Laboratuvara doğru olabildiğince hızlı giderken sonunda yanımızdaki güvenlik kendini tanıtacak zaman bulabilmişti.
“Adım Taekwoon ama siz bana Leo diyebilirsiniz. Hakyeon ile tanışalı 20 yıl kadar oluyor olmalı. Ona bir bakıma borçlu olduğumu söyleyebilirim.”
Leo, geniş omuzları, uzun boyu ve baş güvenlik tarzında bir görevi olmasına rağmen son cümlesini söylerken yüzü kızarmış ve kafası aşağı eğerek tatlı bir insana dönüşmüştü. 20 yıl önceki olay yüzünden kızarmış olmasına mı yoksa N'i 20 yıl önce tanıyıp hatırlamasına mı şaşırmam gerektiğini düşünürken N araya girip nasıl tanıştıklarını anlatmaya başlamıştı.
“Karanlık aylarda olduğumuz zamanlardı ve ben 5 yaşımdaydım. O gün ablamla tartışmıştık ve ben de kendimi dışarı atıp evimin yakınındaki bir parka gitmiştim. Kenarda bulunan kum yığınıyla oynarken benim yaşlarımda bir çocuk, Taekwoon, yanıma gelmişti.”
N tam asıl olaylara başlayacakken Leo araya girmiş ve “Dur! Burayı ben anlatacağım!” demişti.
“Buralara geldiğinize göre yer altı halkını ve onlardan olduğumu biliyorsunuzdur diye düşünüyorum. Ben de o gün annemle kavga etmiş ve üste kaçmıştım. Daha çıkmama kesinlikle izin verilmiyordu ama hem fiziksel hem de zihinsel olarak 5 yaşındaki bir çocuğa göre çok gelişmiştim. Bu sayede dışarı çıkmayı başarabilmiştim.
Güneşte görünemediğimizi henüz bilmiyordum, şanslıydım ki karanlık aylardaydık. Öylesine yürürken parkta oynayan bir çocuk görünce direkt yanına gitmiştim. Altta pek arkadaşım yoktu ve beni anlayacak biri istiyordum.
Yanına oturup ben de kumla oynamaya başladım. Çok geçmeden dayanamamış ve kendimi bile tanıtmadan annemle olan tartışmamdan bahsetmiştim. O da bana tartışmasını anlatmıştı ve ben hayalini kurduğum beni anlayan yaşıt arkadaşı bulmuş olmuştum.
Evden kaçtığım için kalacak bir yere ihtiyacım vardı ve yeni bulduğum arkadaşımdan ayrılmak istemiyordum. Hakyeon da bunu hissetmiş gibi onlarda kalmamın sıkıntı olmayacağını söylemişti.”
Bu sefer konuşmayı N bölmüştü. “On saniyede bir eve gitmek istemediğinden çok uzak olduğundan ve kalacak yerin olmadığından bahsediyordun. Hissetmemek gibi bir şansım yoktu. Her neyse, ben de onu bizim eve götürmüştüm. Hem ablamla tartışıp evden kaçmış hem de daha önce onunla tanıştırmadığım birini getirmiş olduğum için bizim evde kalmasını sağlamak biraz zor olmuştu gerçi. Ama dedem Taekwoon’un bizimle kalması için o kadar ısrar etmişti ki ablamın tamam demekten başka şansı yoktu.
15 gün kadar zamanımızı birlikte geçirmiştik. Artık hep bizde kalır diye düşünüyorum ki parkta oynadığımız bir gün ortadan kayboldu. Yani ben kayboldu gitti sanmıştım ama güneş ortaya çıktığı için onu göremeyen benmişim aslında.”
Bunca yıldan sonra tekrar birbirlerini bulmaları hatta 20 yıl önce karşılaşmaları bile şaşırtıcıydı. Böyle olayların olması ve işimizin bir şekilde yoluna girmesi yaptığım ya da yapmaya çalıştığım her şeyin doğru olduğu hissiyatını oluşturuyordu.
Uzun bir koşma evresi sonunda Baekhyun tünele vardığımızı söylemişti. Baekhyun’un anlattığı buraya arada bir gelen adamın orada olmadığını umarak tünelde ilerlemeye başlamıştık. Tünelin kıvrımlı yollarında bir dakika kadar yürüdükten sonra ise sonunda laboratuvarın önündeydik.
Baekhyun “Umarım geçmişe bakarken şifreyi doğru görmüşümdür.” diyerek şifreyi girmişti. Heyecanla kapının açılmasını beklerken şifre yanlış yazısı görünmüştü. Herkesin heyecanı bir anda sönerken ne yapabileceğimizi düşünmeye başlamıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Son Of The Moon // Sebaek
FanfikceEfsaneye göre "Ayın oğlu" dört yılda bir yeryüzüne iner, bir insana aşık olur ve onu da yanına alarak aya geri döner. Bu efsanevi karakterin görünümü hakkında ise halk arasında onlarca görüş, bu görüşlerin ise tek bir ortak noktası vardır. Ay gibi b...