............. SAKLI BAHÇE............22 BÖLÜM ..................
Deri koltuğun üzerinde oturan, Nicholas'ın omzunda karısı uzanıyor, elindeki bebek kataloğuna meraklı gözlerle bakarak inceliyordu. Dışarıda esen hırçın rüzgarın uğultusu pencereye vururken, salonun ortasında sıcacık şömine yanıyordu. Coşkuyla karşılanacak olan noel sabahını yaşayan çiftin içlerine tatlı heyecan basmıştı. Omuzlarından, boynuna dökülen karamel saçlarını okşayan, Nicholas karısının melodi gibi, çıkan sözlerini dinlemeye koyuldu.
'' Bak bu nasıl sevgilim? Eğer bebeğimiz erkek olursa bundan alırız.'' Diyen Mirabelle mavi renkte, ayıcık resimlerle süslenmiş duvar kâğıdını gösterdi. ''Kız olursa da pembe renkten olanı yaparız.''
'' Hangisini istersen o olsun güzelim. Ama bebekten evvel, Kaarlo'yu davete götürsek iyi olacak. Yoksa günümüzü mahvetmek için birazdan buraya damlar. ''Diyerek karısının ışıltılı gözlerine baktı genç adam. Belinden sıkıca kavrayarak dudaklarını saçlarından kaydırıp yanağına öpücük kondurdu. '' Tıpkı aramıza giren kara kedi gibi.''
''Yapma Nicholas. O muhteşem bir çocuk. Küçük bir çocuğu kıskanacak değilsindir.'' Diyerek karşılık veren genç kız kıkırdadı. Kocasının kaşları hafif çatılmış, dudakları kederle büzülmüştü. Yüzünün tuhaflığına bakarak çenesine dokunan Mirabelle ''Ciddi misin? Diye sordu şaka yollu.
'' O bücürün çapkın bakışı beni, delirtiyor.''
Şaşkınlıkla gözleri açılan genç kızın ruhu okşandı. Oğlunun masumane aşkına içeren adam kocasının ta kendisiydi. Omzundan doğrularak elleriyle boynunu kavradı usulca. Kucağında öylece yakışıklı suratını izleyerek, siyah saçlarının tellerini okşadı. Hayran bakışların arasında dayanamayarak dudaklarına küçük öpücükler kondurdu. Sevgisine karşılık olarak kocasından aldığı her öpücüğü derinleşince, Mirabelle kıkırdayarak kollarından ayrıldı.
''Yapma sevgilim, şimdi Kaarlo gelecek.'' Diyerek adamı daha da çılgına çeviren genç kız kollarında mutluluğu hissetti. Boynundaki elleriyle özenle çizilmiş yüz hatlarını inceler gibi, çizdi. Dokunuşları o kadar naif ve sıcak geldi ki Nicholas'a adeta içine alır gibi, tekrar sarıldı karısına. Kalbinin tüm buzları erimiş, karanlık kayıplardan çıkan hazinesiyle beraber saklı bahçesinden kurtulmuştu.
''Neden böylesin? Her hareketin, her dokunuşun o kadar güzel ve sıcak ki, adeta sihir gibi.'' Diyerek hayat dolu ışıltılarla buluşan Nicholas '' Seni bulmadan ölüp gitseydim, hayat bana borçlu kalırdı. Dedi.
Gözlerinin içinde yıldızlar çaktı genç kızın. Son günlerde aldığı her iltifat değerinde ki sözlerle şaşırmaya devam ediyordu. Öte yandan eve geldiklerinden bu yana, aradan uzun zaman geçmiş, karnı hafiften belli olmaya başlamıştı. Dört aylık bebeğinin cinsiyetini öğrenmek için hastane de muayenelere girmesine rağmen, ufaklık terbiyesini korumaya devam ediyordu.
Nicholas, cinsiyet ayrımına girmediği için sakin dururken, Mirabelle ilk anneliğin heyecanıyla merak içindeydi. Karnının içinde küçük bir kalbin varlığı, ona mucize gibi gelmişti. İlk kalp atışını dinledikleri anlarda kocasına sarılarak ağlamış, Nicholas'da dakikalarca tatlı heyecanına şahit olmuştu.
'' Sevgilim, Raina çocukları hazırlamış mı baksana? Saat ilerliyor.'' Diyen Nicholas karısını düşüncelerinden ayırarak yavaşça üzerinden kaldırdı. ''Hastaneye gitmem dersen benim için şahane ötesi bir şey yapmış olursun. '' Diyerek ayağa fırlayan genç adam karısının düşmüş suratını görünce durumu toparladı. '' Senin yorulmanı istemediğim için söylüyorum. Biliyorsun sevgilim.''
''Biliyorum.'' Diyerek kocasının yanından ayrılan Mirabelle merdivenlere yöneldi. Çocukların katına hızlıca çıktığında direkt odaya girdi. Kaarlo, üzerine bordo renk kapşonlu hırkayı giyiyor bir taraftan da Raina'yı delirtiyordu. '' Tanrım bir dakika yerinde dur. Ayakkabını giymen gerekiyor. Şu ayağını kaldır. '' Diyen kadın çocuğun ayağına ayakkabıyı zor geçiriyordu.