14. " O Kız Kim? "

312 17 15
                                    

Burnumu gıdıklayan tüylü şeyle yüzümü buruşturdum. Lan sabah sabah beni ne gıdıklıyor? Beni gıdıklayan şeyin ne olduğunu görmek için gözlerimi yavaşça araladım. Beni gıdıklayan şeyin Demir'in yumuşak ve güzel kokan saçları olduğunu görünce gülümsedim.

Öyle bir pozisyonda uyuyordu ki içimi ısıtmıştı. Bu adam beni her gün kendine daha çok bağlıyordu. Yatağın kenarında diz çökmüş, başını yastığıma koymuş ellerimi tutarak masum bir bebek edasıyla uyuyordu.

Derin bir nefes aldım saçlarının arasından. O güzel kokusunu öyle bir çektim ki ciğerlerime bütün kokusunu sömürmek istermişim gibi. O güzel kokusunu sadece ben duyabilseydim keşke. Tamam belki çok bencildim. Ama onu kıskanmak bencillikse ben bu dünyada ki en bencil insan olabilirdim. Onun bana yaptığı gibi bende saçlarının arasına küçücük bir öpücük kondurdum. Gülümsedim. Uyanık olsa ne tepki vereceğini merak etmiştim.

Beni ilk öptüğü zaman çok utanmıştım. Ondan kaçmaya çalışıp saçma sapan tiriplere girmiştim. Tamam kendimce haklıydım ama boşu boşuna onu üzmüştüm. Ve onu üzmek bu hayatta ki en büyük pişmanlığımdı.

Demir her erkek gibi değildi. Farklıydı. Hem davranışlarıyla hemde bana hissettirdikleriyle. Mesela çok iyi niyetliydi, beni hiç tanımamasına rağmen evine alıp sahip çıkmıştı. Çok fazla sinirlenmiyordu eğer damarına fazla basılmazsa. Kimseyi kırmamak için elinden geleni yapıyordu. Hele ki benim başımda kendimi kötü hissetmemem için dört dönüyordu. Ne yalan söyleyeyim bana karşı olan bu ilgisi hoşuma gidiyordu.

Bakışlarım ellerimize kaydığında zaten uyandığım andan beri yüzümü kaplayan gülümsemem daha da büyüdü. İki elimi de sıkıca kavramış bırakmak istemezcesine tutuyordu. Ellerimiz sanki birbiri için yaratılmıştı. Elim eline öyle güzel yakışmıştı ki, gözümden bir damla yaş süzüldü. Ama canım acıdığı için ağlamıyordum. Mutluluktandı bu.

Allah'ım her kıza böyle güzel adamlar nasip et. Böyle güzel seven, böyle güzel bakan, böyle koruyup kollayan, böyle çok seven, iyi niyetli güzel adamlar nasip et. (Amin.)

Gözlerimi kapatıp göz yaşlarımın dinmesini  bekledim. Çünkü o ben ağladığımda üzülüyordu. O üzülmesin. O üzülmesin diye mutluluktan bile ağlamazdım ben. Ne ara benden öte oldu bu adam?

Ne ara canımdan öte tutmaya başladım onu? Ne ara yerleştin benliğime?

Saçlarının arasına bir öpücük daha kondurdum. Demir'in bana hissettirdiklerini seviyordum. Eğer adına her ne deniyorsa. Keşke onun bana hissettirdiklerini bende ona hissettirebilirseydim. Keşke...

Baş parmağımla elinin üstünü okşadım. Her zaman saçlarımı okşayan ellerini, bana sarılmak için belimi kavrayan ellerini, hasta olduğumda bana yemek yediren ellerini, emniyet kemerimi bağlayan ellerini, göz yaşlarımı silen ellerini bu sefer ben okşadım.

Beni neden bu kadar çok sahiplendiğini anlayamıyordum. Buna mecbur değildi. Dertlerimi dinlemek ve her zaman yanımda olmak zorunda değildi. Ama bunları yapıyordu. Tıpkı dün gece olduğu gibi.

Uçurumdan gece yarısı dönmüştük eve. Dinmek bilmeyen ağlamalarım onu korkutmuş olacak ki bütün gece bu pozisyonda beklemiş beni.

Kafamı aşağı eğip iki elinin üstünü de yavaşça öptüm. Onu uyandırmak istemiyordum. Çünkü dün çok yorulmuştu. Ama buna rağmen hala benim yanımdaydı. Dinlenmek yerine başımda sabahlamıştı. Beni o kadar çok düşünüyordu ki onun yanındayken kendimi dünyanın merkezinde gibi hissediyordum. O kadar değerli hissettiriyordu ki bana kendimi anlatmaya kelimeleri yetiremezdim.

Dün babamla yaşadığım olaylar canlandı kafamda. Keşke annemde orda olsaydı diye düşündüm. Çünkü onu sadece bir kez görmüştüm ama bir kere görmeme rağmen çok özlemiştim.

UÇURUM: BİRLEŞEN KADERLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin