.................................SAKLI BAHÇE .......9..BÖLÜM...............................
Evet arkadaşlar saklı bahçe geldi inşallah severek okursuzu dilegimle görüşlerinizi begenilerinizi benden esirgemeyin . Sizin her sözünüz benim için çok kıymetli . Herkese iyi bayramlar . Çöl inşallah akşama gelir temennimle bayram oldugu için biraz yogunum . Herkese teşekkürler .Dilruba
..................................SAKLI BAHÇE .......9..BÖLÜM...............................
''Ne yapıyorsun nereye beni götürüyorsun?'' Diye çığlık atan kıza Nicholas ''Sana hesap vermeyeceğim, benimle geliyorsun eğer çocuklarımı senin yüzünden kaybedersem, yeminle seni öldürürüm! ''Diyerek tehdit savurdu. Sonra sertçe açtığı kapıyla beraber, genç kızı acımasızca peşinden sürüyerek kapıdan çıktı .
''Yalvarırım bırak beni, ben hiçbir şey yapmadım yalvarırım. ''Diyerek ağlayan kızı, Nicholas ne duyuyor, nede arkasına dönüp ona bakıyordu. Tek yaptığı şey, sağ kolunu çekiştirerek binanın merdivenlerinden aşağı indirmesiydi.
''Kes sesini,''diye arada bir homurdanan Nicholas, aracının yanına gelince, açtığı ön kapıdan içeri kızı itti . Ardından, kapattığı kapıyı üstüne kilitleyerek, koşar adımlarla direksiyon başına geçti. Gaza bastığı arabasıyla siniri tepesinde olan genç adama, bir kez bile başını döndürmeyen Mirabelle, gözyaşlarını akıtmaya devam ediyordu. Acıyan bedeni sızlarken, kalbinde açılan yara ise bir müddet kapanmayacağa benziyordu.
Yarım saatlik yolu aşırı süratte giden Nicholas, şirketinin önüne gelince, ani frenle aracını durdu. Açtığı kapıyı sertçe kapatarak, kızı araçtan çıkaracaktı ki, Mirabelle ondan hızlı davranarak açtığı kapıdan koşar adımlarla yürüyerek, aralarında mesafe bırakmaya çalıştı. Arkasından koşarak gelen genç adam, ondan daha hızlı ilerleyerek tuttuğu kolu sertçe çekerek kendine döndürdü.
''Kaçamayacaksın seni sinsi şeytan, ''diyen Nicholas kızın canını daha da yakarak şirket kapısına sürüdü.
''Nicholas, lütfen inan bana. Ben, ben masumum. Hiçbir şey yapmadım,'' diye yalvarsa da, sevdiği adama sesini duyuramayan Mirabelle, zoraki yürütülerek şirketin içine girmişti . Gözünü etrafta gezdirdiğinde, kimselerin ortalarda olmadığı görüce, kalbine korkular yer edinmeye başladı. Soğuk buz gibi, adeta dondurucu bir ruh havası olan koridoru geçerken, asansörün yanına kadar Nicholas, kolunu bırakmadan getirdi.
Çağırılan asansöre beraber binen Miirabelle'nin endişesi ve tedirginliği her saniye artıyordu . Yanındaki adamın öldürücü bakışı, yetmiyormuş gibi, birde hiç kimsenin olmadığı bir iş yerine sokmuştu. Acaba burada, kendisine ne tür işkence odası mı hazırlamıştı? Ya da binanın en üst katından aşağı sallandırarak, ecelini kendi elinden mi getirecekti?
Çaresizce yutkunan Mirabelle, karşısında duran adamın hala bir eli kolundaydı, ama biraz daha elini gevşetmişti . Nicholas, kızın kolunu nefretiyle sıkmaktan, avuçlarının içi acıdığı için biraz rahat bırakıyordu . Kolunu morarttığına emindi, ama yine de sertliğini koruyacak, yaptığı tüm sahtekârlığı bir bir ödetecekti.
Bir türlü çıkılmayan yere doğru asansör yükseliyor, yükseliyor ve genç kızın korkulu kalbini titretiyordu. İçine adeta ok saplanır gibi, sancılar batıyor midesi bulanmaya başlıyordu . Nicholas'a dahi bakmayan gözleri git gide kararmaya, ardından takatsız kalan vücuduyla hafifçe yere düşüyordu.
Nicholas,'ın tuttuğu kol, yavaşça aşağıya, ondan sonra hızla düşüşe geçti. Öte yandan ona eşlik eden vücuduyla beraber ayaklarının altına serilen kıza, tepeden bakan Nicholas bir an endişeyle yere doğru eğildi.