G-DRAGON - Coup D'etat
Yarış alanı soğuk ve ıslaktı.
Günlerdir yağan yağmur ve gittikçe soğumaya başlayan hava karın geleceğini haber veriyordu. Yarış için pek de uygun bir gün değildi yani. Özellikle seçilen bu pistin virajlarla ve çukurlarla dolu olması yetmiyormuş gibi bir de kayganlaşmıştı. Çoğu yarışçı yarışın iptal olmasını isterken, bazıları da kontrol elinde olmadığından dolayı sesini çıkaramamıştı. Kendi adlarına değil de birileri için çalışanlardı bunlar ve alacakları paranın yanında, hayatlarının hiç bir önemi yoktu.
Yarışın iptal olmasını isteyen bütün o kalabalığa karşın, içten bir şekilde bunun aksini dileyen bir kişi vardı.
"Kookie, şuna baksana! Çok havalılar!" On sekiz yaşındaki Jimin, pantolonun çamura bulanmasını asla umursamadan heyecanla yerinde zıplarken, önündeki insanların kendisinden uzun olmasından dolayı göremediği piste bakmaya çalışıyordu. "Ben de yarışmak istiyorum!"
"Birazdan yarısı kaza yapacak, hyung... Bence güvende olacağın hayaller kurmalısın." Jungkook, Jimin'in aksine aşırı sakin ve hatta bıkkın görünüyordu. Yarışlara hevesli değildi, insanların biraz adrenalin uğruna hayatlarını sokağa atması aptalca geliyordu ve yarışacak bir sevgilisi vardı. Yanaklarının içini kemirirken Jimin'e endişlenmemiş gibi görünmek için çabalıyordu.
"Biliyor musun, bir yarışçı varmış. Yirmi yaşında, şuradaki morukların hepsinden daha genç yani." Jimin heyecanla anlatmaya devam etti, Jungkook dinledi. "Girdiği bütün yarışları kazanmış ve bir kez bile kaza yapmamış. Tanrım... Onunla tanışmak istiyorum!"
"Ne mutlu ona..."
Henüz başlangıç çizgisinde bulunan arabaların arasındaki tanıdık olana dikmişti gözlerini, Tony hiç dışarı çıkıp diğer sürücülerle konuşmamıştı, arabanın içinde yarışın gelmesini bekliyordu. Jungkook onun o arabadan inip yarışa katılmaması için dua ediyordu dakikalardır ama hangi duası yerine ulaşmıştı ki?
"Benim bir fıkrim var." Jimin yine anlatmaya devam etti, Jungkook gözlerini Tony'den ayırmamaya çalışıyordu. "Yarışın başlamasına on beş dakika var. Bence arka tarafa geçebiliriz, sen kendini sevgilinin kollarına atarsın, ben de şampiyonumun."
"Hyung, yakalanırsak biteriz." Jungkook bu defa dikkatini ona vermişti, Jimin'in planı güzeldi ama gerçek olmayacaktı.
"Yakalanmayacağız, Kookie. Tamam, sen bir acemi sayılırsın ama bu işi Park Jimin tarzında yürütürsek, her şey yolunda gider."
*
"Bırak beni! Sana diyorum koca göbekli! " Jimin minik ellerini yumruk yapmıştı ve havaya doğru savuruyordu yumruklarını. Karavanlardan birinin arkasından gizlice sıvışmaya çalışırken ikisi de enselerinden, sumo güreşçisine benzeyen, kocaman bir adam tarafından yakalanmışlardı. Jimin yine de buna aldırmadan yumruklarını havaya savurmaya devam ediyor ve çırpınıyordu. Jungkook'sa sadece boş vermişti. Her şekilde başaramayacaklarını biliyordu zaten.
"Biraz daha ses çıkarırsanız, sizi bu dağ başında kurtlara yem ederim." Adam ikisini sürüklerken tehdit etti onları. Oysa ses çıkaran tek kişi Jimin'di.
"Kurt mu? Ben kurtlardan korkarım." Jimin aniden durup sessizce konuştu.
"Ayı bile vardır." Adam onu tehdit etmeye devam etti.
"Senden başka mı yani?" Jimin şimdi kaşlarını çatmıştı, bir çocuk muamelesi görmekten hoşlanmamıştı hiç. Ama adam bu dediğine sinirlenmiş olacak ki, onu çamura doğru savurdu ve düşmesine neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
White Rabbit |vmin&yoonkook| ✓
FanfictionNasıl kazanılacağını öğrenmek için kaybetmek zorundasın.