Geçmişim

513 61 38
                                    

Natsunun ağzından;

Lanet olsun nasıl anlamıştı...

İpimin renginin değistiğini söylemişti değil mi? O zaman tüm bu saçmalıklar doğru muydu?

Erza inandığını söylemişti ve lucy nin peşinden gitmişti. Böyle saçma bir şeye inanamazdım ki!

Tırnaklarımı yemeye başlarken oda da volta atıyordum.

Şimdi bunu nasıl telafi edecektim? Lucy ye nasıl bir bahane üretecektim ki?

Bekle bir saniye... Ben neden lucy ye açıklama yapmak zorunda hissediyordum ki?

O benim hiç bir şeyim değildi. Beni sevmiyordu bile. Peki neden ağlamıştı?

Kendimi sırt üstü yatağa attım. Tavana gözlerimi dikip bu konuyu daha fazla düşünmemeye gayret gösterdim.

Ben suçlu değildim... İstediğimle yatar kalkardım sonuçta sevgilim yoktu ve aldatma durumu söz konusu değildi.

Bu olaya bu kadar takılmamalıydım...

Yatağın üstünden telefonun titremesiyle telefonu elimle bulup direk kulağıma götürdüm.

"Ah lucy tatlım sonunda açtın telefonu." dedi bir kadın. Şaşkın bir şekilde oturur pozisyona geçtim. Tam konuşacağım sırada kadın konuştu.

"Sen telefonu kapatmadan bazı şeyler söylemek istiyorum. Öncellikle sana yaptıklarım için üzgünüm..." dedi ve derin bir nefes aldı.

"B-bu akşam yanıma gelebilir misin? Hastaneye gitmeden son kez seni görmek istiyorum." dedi.

Ben hala konuşmuyor sadece kadını dinliyordum. Ne diyeceğimi bilemiyordum bile...

"Neyse... İyi geceler lucy." dedi ve telefon kapandı.

Tahmin ettiğim gibi lucy annesinden şiddet görüyordu ve kadın sonunda akıl hastanesine gidiyordu demek.

İçime garip bir neşe dolmuştu. Herkesin hak ettiğini çekmesi taraftarıydım... Bu her kim olursa olsun.

Banyoya girip kendimi suyun altına attım.

Ilık su bedenime yayılırken ürperdim. Ne kadar doğru yapıyordum?

Annesinin aradığını Lucy ye söylemeli miydim? Oysaki daha dün annesi aradı diye ağlamamış mıydı? Belki de görmemesi daha iyiydi...

Ah bilmiyorum.

Duştan çıkar çıkmaz üşümemle havluyu üstüme attım. Ayna da ki bugu yu silip kendi yansımama baktım.

Islak saçlarımı kurulayıp derin bir nefes aldım.

Her zaman kafamı rahatlatmaya yarayan duş, bu sefer hiç bir işe yaramamıştı.

Banyodan çıkıp telefonu elime aldım. Erzayı arayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Saatin kaç olduğunun farkında mısın gerizekalı?" diye açtı telefonu Erza.

"Sana da günaydın Erza." dedim.

"Hayır, iyi geceler Natsu." dedi. Telefonu kapatacağını anladığım da hemen atıldım.

"Bekle kapatma! Lucy yi sormak için aradım." dedim. Esneme sesi geldikten sonra Erza konuştu.

"Şuan uyuyor." dedi.

"Telefonunu burada unutmuş, annesi aradı uyanınca haber ver olur mu?" diye söyledim.

"Tamam, şimdi uyumam lazım Natsu. Güzel bir rüyadan uyandırdın beni ve bunun için maaşını düşüreceğim." dedi. Hadi ama bunu yapamazdı değil mi? Yapardı...

"Lanet olsun." derken Erza yüzüme kapattı.

Lucy nin telefonuna girip karıştırmaya başladım. İlk başta bunun içim vicdan azabı duysamda merakım üstün gelmişti.

Çünkü Lucy şuana kadar tanıdığım en tuhaf insandı...

Telefonunun şifresiz olması işime gelmişti. Galerisine girdiğimde kendine ait hiç bir fotoğrafı olmadığını fark ettim.

Genelde ders notları çekmişti ve kitapları. Bu kızın kendine sevmediğine dair bir hisse kapılmıştım.

Oradan çıkıp whatsaapa girdim. En son ben ve babasıyla konuşmuştu.

Babası durup durup mesaj atmıştı.

"Lucy artık eve dön."

En son bu mesaj duruyordu ve lucy sadece görüldü atmıştı. İç çektim.

Kızın özel hayatına müdahale ediyordum resmen.

Kapım şiddetle çalınınca üstümde havlu olmasını umursamadan kapıyı açtım. Gelen kişi ile şok olmuş bir şekilde olduğum yerde kaldım.

Geçmişim tekrar peşimden gelmişti. Beni hiç bırakmayan geçmişim.

"Neden geldin?" diye sordum sinirle.

İç çekip başını eğdi. Ama hiç pişman bir ifadesi yoktu.

"Bana olan borcun bitmedi Natsu." dedi sinir bir sırıtma ile.

Borcum hiç bitmeyecekti değil mi?

Oww işler kızıştı. Acaba kim geldi? Ehehehe bu arada harika bir konu buldum başka bir kitap daha yayimlayabilirim umarim onu da okursunuz ehhehe kitap nalu disinda bir kac ship daha icerecek ehehe

Hayat ipliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin