Saklı Bahçe . 2 bölüm. Yazan Dilruba

5.7K 190 8
                                    

SAKLI BAHÇE

2 BÖLÜM ........Tür. Romantik komedi dram


Evin mutfak bölümüne geçen Mirabelle, Raina'dan kendi evine gitmek, ve eşyalarını almak için, izin aldı .Bir işe kalkışmışsa, sonunu getirmeliydi .Çalışmazsa, dilenci durumuna düşeceğini iyi bilen genç kız, yolda yalpalayarak yürüyordu .

Adamın her sözü, kalbini acıtmış ve kırmıştı. Biraz daha kibar olsa , bir yerimi bozulurdu. Akşam olmadan evvel ,eve geri dönmesi gerekliydi, bu yüzden adımlarını hızlandırdı. Honfleur, kasabasının sakin sokağında olan evine, yarım saatte ancak gelmişti .Anahtarını çantadan çıkartıp, kendi dairesinin kapısını açtı .İçeri girince, üzerinden tüm yük gitmiş, gibi hissetse de hemen odasına atılıyordu.

Alabileceği ne kadar iyi kıyafeti varsa, çoğunu aldı. Ev sahibinin, sağı solu belli olmayacağı için, eşyalarının gitmesine, göze alamazdı. En sonunda, annesinin ve basının çerçevelenmiş resmini de alıp, odadan çıktı. Evin her köşesine, göz gezdirip kapıdan yavaşça çıkıyordu. Anahtarla kapıyı kilitlerken, arkasından gelen sesle yerinde irkildi .

''Sen nerde sin, sabahtan beri kapını çalan Carlo, seni çok merak etti ''diyen kadına başını hızla döndürdü . Karşısındaki yaşlı kadın, onun kiracısından başkası değildi. Şimdide onun evinin, geleninin ve gidicisinin bekçisi mi olmuştu?

'''Ben yeni işe başladım, bayan Maura teyze ,bundan sonra kiramı en kısa zamanda ödeyeceğim, şimdi izninizle işe geç kalmayım'' dedi genç kız ve yanından ayrılacakken, kadının sert sesiyle başını, tekrar ona döndürdü .

''Ne işi bu, akşam akşam, yoksa eğlence mekanlarına mı düştün, yoksa eve kötü yollardan mı, para getireceksin? Diye soran yaşlı kadın sınırları zorluyordu.

Genç kız duydukları karşısında, çılgına dönmüştü ''Ben bir fahişe değilim, benim hakkımda böyle konuşamazsınız .Ben alnımın teriyle, çalışacağım bilmediğiniz konu hakkında, atıp tutmayın'' dedi.

Ardından elindeki küçük bavulla, oradan hızlıca ayrıldı . Yürüdüğü yol boyunca, içinden her şeye, bağırıp, çağırmak , kızmak geliyordu. Ayağıyla, yerde duran taşa, bir tekme savurdu, ve sokağa doğru yürümeye devam ediyordu. Sinirinden elindeki bavulu, bir yere fırlatmak istiyordu . Bay Nicholas, tarafından aşağılanan, eve gitmek üzere oluşu, onun gururunu incitse de, yapacak başka çaresi yoktu. Biraz dişini sıkacaktı, sadece o kadar; zaten çok kalsa bir ay, yada iki ay kalacaktı .
Sokağın yönü yokuşa yönelirken, yanından geçen, siyah Mercedes araba, hemen yanında ani frenle duruyordu. Arabaya gözü takılan genç kızın, içinden çok şık gözlüklü, ve siyah eldivenli, bir kadın kibarca seslendi .''Lütfen iki dakika konuşalım mı, hem sizi gideceğiniz yerde, bırakırız. ''
Genç kız tanımadığı bu kadına, tebessümle teşekkür edip, binmeyeceğini, kibarca söyledi .

Ama kadının bir kez daha, ısrarı karşısında ''Lütfen sizi tanımıyorum, hem ben, kendim gidebilirim ''diyerek sözünü tekrarladı.

''Ama ben, sizi tanıyorum! Sen benim çocuklarıma, dadılık yapıyorsun. Ben bay Nicholas'ın eski eşiyim ''deyince kadın, genç kız o an bakışını ona sabit kılıyordu.'' Lütfen binin arabaya'' diye ısrar eden kadının, kapısı açık olan arabasına, Mirabelle tereddütle bindi.

Aslında bu hareketini, pek mantıklı bulmamıştı; sabahtan beri hiçbir şeyi de yolunda gitmemişti, tüm bunlar yetmezmiş gibi, kendini, bir ölü kadar yorgun, hissediyordu . Biraz arabada dinlenmesinden, ne zarar çıkabilirdi ki? Üstelik kadın, kendini tanıtmış, hatta bay Nicholas'ın, çocuklarının annesi olduğunu iddia etmişti.
Genç kız, kadını baştan aşağı kaçık bakışlarla süzdü . Kibar davranışları olan kadın, siyahlar içinde asillik sergiliyordu.

''Benim adım Maria Royal, peki ya senin adın ne? Diye soran kadın, kıza elini uzattı .

Mirabelle bir an, onun elini tutup, tutma arasında gidip gelirken, en sonunda kibarca elini sıktı.''Bende Mirabelle ''dedi usulca.

Maria, kıza hafifçe gülümsedi ve şoförüne harekete geçmesi için, talimat verdi. Mirabelle, hiç tanımadığı bir kadının, ona ne denle yakın davrandığını, delice merak ediyordu. Kafasındaki soruları görmüş gibi, Maria'da kızı yanıtlamak için atılıyordu.

''Benden çekinmene, gerek yok, ben Elizabeth, ve Kaarlo'nun öz be öz annesiyim. Senin, çocuklarıma dadılık yapacağını biliyorum, ve onlara, iyi davranacağından da hiç şüphem yok ,ama Nicholas 'dedi Maria, ve kıza yalvaran gözlerle, bakmaya başladı.
Mirabelle, masum görünüşlü kadına bakarken, oda konuşmaya devam etti.

''Eski kocam, bay Nicholas, benim biricik yavrularıma, iyi davranmıyor, bunu sende, yakın günlerde göreceksin. Ben, senden benim için, ve de çocuklarım için, yardım istiyorum; bana küçük bir iyilikte bulun'' Dedi, eline çantadan çıkardığı, çeke, bir şeyler karalayıp, Mirabelle'nin şaşkın bakışları altında, uzattı.

''Bana yardım et, bende, senin şu sıkıntılı durumuna, yardımcı olayım. Biliyorum, kiranı ödeyemiyorsun, hatta gittiğin hastane personeli de, senin işe almadı, ve bunlar yetmezmiş gibi, ailen senden çok uzakta. Hayatta, tek başına, kalmanın ne denli, kötü his yarattığını, iyi bilenlerdenim'' dedi Maria, uzattığı kâğıdı kızın eline tutuşturdu ve onun şaşkın bakışına, sadece gülümsedi .

''Az dersen, miktarı yükseltirim''! Diyen kadına, Mirabelle inanamıyormuş gibi baktı .Çekte, tam 50 bin Euro, yazıyordu. Mirabelle, bu miktar parayı, ömrü boyunca hiç görmemişti .

''Benden ne istiyorsun? Siz, beni nasıl tanıyor sunuz ? Hayatımı, ailemi, yani nasıl ben sizi hiç tanımadığım halde, bu kadar bilgiyi, nasıl elde ettiniz?''

Maria, kendinden emin şekilde başını dikleştirerek, konuştu.''Bunları konuşmaya, yada sana açıklama yapmama ,gerek yok. Ben seni tanımak istedim, ve araştırdım. Nede olsa çocuklarımın, yanında kalacaksın değil mi ? Ben Nicholas, gibi araştırmadığım hiç kimseyi, çocuklarımın yanına girmesine, izin vermem!'' Dedi kararlı sesle.

Sonra da, kızın elini kibarca tutup ''Senden çocuklarım için, yardım istiyorum ''Ben çocuklarıma işkence yapan, bir adamdan, almak istiyorum. Şimdi bana, neden mahkemeye, yada savcılığa, baş vurmadın, deme sakın, çünkü denedim, ama Nicholas'ını etrafı çok geniş, benim baskılarım onun nezdinde, hafif kaldı .Avukat, çocukların vekaletini almam için, bana elinde kanıtlarla, gel dedi .

Genç kız, burada araya girdi ''Ve sende kanıt sunamadığın için, beni seçtin .Yani çocuklarınıza, bakan bir hizmetliyi''dediğinde genç kadında ''evet dedi. Seni seçtim, çünkü sen, her an onlarla beraber olacaksın, her şeyi en yakınen takip edeceksin, şimdi söyle bana, o kanıtı bana sunabilecek misin ?'' diyerek sorusuyla sustu.

Genç kız, duyduklarının etkisini, üstünden hemen attı .Bir işe girse bile, ve bu iş ne kadar zor olsa da dahi, asla casusluk yapmayacaktı.

''Olmaz ben bunu yapamam!'' Diye karşılık veren Mirabelle elindeki kâğıdı kadının eline tutuşturdu. Maria, uzatılan ani hareketle kâğıdı yırttı, yeniden bir çek daha yazdı ve kıza uzattı ,genç kız gördüğü rakamla, gözleri büyüdü .Bu çekteki yazılanla, hayatı tamamen kurtulur, hatta çoğu senesini, tatil yaparak bile geçirebilirdi .

''Bu yeterlidir bence'' dedi genç kadın, bu esnada bay Nicholas'ın sokağına araç girmişti . Mirabelle, ne diyeceğini bilmiyordu ,ama kabul etmemek en iyisi, diye geçiriyordu içinden .Belki kadın, adamı yanlış tanıtıyordu. Henüz bay Nicholas'ı bile iyi tanımayan genç kız, olumsuzca kâğıdı, geri eline tutuşturdu ve arabadan inmek üzereyken, Maria kızın kolunu hafifçe çekiştirdi. Çantasından çıkardığı kartını, kızın hala yüzünden silinmeyen, şaşkın bakışlarıyla uzatıyordu.

''Tamam, beni tanımıyorsun, seni kandırdığımı da, düşünüyor olabilirsin. Şunu söyleyim sana, sadece bir hafta, o bir haftada da Nicholas'ın bencil, öfkeli ,ve de sert duruşuyla , karşılaşacaksın. İşte fikrin, o anda değişecek, bu kartı sana veriyorum, o vakit beni haklı bulup burda ki numarayı arayacaksın'' dedi .

Mirabelle çekimser şekilde kadının uzattığı kartı aldı. Belki doğru söylüyordur, dedi içinden Zaten, bu gün adamın sert duruşunu, görmüştü ve de, Kaarlo''nun ürkek bakışlarındaki korku, anlatılamazdı .Kartı çantasına sokarken, Maria'ya, kibarca teşekkür edip, arabadan ayrıldı .

Yanından hızlıca hareket eden, arabadan sonra, genç kızda, elindeki bavulla, bahçeye girmişti. Kafası ,allak bullak olmuş, akşamda kararmıştı .İlk önce mutfağa giden merdivenleri çıkıp, balkon kapısından içeri girdi .Bay Nicholas'ı görmek istemiyordu .
Mutfakta Coretta ,akşam yemeği için ,yemek tabaklarını çıkarıyordu. Mirabelle kıza , ''Benim odam ne tarafta, kısaca anlatsan canım, bende gidip bavulumu bırakıyım, sonrada çocukları yanına geçeyim'' dedi ,
Coretta, kısa tarifinden sonra, genç kızda yukarı kata ağır adımlarla çıktı . En üst çatı katının, merdivenlerine yönelmişti ki, arkasından duyduğu sesle, çıktığı basamakta kaldı . Başını çevirip döndüğünde ise genç adamı, görüyordu .Yüzünde aynı sertlik dururken , boğuk sesiyle konuştu .

'Çocukları salondaki masaya getirin, akşam yemeğimi, beraber yemek istiyorum!'' diyerek aşağı katın merdivenlerini yönelen Nicholas usulca basamaklara davranmıştı .

Genç kız, içinden sabır dilerken, oda çatı katına çıkmıştı . Etrafa bir göz gezdirdi.Tavan alçaktı ve çıktığı çatını bir kısmı, kütüphane olarak düzenlenmişti .Bir tarafına da, ahşaptan oymalı koltuklar, yerleştirilmişti .Genç kız, elindeki bavulu, yandaki küçük odaya götürdü.
Coretta.bu küçük odayı, dadılar için ayrıldığını söylemişti .Odada gayet küçük, ve şirinceydi .Yanda duran tek kişilik yatağa, kendini attı,ve bavulunu açtı. İçinde çıkardığı kıyafetleri, bir köşeye bıraktı. İçinden bir tane beyaz olan elbisesini giydi, ve hızlıca odadan çıkıp, aşağı kata, indi .
Salonda, bekleyen adamı daha fazla bekletmemek için, odaya girdi. Hemen çocukları alıp, yemek yenilecek masaya doğru merdivenlere doğru yol aldılar.
Her ikisinin arasın da. ellerini tutarak masaya kurulan Mirabelle, sessizce ikizlere çorbalarını içiriyordu . Genç kız dakikada bir sakladığı bakışlarını, adama dikmemek için, daima masaya dikti. Nicholas ise, kızdan ve çocuklarından gözlerini almadan, devamlı aynı noktaya bakıyordu .
Yemek sakin geçmişti. Önlerine konan yemeklerden, zerre kadar ağzında almayan Mirabelle, aklından hep Maria'nın sözleri geçiyordu. Bay Nicholas, göründüğü kadar kötü değildi ve çocuklarıyla aynı masada, yemek yiyecek kadar, düşünceli bir babaydı .

Belki de kadının kızı kullanmak adına, kurduğu bir kumpazdı ve böylece kendisi, evlatlarına kolaylıkla, sahip olabilecekti .Mirabelle, bu düşünceyle, kendini toparladı, ve masadan izin isteyip kalktı. Çocukları alıp. odaya çıktığında tamamen rahatlamıştı .Adamın soluğunu bile hissetmediği odada. küçüklere masal anlatıp uyutuyordu.

Uyuyan minklerin alnına, birer öpücük konduran genç kız , kendi çatı katındaki odasına gitmek için odadan çıkıyordu . Evin çatı katına çıktığında ise, kıyafetlerini düzenleyerek oyalandı ve sonrada, yatağa geçti. O günün ağır yorgunluğuyla gözlerini kapayarak her şeyin iyi olması için dua ederek uykuya geçiş yaptı.

Sabah erkenden kalkan Mirabelle, çocukların odasına gitmiş ve onları güzelce kahvaltısını yaptırmıştı .İlk günkü gibi yorucu geçmeyen, bundan sonraki üç günü de, Maria'nın yalanlarını doğruluyordu .Bu esnada adamın sevgilisi de eve gelmemiş ve genç patronu sayılan Nicholas'ı da, sadece, sabah kahvaltısı ve akşam yemeğinde görüyordu .İlk günkü gibi hayallere kapılmayan Mirabelle, kendini git gide çocuklara alıştırmaya başlamıştı.

Elizabeth, uslu çocuk olurken , Kaarlo, ise onu zorluyordu .Bir güne daha huzurla gözlerini açan Mirabelle, çocukları alıp kahvaltı masasına indirdi .Bu sabah genç adam, masada yoktu .Sanırım uyanamamış diye içinden geçiren geçirirken, Elizabeth' e elindeki katı pişmiş yumurtayı yediriyordu. Kaarlo ise ,elin de çikolata kavanozuyla, üstünü bularken, Mirabelle'nin geç farkına varmasıyla, elinden hemen kavanozu çekerek aldı .

'Ah tanrım ne yaptın sen, üstün başın çikolata olmuş!'' Diyen genç kız, eline aldığı bir peçeteyle, ağzını silerken Kaarlo ,masa da az pişmiş rafadan yumurtayı, dadısına attı .Üzerine gelen yumurtayla, Mirabelle kısık bir çığlık attı. Güzelim elbisesi sarıya bulanmıştı ve ikizler bundan zevk alarak gülerken, Kaarlo tabakta duran domatesleri de, dadısına fırlatıyordu.

''Aman tanrım ne yapıyorsun lütfen dur yapma!'' Diyen Mirabelle''ye Elizabeth'de bir şeyler fırlatınca, genç kız ne yapacağını bilemeden, masanın kenarına kendini attı.

''Lütfen yalvarırım yapmayın, ah saçım'' diyerek saçına bakan Mirabelle, bu sefer bir labne peynirine bulandığını gördü .Artık buna son vermesi gerekliydi; yerinden kalkarak çocukların üzerine yürüdü.

''Kesin şunu mahvoldum, yüzüm saçım berbat oldu'' diyen Mirabelle Kaarlo'nun buzdolabını kapağını açtığını, ve oradan eline, yumurta aldığın görüyordu.Panikle yanına koşmaya çalıştı .Elinde duran yumurtayı, almaya yöneldiğin de ise küçük velette, kıza fırlatmıştı. Genç kız kafasını eğip, yumurtanın isabetinden kurtulmuştu, ama arkaya dönüp, nereyi batırmış diye bakarken, yumurtanın bir omuzda parçalandığını görünce yerinde kesildi. Sarı ve beyaza bulanan Nicholas'ın siyah gömleğinde yumurta, bayrak gibi sırıtıyordu .

Genç kız, adamın kızgın yüzünü bile görmeden, eline masadan aldığı peçeteyle, omzuna bastırırken, elinin sertçe geriye itilmesi, aynı anda oldu .İşte o an, adamla bir kez daha göz göze geliyordu .Baktığı yeşil gözler, biraz sonra, kızıla dönecek kadar sert, yangın yeriydi.

Ağzından çıkan kelimeler ise daha yakıcıydı .''Kim attı bu yumurtayı? ''diye kükrediğinde Kaarlo pısırıkça, Mirabelle'nin arkasına saklandı. Elizabeth, ise korkulu gözlerle babasına bakarken, Mirabelle, kurumuş boğazıyla, konuşmaya çalışıyordu .

''Yanlışlıkla oldu, biz bu sabah biraz ortalığı dağıttık, özür dileriz'' dedi , genç kız ve biraz şirin gözükmeye çalıştı .
''Ortalığı dağıtmak mı, resmen savaş alanına çevirmişsiniz. Sen nasıl bir dadısın, çocuklara nasıl bakıyorsun .Sana göz kulak ol dedim, onlarla bir çocuk ol demedim'' dediğinde genç kızında korkudan kalbi , küt küt atmaya başlamıştı .Adamın her sözü, o kadar sertti ki, sadece ses tonu insanı, azarlamaya yetiyordu .


'''Özür dilerim ''dedi genç kız içinden de ona küfrederken, çocukları da oradan uzaklaştırmak için, mutfak kapısına yöneldi.

''Kaarlo, bu gün cezalı odasından çıkmayacak, özür dileyene kadar, ve bir daha yumurta atılmayacağını, öğrene kadar, hiç biriniz, onunla oyun oynamayacaksınız'' diye emirde bulunan genç adam, Mirabelle'nin yanından, hızlıca çıkıyordu.

Nerdeyse tenleri birbirlerine yakın, yerden geçmişti . Genç kız adamın öfkeli nefesini, ensesinde hissetmesiyle tüyleri diken, diken oldu. Umutsuzca adamın dediğini yaparak, Kaarlo'yu dediği odaya bıraktı, ama küçük çocuk devamlı ağlamasından, Mirabellle'nin de içini sızlatıyordu. Daha fazla dayanamayarak ,odadan çocuğu çıkardı, zavallı kızın kollarına yapışmış, iç geçirerek ağlarken, genç kızda ona sıkıca sarıldı .

''Tamam seni burada bırakmayacağım ,yakışıklım!'' diyen genç kız yanlarından geçen, Coretta'nın bakışına maruz kaldı ''Mirabelle, yanlış yapıyorsun Bay Nicholas, onu dışarda görürse, senin işine son verir, Kaarlo'nun atma hastalığı var, biraz sonra, neyi nereye atacağı belli olmaz ''diyerek uyardı .

Mirabelle üzüntülü sesle ''Bir şey olmaz , ben bay Nicholas'ın geleceği saatte, Kaarlo'yu odasına götürürüm! Dedi umutsuzca.

Küçük çocuk Mirabelle'nin şefkati karşısında, ona biraz daha sokuldu .Genç kız bundan sonra, akşam saatine kadar, çocuklarla saklambaç oyunu, kör ebe oynadı; bir müddet sonra, Kaarlo'nun gözden kaybolduğunu fark etmemişti. Saklandığı yere bakarken , Kaarlo ise, mutfaktan aldığı beş kiloluk yağ tenekesini, mutfak balkonundan aşağı atıyordu .Sonra gözüne kestirdiği balkonun bir köşesinde bulunan, boya kutusunu da, aşağı attığında ise aşağıdan kırılan bir ses duyuluyordu.

Bu sesi Mirabelle'de, evin salonundan duymuştu. Koşar adımlarla sesi duyduğu tarafa geldiğinde ise karşısında Kaarlo'yu ürkek haliyle görüyordu.

''Tatlım ne oldu, az önce bir kırılma sesi geldi '' dediğinde, çocuğunda korkulu gözlerini görmüştü. Bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkına varan genç kız, adımlarını balkonun demirlerine attığında, gördüğü manzara karşısında, ruhunu orda teslim edecekti .

Bay Nicholas'ın güzelim G Force, spor arabasının, ön camı ve ön kısmı boyaya ve yağla bulanmıştı .Üstüne birde, kocaman kırık vardı. ''İşte şimdi işim bitti'' dediğinde ise arkasından gelen, Nicholas'ı görmüyordu.

''Kaarlo'nun burada ne işi var? O bu gün cezalı dedim, sen bunun aksine, onu serbest mi bıraktın'' diyen adama, Mirabelle korkulu gözlerle, döndü. Adam kızın ürkek gözlerinin arkasındaki endişeyi görüyordu, ama uyarısının dikkate alınmamasına, kızmıştı .

Genç kız ''Şey şeyyy benn 'derken adamın görüşünü, kısıtlamak istedi. Kaarlo'yu serbest bırakmıştı, ama bay Nicholas arabasını gördüğü zaman, kendisini ağır cezaya, çarptırılacağına emindi. Nicholas, kızın şüpheli halinden, bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Balkonun demirlerine yaklaştığında, genç kız onun önünü ani hareketle kesti. Kendi bedeniyle, adama engel olmaya çalışıyordu.

Adamın tuhaf bakışına, aldırmayan Mirabelle ''Özür dilerim ama şimdi içeri geçelim, söz bundan sonra, daha dikkatli davranacağım'' derken, bir taraftan da şu anı atlatmak istiyordu .Adam bu sefer onu kesin kovardı , kirasını ödemek fırsatı eline geçmişken, bunu göze alamazdı ,ama ne yapması gerektiğini de bilemeyen genç kız, adamın bir adım daha atışını görmesiyle, tamamen önünü dikiliyordu.

Bu kesiş, adamla ikisinin arasında, mesafe bırakmamasına neden olurken, genç kız geri boşluğa sendeleniyordu. Nicholas, kızın ince belinden tutup, kendine çekiştirdiğinde, gördüğü yeşil gözlerine takılı kaldı .Kendisinin gibi yeşil, ama hayat dolu gizemine bakarken, bu kez kızın dolgulu, bir o kadarda kırmızı, dudaklarına kaydı .

Mirabelle, kendini kafese kıstırılmış fare gibi hissederken, adamın gözlerinde kayboluyordu. Malesef bu büyü, fazla uzun sürmedi. Çünkü adamın bakışı, kızın boynundan aşağılara inerken, az önce bindiği güzelim arabasını gördü .O an, ne diyeceğini bilemeden, bu kez sinirli, hatta daha öncekilerden daha hararetli gözlerini, kıza diktiğinde Mirabelle o volkanda, eriyip yok olmuştu.


Yazan Dilruba

Saklı BahçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin