Doğru?

502 56 36
                                        

Natsu sonunda uyuduğunda salona geçip kendimi koltuğa attım.

İlk kez böyle bir şey görüyordum. Zerefin parmağındaki iple Natsunun kaderinin değişikliğini...

Zerefin ipi Natsuya bağlı değildi... Düğümlüydü ipi... Tek bir düğüm de değil uzun ve en az üç kez düğümlenmişti.

Ama o ipi gördüğümde içime doğan his; Natsuyu andırdığıydı...

Natsunun ailesinde tuhaflıklar vardı. İp leri değişikti. Natsunun ki başında Nasıl kırmızıysa, zerefinki de natsunun saçının rengiydeydi.

O an anlamıştım...

Tek taraflı aşkı!

Tırnağını ağzına götürüp dudaklarımla oynadım. Streslendiğim çokca yaptığım bir hareketti.

Kanayana kadar dudaklarımı soyardım...

Başından beri Natsu farklı olduğu için onunla ilgilenmiştim ve iplerin anlamlarına hiç dikkat etmemiştim.

Natsunun ipi bana bağlı değildi ki. Natsu kaderim değildi ki!

Başımı sıkıntıyla salladım.

Hayır... Hayır yanlış anlıyor olmalıydım.

Onlar abi kardeşti... Evlenemezlerdi bile.

Acaba öz kardeşmiydiler?

Ah, ne olursa olsun onların evlenmeleri imkansız.

İmkansız... Evet, imkansız olabilir ama aşık olmak için imkansız yakalanmalıydı. Tam şuan olduğu gibi...

Natsuyu kaybetme korkum içimde adeta büyürken neredeyse delirecektim.

Natsu benim! Onu bırakmam... Kardeşi olsa dahi! Natsuya bu kadar acı yaşattıktan sonra onu sevmeye hakkı yoktu!

Ben buna izin vermeyecektim.

Koltuğun üzerinde duran Natsunun telefonunu aldım

Rehbere girip zeref adına tıklayıp mesaj attım.

Cevap bir on beş dakika içinde gelirken cevaba bakıp sırıttım.

Sabahın ilk ışıklarıyla evden çıktım.

Natsuya not bırakıp okulda işim olduğunu yazmıştım.

Buluşacağımız parka gelince bankta oturmuş sigara içen siyah saçlı oğlanın yanına oturdum.

"Nasıl anladın?" diye sordu ben oturur oturmaz.

Çantamı yan tarafıma koyarken oyun oynayan çocuklara baktım.

"Kızlar bu konularda iyidir." diye yalan uydurdum.

Sigarasından bir nefes alıp soğuk havaya üflerken gözlerine baktım.

Kıpkırmızıydı gözleri... Adeta her şeyi anlatıyordu. Acısını, nefretini, öfkesini... Ama kimse görmüyordu.

"Onu sevdiğin halde neden bunları yaşattın ona?" diye sordum sinirle.

Tek sinirli olan o değildi. Natsuyu tek seven de o değildi! Hesap sorması gerekende bendim...

"Bundan sanane." dedi kısaca.

"Ben onun sevgilisiyim." dedim. İlk kez bu kelimeyi kullanmıştım ve harika hissettirmişti.

"Sevgilisi olman bir şeyi değiştirmez. Benim ona sevgim ve nefretim aynı düzeydeydi. Davranış bozukluğumun oluşması uyuşturucudan kaynaklıydı. "Dedi.

"Bu bir bahane değil. Uyuşturucuyu bırakabilirdin." çıkıştım.

"Natsudan nefret ettim!" diye bağırdı. Aniden oturduğum yere sinerken konuşmaya devam etti.

"Annemi öldüren oydu! Nefret ettim ondan ama sevdim de! Başkasının ona zarar vermesini istemedim ama kendim zarar verdim. Bunları yapmayı istedim mi sanıyorsun." dedi.

Yüzüne baktığımda kendini ağlamamak için çok zor tuttuğunu gördü.

"Ne yapıp yapmaman umrumda değil. Senle konuşmak isteme nedenim farklı... Natsudan uzak dur. Ona zarar verdiğin sürece sevip sevmemen önemsiz. Ben onu üzmüyorum ve benimleyken mutlu." dedim.

Bu sözler üzerine sesi hafifce kısıldı ve sigarasını yere atıp ayağıyla ezdi.

Elini saçları arasından geçirdi.

"Natsuya iyi bak." dedi çatlak bir sesle.

Bunu yapmak benimde canımı çok yakıyordu ama biliyordum ki zeref Natsuyu daha çok seviyorsa Uyuşturucuyu bırakırdı ve normal bir abi olabilirdi

Ya da ters tepki verir ve bir daha Natsunun karşısına çıkmazdı.

Zeref sessizce yanımdan giderken gözyaşlarımı serbest bıraktım.

Zerefin yaşadıklarını sadece hayal edebilirdim ama bu bile çok ağırdı. Kardeşine, asla ulaşamayacağı birine...

Ailesini kaybetmişti, her şeyini...

Ama daha fazla Natsunun canını yakmasına izin veremezdim...

Meraj etmeyin Ensest yok zeref evlatlık. Ehehhe

Hayat ipliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin