Cenaze

504 54 17
                                    

Önümüzdeki rahip incilden bir kaç söz okumaya başlarken oturduğum yerde kıpırdandım.

Uzun zamandır oturuyordum ve artık uyuşmuştum oturmaktan.

Bu soğuk hava da dışarıda cenaze töreni mi yapılırdı!

Gözlerim ön tarafta oturan Lucy ye kaydı.

Ağlamıyor ama odaklanmış bir şekilde tabuttun önündeki babasının resmine bakıyordu.

Kendini tuttuğu için olsa gerek gözleri kıprkırmızıydı.

Bu soğukta giymiş olduğu elbiseyle donuyor olmalıydı. İç çekip ayağa kalktım. Rahip işini bitirmiş giderken herkes yavaşça dağılıyordu.

Lucy nin yanına gidip ceketimi çıkarttıp üstüne örttüm.

Geldiğimi fark etmediği için anlık olarak irkilip bakışlarını bana çevirdi.

Yanına oturup elini tuttum.

"Eve gidelim mi artık?" diye sordum. Başını olumlu anlamda salladı ama gitmek için bir harekette bulunmadı.

Elinden tutup kaldırırken hala gözleri tabuttaydı.

Omzunu göğsüme yaslayıp yürümeye başladık.

"İyi misin?" diye sordum. Sorunun cevabını bilsemde sorma gereği hissetmiştim.

"Sayılır... En azından sen yanımdasın." dedi. Gülümseyip saçlarının arasına bir öpücük bıraktım.

Mümkün olduğunca da yanında kalacaktım.

Ağlayan bir kadın çığlığı duymamızla başlarımızı kaldırdık.

Sarı saçlı kahverengi gözlü çökmüş, orta yaşlarda bir kadın yanımıza koştu. Lucy yi omzundan tutup sarsmaya başlamasıyla affaladım.

"Hep... Hep senin yüzünden! Sen öldürdün onu! Sana ona yaklaşmamanı söylemiştim! Sen öldürdün. Sen öldürdün!" dedi gözlerinden adeta ateş çıkıyordu. Lucy ise karşısında ki kadının sadece
Gözlerinin içine bakıyordu.

Tam anlamıyla ifadesizdi. Duygusuzdu.

O an bu kadının lucy nin annesi olduğunu fark ettim. Lucy ye benzerliği göz önündeydi ama çökmüş ifadesi, morarmış gözleri, dağınık saçları benzerliği kapatıyordu.

Bir iki adam kadının peşinden gelip kollarından tutup geri çektiler. Kadın adamların kolları arasında çığlık çığlığa bağırıp ağlıyordu.

"Aramızı bozdu bu şeytan! Günah tohumusun sen! Doğduğun günden belliydi! Şeytan! Defol, kocamın mezarına gelemezsin sen!" diye bağırmayı sürdürdü.

Lucy nin titrediğini fark edince belinden tutup kendime yanaştırdım. Kulağına eğilip fısıldadım.

"Gidelim mi?"

Cevap vermek yerine başını sallayıp annesi dışında her yere baktı.

Lucy yi yanımda götürürken kadın hala bağırıyordu.

Arkamı döndüğümde adamların onu sonunda bıraktığını, kadının da kocasının mezarına gidip taşları dizdiğini görmüştüm.

"Her şey geçicek." diyip lucynin alnına öpücük kondurdum. Elimi tuttup hafif gülümsedi.

O sırada küt diye ses duymamla affaladım. Ne olduğunu fark edene kadar Lucy nin elimi tutan eli beni daha sıkı tutmuştu. Yüzünü ekşitmişti.

"Ne oluyor?" diye sorarken Lucy nin alnından tek bir çizgi halinde akan kanı fark ettim. Arkamı döndüğümde adamların kadına ine vurduğunu, yerdeki büyük kanlı taşı ve Lucy nin başının arkasındaki kanı görmüştüm.

Taş mı atmıştı?

Lucy yi kollarımda sıkıca tutarken konuştu.

"Ben iyiyim." dedi hafif gülümserken. Ani gelişen bir olayda şok yüzünden acı hissedilmezdi. Darbeyi hissetmiş olmalıydı ama acı yı birazdan hissedecekti.

Elini alnına atıp kana dokundu.

"Aa kan." dedi gayet saçma bir ifadeyle. Yüzünü buruşturup gözleri geriye giderken bedeni elim arasında hafifleyip geriye doğru düştü. Arkadaki adamlara baktım.

"Çabuk hastaneye gitmeliyiz!" diye bağırdım. Adamlardan biri arabaya atlarken Lucy yi kucağıma alıp arabaya götürdüm. Başına değdirmemeye özen göstererek bedenini arka koltuğa yatırıp yanına oturdum.

Bir şey olmayacaktı...

Ölmeyecekti...

Sadece bayılmıştı...

ÖLMEYECEKTİ!

ölmeyecekti.

Eslisa ve kötü sonlu bölümler dhdjjd

Hayat ipliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin