"Yaz tatilinde ödev yapmak mı olurmuş ya?" Taehyung akşam tam olarak alamadığı uykusu yüzünden ağzını yaya yaya konuşurken gözlerini kırpıştırıyor, burnunun ucuna kadar uzayan saçlarını eliyle arkaya yatırıyordu. Sağ elinde sıkıca tuttuğu minik, kırmızı sırt çantası hastanenin gri zemininden nasibini alıyordu fakat umursamıyordu. Çok uykusu vardı, şurada kenara kedi gibi kıvrılabilirdi hatta.
Sırf Jeongguk'u görmek için gelmişti buraya, tabi bu da zar zor olmuştu. Okulların açılmasına bir ay kaldığı için annesi ondan sınıf öğretmeninin verdiği ödevi yapmasını istemişti. Taehyung ise ödev kelimesini dahi duymak istemiyordu. Bu bir tatil değil miydi, neden gereksiz ödevlerle çocukların keyfini kaçırıyorlardı? Bunu sınıf öğretmenine bizzat iletecekti. Şikayet mektubu yazacaktı!
Küçük oğlunun ödevlere olan nefreti gün yüzüne çıktığında da Bay Kim onu Jeongguk'un yanına gidememekle tehdit etmişti. Ona bu tür şeyler söylemeyi, daha doğrusu öğretmeyi hiç istemezdi ama konu sevimli Jeongguk olduğunda Taehyung her şeyi yapabilecek seviyeye geliyordu. Şu an hastane koridorunda paytak adımlarla yürümesinin tek bir sebebi vardı; Jeongguk. Bir de unutmadan, ödevini de yanında getirmişti. Belki Jeongguk'la yaparsa eğlenebilirdi.
Çıkartmalarla kaplı kapıyı tıklatma zahmetine girmeden yavaşça açmış, kısık gözleriyle odayı turlamıştı. İçeriye girip kapıyı arkasından kapattı, sonra da yatakta oturmuş çizgi roman okuyan Jeongguk'un yanına yaklaştı. Gelmiş olmasına rağmen küçücük bir tepkisi bile olmamıştı, kaşlarını çattı. Küsmüş müydü acaba? Ama yanlış bir şey yapmamıştı ki.
Çantasını yere bırakıp bacağını yatağın üstüne atmıştı. Elleriyle de destek alarak bedenini yukarıya çekmiş, Jeongguk'un tüm yüzünü kaplayan çizgi romana kibirli bir bakış atmıştı. Yine de dokunduğu pek söylenemezdi çünkü Jeongguk böyle şeylerden hoşlanmazdı. Taehyung'un uykusu yoktu, ödevi vardı ve Jeongguk'la küsmek isteyebileceği en son şey dahi değildi.
"Jeongguk?" İsmini fısıldadığında geri dönüş alamamanın verdiği sinir ve hayal kırıklığıyla -daha çok hayal kırıklığı tabi- dudaklarını büzmüştü. Jeongguk'un şimdiye kadar ona sarılması, hatta üstüne atlaması ve saçlarını sevmesi gerekiyordu ama çıt çıkarmadan yatmaya devam ediyordu. Taehyung kendisini sorguladı yeniden, yanlış bir şey mi yapmıştı?
"Çizgi romanını alıyorum," Tedirginlikle söyledi, elini çizgi romana uzatıp sakince tuttu. "Eğer tekme atarsan ben de çığlık atarım." Çizgi romanı hızlıca göğsüne doğru çekip yatakta biraz geriye gittiğinde uyuyan bir Jeongguk görmeyi elbette ki beklemiyordu. Dudaklı şaşkınlıktan aralanırken çizgi romanı arkasına bıraktı, emekleyerek arkadaşının dibine girdi.
İnce kaşları çatıldı, bunun haksızlık olduğunu düşünüyordu. Jeongguk uyuyamazdı, şimdi hiç sırası değildi. Birlikte ilk önce ödev yapmaları, sonra da sarılarak uyumaları gerekiyordu. Ama onu kaldıramazdı da, gönlü el vermezdi bir kere. Sonuçta dinlenmesi ve bol bol enerji toplaması gerekiyordu ki iyileşsin. İkilemde kalmıştı fakat parmaklarını Jeongguk'un uyurken her defasında şişen yanaklarına dokundurmadan da edememişti. Çok yumuşak görünmeleri onun sorunu değildi.
Jeongguk fazlasıyla zayıf olsa da vücudunda hiç değişmeyen tek yer yanaklarıydı galiba. Çünkü her zaman tombul ve yumuşacıklardı. Bu Taehyung'un çok hoşuna gidiyordu.
"Gguk, pofuduk yanakların var.." Parmağını biraz daha bastırdı ve kıkırdadı. "Resmen parmağım kayboldu."
Taehyung kendisini kaptırmış bir şekilde Jeongguk'un yanaklarıyla oynarken gözlerini açmış onu izleyen arkadaşının tahmin edilebilir bir şekilde farkına varamamıştı. Parmaklarını minik minik bastırırken sessizce gülüyor, arada daha da çok baskı uygulayarak Jeongguk'a balık dudak yapıyordu. Kendince eğleniyordu kısacası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nothing like us
Фанфикso never tell yourself you should be someone else stand up tall and say i'm not afraid |fluff|