that the world is ugly

4K 637 136
                                    

"Jeon Jeongguk, umarım pişik olursun!" Taehyung sinirle oturduğu yerde tepinip ayağa kalkmış ve kızgın güneşin altında çıplak ayaklarının yanmasını umursamadan kaydırağın altına doğru ilerlemişti. Sonunda bir gölge bulduğu için sevinirken Jeongguk'a söylenmeyi de unutmuyordu. Parka geldiklerinden beri kendisiyle hiç ilgilenmemiş, kumdan kalesini yapmak için uğraşmıştı. Pekala, Jeongguk'un bir şeye odaklı iken yüzünde oluşturduğu mimikler her ne kadar fazlasıyla tatlı olsa da Taehyung tek başına çukur kazmaktan sıkılmıştı.

Derin bir nefes aldı, şu an kendisini altı yaşında gibi hissediyordu. On bir yaşında yarı yarıya yetişkin sayılıyordu ve olgun davranması gerekiyordu, yoksa Jeongguk'a iyi örnek olmazdı. Hoş, ikisi de aynı yaştaydı zaten ama Taehyung'un bunu umursar bir hali yoktu. Her zaman Jeongguk'dan büyükmüş gibi davranır, onu bir abi misali koruyup kollardı. Jeongguk'un da bundan pek şikayetçi olduğu söylenemezdi, onu her durumda sarıp sarmalayan bir insana sahip olduğu için çok mutluydu.

Yine de işler değişmişti. Taehyung sırf Jeongguk'a savaş açabilmek için kocaman bir kumdan kale yapabilir veya akşama kadar derin bir çukur kazarak onu içine atabilirdi. Çünkü gerçekten tam iki saattir Jeongguk bir kez olsun o şapşal kumlardan kafasını kaldırmamış ve Taehyung'a bakmamıştı. Esmer oğlan intikam istiyordu.

"Taehyung?" Diye mırıldandı Jeongguk, başını hafifçe kaldırıp gözlerini etrafta gezdirdiğinde. Kendisine küsen(?) çocuğu kaydırağın altındaki gölgede tek başına oyun oynarken gördüğünde alt dudağı büzülmüş, derin bir nefes almıştı. Onu yalnız bırakmak istememişti, kesinlikle istememişti ama bu kaleyi bitirmesi gerekiyordu. Böylece ikisi de mutlu olabilirdi!

Elleriyle kum dolu kovayı alıp hızla ters çevirerek zemine bastırdığında bu sefer ortaya düzgün bir şey çıkması için tanrıya yalvarmıştı. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın kalesi hep yamuk oluyordu ve bu onu çok sinirlendiriyordu. Deniyordu denemesine de, olmuyordu işte. Zamanının boşa gittiğini fark edeli dakikalar olsa da hala pes etmemişti. Arada sırada Taehyung'a bakıyor, sonra da hırsla kalesini yapmaya çalışıyordu. Eğer bitirebilirse Taehyung'u ve kendisini kral ilan edecek, orada mutlu mesut yaşamalarını sağlayacaktı. Birlikte yerdeki şişe kapaklarıyla kaleyi süslediklerini hayal ederken yanaklarının kızarmasını önleyemiyor, dudakları aptal bir gülümsemeyle yukarıya kıvrılıyordu.

Jeongguk, neredeyse iyileşmişti. Artık kendi kendine hareket edebiliyor, vücudu kolay kolay yorulmuyordu. Doktoru ve hemşireleri yakında saçlarının çıkabileceğini söyledikleri zaman o kadar sevinmişti ki, mutluluktan ağlamamak için kendisini çok zor tutmuştu. Sonunda Taehyung'un yanına yakışacak bir arkadaş olabilecekti, onunla bir sürü tatlı yiyip şeker komasına girebilecekti, yatıya kalabilecekti, Bayan Kim'den gizlice korku filmi izleyebileceklerdi ve daha niceleri. Taehyung ile yaşayabilecekti, sadece biraz daha sabretmesi gerekiyordu.

İki-üç kere daha denese de kalesi ya yıkılmış ya da yeniden yamuk olmuştu. Sinirle elindeki kovayı yere fırlatıp ofladı, olmuyordu, olmuyordu! Bir kaleyi bile yapamıyorken nasıl mutlu olabilecekti ki Taehyung'la?

Ayağa kalkıp nefesini seslice dışarıya vermiş, sonra da paytak adımlarla Taehyung'un yanına gitmişti. Esmer oğlanın oflaya puflaya elindeki oyuncak kürekle çukur kazdığını görünce gülümsemiş, arkasına oturarak bacaklarını iki yana açmış, kafası sırtını bulurken ellerini sessizce beline sarmıştı. Yanağını hafifçe sırtına sürtüp burada olduğunu belli etmeye çalışırken Taehyung onu takmıyordu bile. Hala sinirliydi ama en azından intikamını alabilirdi. Sonuçta isteyerek ayağına kadar gelmiş ve dibine girerek ona sarılmıştı. Şimdi çukurunu büyüterek Jeongguk'u içine atabilirdi.

"Taehyungie, baksana bana." Diye mızmızlandı Jeongguk, bu sefer çenesini Taehyung'un omzuna koyup ne yaptığına bakarken. Taehyung ondan kurtulmak için omuzlarını silkse de bu Jeongguk'a etki etmemiş, hala iğne izlerinin olduğu kollarını Taehyung'a daha sıkı dolamıştı.

"Eğer iki saniye içinde gitmezsen, ben giderim!" Demişti hafifçe sesini yükselterek. Jeongguk ise umursamamış, iyice Taehyung'a sırnaşarak gözlerini kapatmıştı.

"Gerçi ben neden gidiyorum ki? Yanıma gelen sensin. Sahi, neden geldin? Yoksa kalen seni terk mi etti? Bu umurumda değil. Beni yalnız bırakmasaydın sende! Oh olsun." Sinirini atmak istermiş gibi söyleniyor, çukurunu kazmaya devam ediyordu. Jeongguk'un şu anda iyice mayıştığından ve neredeyse uykuya dalacak olmasından bihaberdi.

Dakikalar sonra Jeongguk'dan hiç ses soluk çıkmadığını fark eden Taehyung kafasını çevirebildiği kadar omzuna doğru çevirmiş ve dudakları öne büzülmüş bir şekilde uyuyan Jeongguk ile karşılaşmıştı. Derin bir nefes aldı, hep böyle oluyordu. Jeongguk kendi başına birçok şeyi yapabiliyordu ama alışkın olmadığı ve ilaçlarını almaya devam ettiği için hemen yoruluyor, saniyesinde uyuyakalıyordu. Özellikle de son zamanlarda en çok Taehyung'un kucağında ve omzunda uyuyakalmaya başlamıştı. Taehyung bundan rahatsız değildi tabi ki, hatta seviniyordu onu uyurken izleyebildiği için. Ama uyumasının sebebi kötü bir şey iken mutluluğu yarım kalıyor, onu yorduğu için kendisine kızıyordu.

Gerçi buraya gelmek isteyen de Jeongguk'du ama, neyse.

"İyi uykular, Ggukkie." Diye fısıldadı Taehyung, hiç kıpırdamadan. Kendi işaret parmağına ufak bir öpücük bırakmış, sonra da Jeongguk'un yanağını okşamıştı. Gülümsedi.

Sırf Jeongguk için burada beli tutulana kadar durabilirdi.

******

Böyle bir bölüm yazmayı hep çok istemiştim. Biraz boş oldu ama umarım beğenmişsinizdir!

Gönül isterdi ki, kumda oynayan Taehyung ve ona arkasından sarılarak omzunda uyuklayan Jeongguk'un fanart'ı olsun ama maalesef ki yok:(

Neyse canım, hayal dünyamız boşuna mı duruyor?

Kendinize dikkat edin, hasta olmayın sakın. Derslerinize sıkı çalışın ama kendinizi fazla zorlamayın. Sırf çok çalışacağım diye uykusuz kalmayın, yemeklerinizi yiyin. Sağlığınız her şeyden daha önemli, ona kıymet verin<3

Sizi çok seviyorum!

Baaii!

nothing like us Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin