Ben kahinim dediğini duyduğumda düşünmem gerekenin babam olduğunu biliyordum ama istemsizce bana aşık olabileceğini düşünmeye başlamıştım. Beni seviyor olabileceği düşüncesi neden beni bu kadar heyecanlandırmıştı ki?
Hiç o anlamda bir ilişki yaşamamıştım. Ne çevremdeki erkekler ne de kadınlar ilgimi çekiyordu. İşimle ve ailem konusuyla o kadar meşguldüm ki yalnız ölmek benim için sorun olmayacak gibi görünüyordu.
Neden şu anda evliliği düşünüyordum ki ben? Ayrıca evlensek kim üstte olacaktı?
Kafamı sallayarak hayata dönmeye çalıştığımda yüzümün yandığını fark ettim. Düşündüğüm şeyler ve düşündüğüm kişi utanmama neden olmuştu.
“Ben olacağım tabii ki.”
Duyduğum cevabı algılamam bir dakika daha kızarmam ise bir saniye sürmüştü. Sesli düşünmüş olamazdım öyle değil mi? Kahin büyüsü falan olmalıydı.
“Hala sesli düşünüyorsun Sehun. Ayrıca kahinler büyü yapmaz sadece gelecekteki ve geçmişteki olayları görebilirler.”
Kendimi camdan atmak istediğim anlardan birini yaşarken elbette kafam her zamanki gibi mükemmel çalışıyordu. Bu yüzden elbette zekice bir cevap vermiştim.
“Ha, yani gelecekte gördün. O gelecek yanlış. Ben olacağım.”
Her seferinde düşünmeden konuşup daha da kızarıyordum. Şu anki kırmızılığım guinness rekorlar kitabına girebilirdi. Utandığım şey üstte ya da altta olmayı konuşmak değildi. Sanki geleceğimde onunla olacağım kesinmiş gibi konuşmamdı.
Büyük ihtimalle o da bunu fark etmişti çünkü anlamlı bakışlarla bakıyordu. Gözündeki isteği görmek bende konuyu değiştirme isteği uyandırmıştı.
“Şu kahin güçlerinden biraz bahseder misin?” yüzüne bakmak benim için zor olduğundan vücudunu inceleyerek sormuştum bunu.
O güzel yüzüne göre fazla erkeksi bir vücudu vardı. Omuzları genişti ve yapılı olduğu vücudunu saran beyaz gömleğinden anlayabiliyordum. Ama benim vücudum daha güzeldi. Bir kere ben uzundum.
“Geçmişe bakmam gerektiğinde bunu odaklanarak yapabiliyorum. Benim için geçmişle alakalı tek sıkıntı çok yoruyor olması. Geleceğe bakmak ise benim istemim dışında gerçekleşen bir olay. Bir anda gözümün önünde olaylar beliriyor ama ne zaman olacağını bilemiyorum. Bunda ise enerjim tamamen bitiyor. Bir iki gün bile kendime gelemediğim olmuştur.”
İstemi dışında gerçekleşen bir olay için bu kadar yoruluyor olması beni bile üzmüşken o bunda sorun yokmuş gibi davranıyordu.
İçimde büyük bir koruma isteği oluşmuştu. Ama nedense beni koruyacak olan oymuş gibi hissediyordum.
Yorgun olup olmadığını öğrenip yatmayı teklif ettim. O anlamdaki yatmak değil, uyumak olan yatmak. Aldığım onayla ona yatak hazırlamaya yeltenirken dolabımdan bir pijama almış, üstünü değiştirmiş ve yatağıma yatmıştı.
Buraya kadar sorun yoktu. Ben kendime de yatak hazırlardım. Sorun beni de kendiyle yatağa çekmesiydi. Ardındansa kollarını belime sarmış ve uykuya dalmıştı.
Yakınlık konusunda fazla rahattı ve bir insan, garip bir şekilde etkileyici bir insan, size bu kadar yakın davrandığında ister istemez etkilenmeye başlıyordunuz. Ama ben kolay etkilenen biri değildim ve eğer bu kahin bana aşıksa beni elde etmek için daha çok uğraşması gerekiyordu.
*
Sabah uyandığımda Baekhyun'u bacağını ve kolunu bana sarmış şekilde buldum. Daha da garibi ben de bacağımı ve kolumu ona sarmıştım. En garip olanıysa N'in yatağın karşısında durmuş fotoğraf çekiyor oluşuydu.
Bu ortam beni rüyadaymış gibi hissettirirken 5 duyumu birden kullanabiliyor olmam uyandığımı gösteriyordu. Baekhyun'un bacağını hissediyordum, yüzünü görüyordum, hafif mırıldanışlarını duyuyordum ve garip bir şekilde ondan gelen oda parfümümsü kokuyu alıyordum. 4 duyuymuş. Olsun.
Uyandığımı fark eden N sanki görmemişim gibi telefonunu saklamış ve günaydın demişti. Nedense ne olduğunu neden bu halde olduğumuzu hiç merak ediyor gibi değildi. Gece evlendik desem tebrik edip balayınız benden diyecek gibiydi.
Yataktan doğrulmaya çalıştığımda Baekhyun da benimle birlikte kalkmıştı. Garip bir şekilde hala uyumaya devam ediyordu. Kendimi onun kollarından kurtarıp mutfağa geçtim.
Bir yandan kahvaltı hazırlayıp bir yandan da N'e dün olanları anlatıyordum. Her şeyi anlatmayı bitirdiğimde düşünceli görünen yüzüne döndüm. Kafasında sorular varmış gibi bakıyordu. Ona sormasını istediğimi gösteren bakışlardan attım.
“Pasta arttı mı?”
Arkadaşım da benim kadar zeki olduğunu kanıtlayan sorusunu sorduğunda dayanamayıp ayağımdaki terliği ona doğru fırlatmıştım. Elbette bundan eğilerek kaçabileceğini biliyordum. Bilmediğim şey arkadan çıkan Baekhyun'a geleceğiydi.
Neyse ki terliğe tepki vermeden günaydın diyerek içeri geçmişti. Ardındansa hep birlikte masaya geçmiştik.
N oturur oturmaz Baekhyun'a dönüp “Bize yardım edeceksin değil mi?” diye sordu. Baekhyun ise her zamanki sakinliğiyle “Ne yapacağınıza bağlı olarak değişir.” diyerek hunharca kahvaltı yapmaya devam etmişti.
Bunun üzerine N bana bile zar zor anlattığı hikayesini bugün gördüğü çocuğa anlatmaya başlamıştı. Ben ise o an kafamın etrafı pamuktan bir bulutla çevrilmiş gibi hissediyordum. N'in sesi suyun altından geliyormuş gibiydi ve etrafı gri bulutlarla kaplı bir gökyüzü gibi görüyordum.
Bir anda Baekhyun’u elinde bardakla yere yığılırken gördüm. Yere düşen bardak yüzlerce küçük parçaya ayrılıyor ve Baekhyun'a saplanıyordu. Düşerken vurmuş olduğu kafası kanıyordu.
Ardından kafama vuran bir el ile görüntü değişti. Kahvaltıyı bitirmişlerdi ve N eline birkaç tabak almış masayı topluyordu. Baekhyun da ona yardım ediyordu.
“Yardım etsene senin evini de mi ben toplayayım.“ demişti N. Az önce gördüğüm görüntülerin etkisinden tam olarak çıkamasam da kalkıp masayı toplamaya yardım ettim.
Ne konuştuklarını bilmiyordum ama ikisi de mutlu görünüyordu. N konuşma yeteneği mükemmel olan bir insandı. Bu yüzden Baekhyun hayır demiş olsa bile ikna etmesi zor olmamış olmalıydı.
Masada kalan son şey olan bardağa doğru Baekhyun uzandığında istemsizce onu izlemeye başlamıştım. Bardağı alırken gülümsüyor ve bir şeyler anlatıyordu. Tam hiçbir sorun olmadığını ve hepsini kendi kafamda kurduğumu düşünmeye başlamışken bir anda surat ifadesi değişti.
Olduğu yerde durmuş ileri doğru odaklanarak bakıyordu. Düşeceğini hissettiğimde vücudum beynimden hızlı tepki vermiş son anda onu tutmayı başarmıştı.
Bunun olacağını nereden bildiğimi bilmeden onu kucağıma alıp yatağa taşıdım. Ne olduğunu ya da neden olduğunu bilmiyordum ama onun için endişelenmiştim. Ayrıca kafamda sorular vardı. Az önce bana ne olmuştu?
N ile vardiyalı olarak Baekhyun'un başında bekleme kararı almıştık. Bana anlattıklarından yola çıkarak geleceği gördüğüne karar vermiştik ve baygınlığının birkaç gün sürmeyeceğini umuyorduk.
Üçüncü saatin sonuna doğru elinde bir hareketlenme gördüm. Ardından bütün vücudu kendine gelmiş ve gözünü açmıştı.
Tam ben bütün sorularımı sıralamaya başlayacakken beni eliyle susturmuş ve yüzünü kapıya dönmüştü.
“Gitmemiz gerek. Geliyorlar.”
***
Hikayeye ne yazacağımı biliyor olsam da nasıl yazacağımı bulamadığımdan bölümler biraz gecikiyor bunu için özür dilerim 👐🏻 Ayrıca yorumlarınızı belirtirseniz gerçekten çok mutlu olurum hikayenin nasıl gittiği hakkında hiçbir fikrim yok 😂 Okuduğunuz için teşekkürleer 👐🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Son Of The Moon // Sebaek
FanfictionEfsaneye göre "Ayın oğlu" dört yılda bir yeryüzüne iner, bir insana aşık olur ve onu da yanına alarak aya geri döner. Bu efsanevi karakterin görünümü hakkında ise halk arasında onlarca görüş, bu görüşlerin ise tek bir ortak noktası vardır. Ay gibi b...