........SAKLI BAHÇE ............18 BÖLÜM.................
Mirabelle, aşkını duyurmasından dolayı o kadar çok mutluydu ki, içine doluşan korkusunu yenmeye çalışıyordu. Nicholas'ın kollarında olmak heyecan vericiydi; ama öfkelenince alev gibi, parlayan gözleri zihnine kazınmıştı. Mack'in sırtında yolunu bitirene kadar, Mirabelle kocasının beline düşmemek için yapışmıştı. Sevdiği adamın sözlerini vicdanıyla yargılamış, hatta affedebilmek için kendiyle savaş vermişti dakikalarca.
Çiftliğin bahçesinde at durunca, Nicholas yere indi ve karsına yardımcı olmak için elini yukarı uzatıyordu. Mirabelle uzanan eli sıkıca tuttu; kendini usulca yere bırakırken, yeşil vadilere takılı kalıyordu hayranlıkla.
''Sen eve gir ben geliyorum birazdan.'' Diyerek yumuşak tonda konuşan Nicholas'ın dudakları kıvrılıp, ince gülümseme geçti yüzünde. Sonrada atının yuları tutarak çiftliğe doğru yürümeye başlayınca; genç kız ardından onu izledi. Dik geniş omuzlarını saran siyah gömleğini, uzun kasıklarına kadar çıkan siyah pantolonunu ve serin rüzgarda karışan siyah kıvırcık saçlarına baktı.
Mirabelle, başını ondan hızlıca döndürüp adımlarını eve attı; ardından da salonda bitirdi. Siyah deri koltuğa geçtiğinden itibaren, sessizliğe gömülüyordu düşüncelerle. Akşam olmuş ay kendini camdan gösteriyordu. Ağaçlık ormandan eve gelinceye kadar gün bitmişti; peki şimdi ne olacaktı?
Nicholas, seni istiyorum derken her anlamda bu sözcüğü kullanmıştı. Yatağında, yemek masasında, çocuklarının yanında, evde kısaca her yer de istiyorum demekti bu tasvir.
Derin bir nefesi havaya soluyan Mirabelle'nin yanına Coretta korkak adımlarla geldi. Sesini gayet yumuşak tutarak ''Yemek masasını hazırlayalım mı? Diye sordu.
Mirabelle, düşüncelerinden kurtulup başını hizmetli kıza çevirdi birden bire. Kaçırdığı bakışına gülümseyerek ''Olur.'' Dedi ardından ayağa kalkarak devam etti ''Coretta benden sakladığın bir şey olduğunu sezersem; işte o zaman benden kaçın. Birkaç gündür aramızdaki soğukluktan; inan bende sıkılıyorum. Bence bu günden itibaren aramızda barış kuralım.'' Diyerek sözünü bitirdi.
''İnan bunu en çok ben, istiyorum!'' Diyerek hanımına mahcup gözlerle bakan Coretta'' Özür dilerim inan, bunların olmasını istememiştim!'' Diyerek özrünü bir kez daha yeniledi. Mirabelle gayet memnuniyetle bakışını sürdürünce, hizmetli kız bağışlandığını anlıyordu.
Yanından uzaklaşan kızdan sonra genç kız yatak odasına geçti. Akşam yemeği için kıyafetler bakıyordu; gar dolaptan. Elbiselerin kime ait olduğunu bilmediği için içindeki kıskançlığı barut gibi büyüyordu. Bir sürü kumaştan seçerek, yeşil olan kollarına kadar Fransız dantelinden ve etekleri kat katlı döküleni aldı. Üzerinde göz gezdirerek giymeye karar verdiğinde ise heyecanlıydı. İlk kez karşılıklı bir masada aynı duyguları, hayır hayır diye düzeltti içinden. Sadece bir kısmı aynı olacaktı. Mesela yan yana olmak istemeleri ve bir birlerine şans vermeleri.
Giydiği kıyafete alıcı gözüyle bakarak, inceledi her yönünü. Omuzlarından koluna kadar dökülen ince işlenmiş dantellere sonra dizlerinin altında biten, döklüm kat yerlerine alıcı gözle süzdü. Dekoltesi derin değildi, ama boynunu fütursuzca ortaya çıkarmıştı. Taradığı saçlarını omuzlarına salmış, yüzüne hafif allık sürmüştü. Kendini güzel bulan genç kız kocasının da beğeneceğini düşündüğünde, karnına ağrılar saplanmaya başladı.
En son ayağına geçirdiği kahverengi süetlerden sonra salona geçti. Kaarlo, karşısında ağaç oymalı masanın bir ucuna oturmuş, eline aldığı ekmeği iştahla ısırıyordu. Elizabeth ise elindeki bebeğine masadaki yiyecekleri tanıtırken; Mirabelle'nin omuzlarına sıcak el temas etti. Korkuyla başını geriye attığında, yeşil vadilerle karşılaşıyordu ne olduğunu anlamadan, hazırlıksız yakalanmıştı. Belinden tutarak kendine döndüren Nicholas'a bakışını sürdüren genç kız birdenbire kocasının üzerindekilerle ilgilenme istediği doğdu içine.