuş, tavşan dişleri öne çıkmıştı. Kafasındaki Iron Man'li şapka ve üzerindeki hastane kıyafetiyle bile Jeongguk, çok kusursuz görünüyordu.

"Bu çok şirin." Diye mırıldandı gülümsemeye devam ederken. Taehyung gözlerini zar zor onun gülümsemesinden çekip kocaman sırıttı ve kafasını bilmiş bir tavırla olumlu anlamda salladı.

"Tabii ki şirin olacak akıllım," Poposunun üzerinde zıplayarak Jeongguk'a biraz daha yaklaşmış, başını onun omzuna yaslamıştı. Jeongguk'un kemikleri ona batsa da umursamadan devam etti cümlesine. "Sonuçta bu biziz."

Şaşkınlıkla sordu Jeongguk: "Biz miyiz?"

Güldü ve tekrardan kafasını salladı esmer olan. Derin bir nefes alıp Jeongguk'un omzuna tüy kadar narin bir buse bırakmış, sonra da yüzüyle aynı hizaya gelmişti.

"Evet!"

"Tavşan olan sensin, kalp olan benim."

Tek elini ensesine atıp kaşıdı Jeongguk. Utangaç yüz ifadesi belirgindi, gözlerini resimden çekmedi.

"Neden tavşan ve kalp?"

Yanaklarını şişirdi Taehyung. Yinede yakınmadı veya Jeongguk'un anlamamasına ses etmedi. İstese saatlerce anlatırdı küçük arkadaşına. Bıkmadan, usanmadan, göz temasını kesmeden...

"Çünkü sen tavşana benziyorsun. Minik, şirin bir tavşan.." Parmağını tavşanın üzerinden çekip kalbe yöneltti. "Bende senin kalbinim."

Güldü, Jeongguk.

Gerçekten güldü.

Esmer tenli arkadaşının bu kadar düşünceli ve masum olmasına ağlamak istedi ama sadece güldü.

"Tamam, anladım." Tuttuğu nefesi dışarıya bırakıp Jeongguk'un kafasına biraz büyük gelen Iron Man'li şapkayı tuttu ve öne ittirip gözlerinin gözükmemesini sağladı. Jeongguk bir yandan homurdanıp, diğer yandan gülerken ellerini Taehyung'un yüzüne koymuş ve rastgele mıncıklamaya başlamıştı.

Soluk duvarlar onların kahkahalarıyla renk aldı. Hastanenin ölüm kokusu, onların birbirlerine olan sevgisiyle yaşam buldu.

Taehyung, arkadaşıyla kendisini çizmeyi severdi; Jeongguk ise Taehyung'un resme döktüklerini gerçeğe çevirmek isterdi.

nothing like us Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin