3." Yeniden "

315 29 4
                                    

İyi Okumalar...

Medyada Demir (;

"Nereye?"

'Nereye?' Güzel soru. Nereye gidebilirim ki? Kime gidebilirim? Kimim var ki benim? Sahi kimim kaldı ki?

Göz yaşlarımı daha fazla tutamadım içimde. Onlarda teker teker terketti beni. Herkes gibi. Bir hıçkırık kaçtı ağzımdan. Kimsesizliğimi ortaya çıkarırcasına zayıf bir hıçkırık. Küçük bir kız çocuğuna ait zayıf bir hıçkırık. Ardından belime sarılan güçlü kollar beni kendine çevirip başımı omzuna yasladı. Belimi sıkı sıkı kavradı o güçlü kollarıyla. Sanki herşeyden korur gibi, sıkı sıkı sardı beni, güven verircesine. Gerçek babamdan sonra ilk kez güveni hissettim birinin kollarında. Bende sonrasını düşünmeden sardım kollarımı boynuna. Bir hıçkırık daha kaçtı ağzımdan. Sonra konuşmaya başladım boynunda ki kollarımı daha da sıkılaştararak.

"Benim gidecek kimsem yok ki?"

Bir hıçkırık daha kaçtı ağzımdan. O da başını benim boynuma kaydu ve belimde ki ellerinden bir tanesini saçlarıma getirerek okşadı.

"Bundan sonra ben varım ufaklık."

Saçlarımda ki eliyle bacaklarımı kavradı. Beni kucağına alıp ilerlemeye başladı.

"Zaten seni bırakmıycam istesende gidemezsin."

Beni koltuğa bırakıp yanıma otururken kıkırdadım. Kıkırdamama karşılık oda bana o tapılası gülüşünü bahşetti. Sırıtışım genişlerken elleriyle göz yaşlarımı sildi."Seni bir şartla affederim ufaklık."

"Neymiş bakalım o şartın?" dedim. Ayağa kalktı, bileğimden tutup beni bir yöne doğru çekiştirmeye başladı. Mutfağa geldiğimizde bana masada ki çorbaları gösterdi.

"Bundan sonra yemekler senden ufaklık. Çünkü yapabildiğim tek şey hazır çorba." dedi. "Anlaştık." Elini bana uzattı, bende elini sıktım.

"O zaman bugün bunları yeriz" Masaya oturdu ve çorbadan bir kaşık aldı."Ya da yiyemeyiz. Nankör çorba. Seni yapmak için ne kadar uğraşmıştım." dedi. Kahkaha attım. Bildiğin çorbayla konuşuyor. Altını çiziyorum. Çorbayla. Aha da çizdim. Kaşlarını çatıp bana öyle bir bakış attı ki beni doğrayıp buzdolabında saklayacak sandım bir an. Daha fazla gülmemek için üst dudağımı dişledim.

"Pek sevgili muhterem yeni ev arkadaşım eğer daha fazla gülmeye devam edersen o çorbaları sana zorla içirmek zorunda kalacağım."dedi. Hemen gülmeyi kestim. Çünkü o çorbayı içerken ki yüz ifadesini görseydiniz bu tehtidden benim kadar korkardınız.

" Ovv. Pekala sert çocuk çok korktum o yüzden susuyorum."dedim dolaplarda yemek yapabilecek birşeyler ararken.

"Demir."

"Ha?"

"Adım Demir."

"Bende Asya." dedim adını söylemesine karşılık olarak.

"Peki ufaklık beni ararsan maç izliyor olacağım. Yemek hazır olunca haber verirsin." dedi. Arkasını dönüp mutfaktan çıktı.

Bende dolapları karıştırmaya başladım. Sonunda elime bir paket makarna geçtiğinde tencereye su koyup kaynatmaya başladım. Su kaynadığında makarnayı ilave edip pişmesini bekledim. Biraz daha oyalanırsam ya Demir beni, yada ben Demir'i yiyebilirim. Büyük ihtimalle ben Demir'i yerim çünkü açken ben, ben değilim. Sonunda makarna olduğunda tabakları yemek masasına yerleştirip, bardaklara kola doldurdum. Ketçap ve mayonezide masaya yerleştirdikten sonra tek eksik Demir'di.

UÇURUM: BİRLEŞEN KADERLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin