................SAKLI BAHÇE....................11 BÖLÜM....................
Arkadaşlar bol Nicholaslı ve Mirabelleli bir bölümle karşınızdayım akşam verecektim ama malum beklenenilen bölüm oldugu için şimdi veriyorum 15 sayfalık bölümü okurken inşallah sıkılmazsınız dilegimle . Yorumlar ve begenilerinizi bekliyorum
........................11 BÖLÜM............
..................................SAKLI BAHÇE.........11 BÖLÜM
Genç kızın kolları, sevdiği adam tarafından tutularak, yataktan yukarıya doğru havalandırıldı. Nicholas öfkeli, bir o kadarda sert bakışlarını, karısının üzerinde gezdirirken, Mirabelle, korkudan can verecekti. Havalandırdıktan sonra duvara doğru ittiği karısının üzerine yönelen genç adam, pısırıkça kaçan yeşil gözlere kendini yaklaştırıyordu. Bir eliyle belini sarıyor, diğer eliyle karısının boynuna götürüyordu .
''Sen, beni seviyorsun.'' Diyen genç adamın öfke dolu gözleri sönerek kısıldı. Karısının dudaklarına bakarak kendi dudaklarını üzerine bastıracağı an ''Yoksa buda mı bir yalandı, başından beri her şey yalandı değil mi? Diye soruyla devam ediyordu. Boynuna salına saçlara elini götürüyor, yumuşaktan serte kaçırdığı okşamasıyla , kızın canını yakmaya çalışır gibi çekiştirerek, yüzüne yaklaştırıyordu.
''Bırak beni! Sevmiyorum duydun mu, artık seni sevmiyorum! Senden nefret ediyorum. Dokunma bana istemiyorum!
Nicholas kızın sözlerine alayla gülümsedi ve yüzüne nefesini üfler gibi bırakırken, elleriyle kucağına doğru çekiştiriyordu .
''Sen benimle sevdiğin için evlenmedin mi? Şimdi bana aşkını ispatla Mirabelle! Belki sana inanırım ha! Ama önce beni eğlendir! Belki o zaman sana aşık bile olurum!'' Diyen ve alaylı sözleriyle, kızın dudaklarına yapışan genç adam, direnişine karşı daha baskın davranarak öpüşünü sürdürüyordu.
Mirabelle, içki kokan ağızdan kendini almak isterken, üzerinde dolanan ellerle, gözyaşlarına boğuluyordu. Kollarıyla adamın omuzlarından ittirmeye çalıştı ama aynı anda elleri, kocası tarafından avuçlandığında, bu kez dudaklarının arasındaki dilini ısırmaya yeltendi.
Büyük acıyla kendini çeken, Nicholas'ın ağzına kan tadı geliyordu. Mirabelle hiç vakit kaybetmeden, durumdan istifade adamın kucağından hızlıca kalkarak, üzerindeki açılmış geceliği kapattı ve kendini yere doğru hışımla bıraktı.Tam yerde sabit duruyordu ki, kocası belinden tutarak gitmesini engellemeye çalıştı.
''Bırak beni, istemiyorum! Asla senin gerçek karın olmayacağım!
Kızın çırpınışları adama kar etmiyordu. Ayağa kalkan Nicholas, Mirabelle'yi sertçe yatağa savurdu; bu gece karısına sahip olmak için, üzerine kendini atmaya hazırdı. Zaten onu bu kadar çileden çıkardıktan sonra, neden ona acıyacaktı ki? Başından beri onun gözünde zaten tecavüzcüsü olmamış mıydı? İçkili haliyle kafası pek yerinde olmayan genç adamın, ellerinden kurtulmaya çalışan Mirabelle, ne olduğunu anlayamadan, yanağına okkalı sert bir tokat gelmişti ''Direnme. Sen benim karımsın.''
Nicholas, sözünü söyleyerek kıza şiddetini uygulamıştı fakat Mirabelle aldığı tokatın şiddetiyle yatağın demir kenarlıklarına doğru savrulmuştu. Darbenin şiddetiyle, yüzünü acı içinde tutan genç kız, ardından demire gelen karnına ve beline eli gitti. Duyduğu acıyla yatağın uç kısmından kalkmaya çalıştığında, başında dikilen ve ona kaygıyla bakan gözler, artık umurun da dahi değildi. Yüzüne gelen tokat, hayatında aldığı ilk darbeydi.
Aşağılık mertebesinde ki, tokatla ayakta zor duruyordu. Yok bu kadarını hiç hak etmemişti. Hem de hiç. Mirabelle sadece taş kalpli odun ruhlu, korku yüklü, gözlere aşık olmuştu . Varlığından habersiz atmayan kalbini, attırmak için çabalarken ondan aldığı her darbede yerlerde sürünüyordu. Gücü kalmamıştı ve artık ne istiyorsa onu ona verecekti . Karşılığında hiçbir şey beklemeden çaresizce, umutlarını yitirecekti.