1 ay sonra...
******
"Ggukkie, bugün kocaman bir kitap bitirdim!" Taehyung heyecanlı heyecanlı ne yaptığını anlatırken, Jeongguk kucağında yatan arkadaşının saçlarını büyük bir özenle seviyordu. Küçük bir mırıltı çıkartarak Taehyung'un devam etmesini sağladı.
"Aslında annem okudu ama bende bitirmiş sayılıyorum, sonuçta dinledim!" Kitap okumayı değil de dinlemeyi daha çok severdi esmer çocuk. Okurken iki dakikada uykuya dalır veya başı ağrırdı ama dinlerken hiçbir sıkıntı çıkmıyordu. Jeongguk'un da bir gün ona kitap okumasını çok istiyordu.
Jeongguk kıkırdadı ve birbirine giren kumral tutamları sakince ayırdı. Odada açık olan camdan kendilerine doğru püfür püfür rüzgar eserken havada oldukça belli olan sıcaklığı hissetmemeleri gerçekten harikaydı. Jeongguk sıcağı sevmezdi, hatta nefret ederdi. Terlemek ve hayattan bezmiş gibi yatmak hiç hoşuna gitmiyordu. Bu yüzden hemen kış mevsiminin gelmesini istiyordu -ki zaten yaz tatilinden bir ay çoktan eksilmişti. Sabırla bekleyecekti.
"Hava çok sıcak!" Yakınırcasına konuşan Taehyung, bacaklarını ve kollarını iki yana açarak yayılmış, neredeyse tüm yatağı kaplamıştı. Kafası hala Jeongguk'un bacağında duruyordu, gülümsedi.
"Biliyor musun, sahile gittiğimiz zaman bir yengeç görmüştüm." Taehyung aklına gelen anılarla gözlerini tavanda sabitleyip derin bir nefes aldı. "Onun Bay Yengeç olduğunu düşündüm ve yanına yaklaşarak biraz para istedim."
Jeongguk'un kaşları çatılırken boşta kalan sol elini Taehyung'un yanağına yerleştirip oynamaya başladı. Yumuşacıktı. "Neden böyle bir şey yaptın?" Taehyung dudaklarını büzdü. "Tedavini hızlandırmak için."
Eğer Bay Yengeç cimrilik yapmayarak ona para verseydi şuan Jeongguk'un saçları bile çıkmış olabilirdi, diye düşünüyordu Taehyung. Fakat işler istediği gibi gitmemişti.
"Sana para verdi mi peki?" Jeongguk merakla sorduğunda Taehyung kafasını iki yana sallayarak ofladı. Aptal yengeç. "Hayır. Ona doğru eğildiğim zaman göbeğimi kıskaçladı!"
Suratını buruşturup eliyle göbeğini okşarken Jeongguk'un bayağı sesli olan kahkahası odayı doldurmuş, Taehyung'u da her ne kadar sinirli olsa da gülümsetmişti. En yakın arkadaşının gülüşü çok güzeldi. Taehyung kıskanmadan edemiyordu.
"Canın yandı mı?" Jeongguk bu sefer Taehyung'la tıpkı bir bebekle konuşurmuş gibi konuşuyordu. Taehyung gözlerini kırpıştırdı. "Hem de çok!"
Dudakları arasından minik mırıltılar döken Jeongguk, elini kıskaç şekline sokarak sinsice gülümsemiş ve tavanı izlemeye devam eden Taehyung'un sevimli göbeğine uzanmıştı. Onu fark eden Taehyung'un ise yüz ifadesi merakla harmalanmıştı.
"Gguk, ne yapıyorsun?" Jeongguk amacını hala anlamamış olan arkadaşını biraz daha kandırmaktan hiç çekinmeyerek gülümsemiş ve şirin çıkardığı sesiyle konuşmuştu. "Hala acıyor değil mi? Öpeceğim."
Taehyung'un eli ayağı birbirine girerken yüzünün bir kazan gibi ısındığını hissetmiş ve ellerini yanaklarına koymuştu.
"Tamam, öp." Kısık ses tonuyla söylediğine daha da çok gülümseyen Jeongguk, ilk önce Taehyung'un minik göbeğini öpmüş, sonra da kıskaç yaptığı eliyle onu gıdıklamaya başlamıştı. Esmer çocuğun vücudu anında olduğu yerde kasılırken ayaklarıyla yatağı dövmeye ve Jeongguk'un elinden kurtulmaya çalışmıştı. Jeongguk, Taehyung'un tişörtünü boşta kalan eliyle sıkı sıkı tutuyor, onun bir yere gitmesini engelliyordu.
"D-Dur, altıma kaçıracağı-m! Jeongguk, dursana y-ya!" Taehyung'un yalvarışları daha çok gülmesini sağlarken elini çekmeden oldukça hoşuna giden göbeğe bir öpücük daha bıraktı. Sonunda gıdıklamayı bıraktığında derin nefesleri yüzünden göğsü hızla inip kalkan arkadaşını izledi gülerek. Terden alnı ıslanmış, küçük kıkırtıları istemsizce dışarıya çıkıyordu.
"Ay, çok güldüm." Taehyung sanki maraton koşmuş da nefes nefese kalmış gibi konuşurken Jeongguk yüzünden hiç düşürmediği gülümsemesi ile Taehyung'un bıraktığı alana yatmış ve kolunu arkadaşının beline atarak sıkıca sarılmıştı.
İstediği gibi hareket etmek çok hoşuna gidiyordu. Herhangi bir yara izi ve morluk acısı yoktu, izi vardı ama acısı yoktu. En önemlisi ise artık her dakika serum takmıyorlardı. Jeongguk bir bakıma serbestti.
"Tatil sensiz çok sıkıcı geçti, Jeongguk." Taehyung'un birden bundan bahsetmesiyle tüm dikkatini ona vermişti Jeongguk. "Otel sıkıcıydı, oda sıkıcıydı, oyun salonu sıkıcıydı, yemek yeri sıkıcıydı, gösteriler sıkıcıydı, havuz sıkıcıydı, deniz sıkıcıydı." Gözlerini devirdi kendi kendine. "O şapşal yengeç bile çok sıkıcıydı!"
Taehyung gitmeden önce annesine çok yalvarmıştı. Jeongguk olmadan bir yere gitmek istemediğini, onsuz eğlenemeyeceğini söylemişti ama Bayan Kim oğlunun abarttığını düşünmüştü, düşündüğü gibi de olmamıştı. Taehyung resmen tatil boyunca hiçbir şey yapmamış, odadan çıkmamak için direnmişti. Otel gerçekten çok güzeldi ve annesinin buna çok para verdiğini biliyordu ama Jeongguk'suz tüm bu güzel şeyleri deneyemeyeceğini de biliyordu. Bu yüzden hep oflamıştı. Konuşmaktan çok ofluyordu.
"Bir dahakine sende bizimle gelmezsen anneme benden sakladığını sandığı bütün misafir çikolatalarını yiyeceğimi söyledim." Demişti ciddi bir ses tonuyla. Jeongguk kıkırdayıp başını arkadaşının omzuna koydu ve burnuna dolan hafif kokuyu iyice içine çekti.
"Gelirsin değil mi, Ggukkie~?" Taehyung'un aegyolu sesi Jeongguk'u ikna etmek içindi. Oysa bilmiyordu ki, Jeongguk onunla her yere gelirdi.
"Tabii ki de." Esmer çocuk duyduğu şeyle kocaman gülümseyip kollarını hızla arkadaşının bedenine sarmış ve sıkı sıkı sarılmıştı.
"Seni seviyorum." Dedi gülüşleri arasından Taehyung. Jeongguk onun gülüşlerine takılı kalmış, herhangi bir ara bulamazken hafifçe başını sallamıştı. "Bende seni seviyorum."
******
Umarım tatiliniz güzel geçiyordur ve eğleniyorsunuzdur. Hava gerçekten çok sıcak ama bu mutlu olmamak için bir engel değil! Kendinize dikkat edin, çok iyi bakın. Öğünlerinizi aksatmayın, uykunuzu iyi alın ve moralinizi hiçbir şey için bozmayın<3
Sizi seviyorum<3
Bai!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nothing like us
Fanfictionso never tell yourself you should be someone else stand up tall and say i'm not afraid |fluff|