10

463 53 18
                                    

Bölüm geç geldiği için özür dilerim, iyi okumalar~ 👐🏻

Uzun bir süre dalga geçip geçmediğini anlamak için N'in suratına anlamsız bakışlar attım. En sonunda yerimden kalkmayı akıl edip N'in elindeki kağıdı alarak ben de okudum.

Kağıdın üzerindeki yazı gerçekten de babamın el yazısıydı. Sanırım evren yakarışlarımı duymuş ve sorularımı cevaplamaya karar vermişti.

Ne yapacağımı hala tam olarak bilmiyor olsam da kahini bulmak iyi bir başlangıç olabilirdi. Tabii önce kahini nasıl bulacağımı da bulmam gerekiyordu.

N'e dönerek “Elimizdeki yararlı bilgileri gözden geçirip plan yapmaya ne dersin?” diye sordum. Hemen eline bir kağıt alarak liste çıkarmaya başladı.

“Öncelikle baban sayesinde yer altını, yer altındakilerden daha iyi bilmemizi sağlayacak haritalarımız var. Ayrıca artık karanlık aylarda olduğumuz için etrafımızda biri var mı ya da dinleniyor muyuz diye korkmamıza gerek yok.”

“Bize yol gösterebilecek bir kahinimiz var ama onu nasıl bulacağımızı ya da bize yardımcı olup olmayacağını bilmiyoruz. Sonuçta onlara yer üstüne çıkmamalarını söyleyen de kahindi. Tek kozumuz sana aşık olmuş olabilecek olması.”

Kafamı sallayarak onu onayladım. “O zaman beyaz saçlı olan birini bulup ondan kahini öğrenmeliyiz. Bunun için Jisung Amcadan da yardım alabiliriz. Ama benim aklıma bir şey takıldı. Madem ben kehanetteki kişiyim niye beni bulup öldürmüyorlar ki? Ailemi buldularsa yıllardır hiçbir şeye dikkat etmeden yaşayan beni rahatça bulmaları gerekmez miydi?”

Bunun N'in de kafasını karıştırdığı suratından belli oluyordu. “Bir de bu kağıt donmuş kasanın içindeki defterin arasına nasıl girdi ve bunu kim koydu? Biz bile erimesi için beklemiştik.”

“Bence sorular yerine sonuca odaklanırsak her şey daha kolay olacaktır. Yarın önce Jisung amcaya uğrayalım ardından da ofise gidip bulabildiğimiz ayın oğlu aramalarını araştıralım.”

Onu kafamla onayladım. Düşünmemek daha kolay olacaktı. N dedesini yalnız bırakmamak için evden ayrılırken sabah 9'da hazır olmam için sözleştik.

N gidince önce etrafı topladım ardından da bilgisayarı açarak metro hattını araştırmaya başladım. Şu an en yüksek sınıf olsam da orada yaşayan insanlar hakkındaki bilgiye ulaşamıyordum.

Yarınki araştırmamızın bizi bir yere ulaştırmasını umarak yatağıma gittim.

Sabah karşılaştığım bembeyaz sokaklar ve binalar içimi bir huzurla doldururken birkaç dakikamı hazırlanmak yerine etrafın sakinliğinin tadını çıkarttım.

Hazırlanmamı bitirmemin üstünden çok süre geçmeden kapım çalmıştı. Kapıyı açtığımda elinde bir hediye paketi ile bekleyen N ve Jisung amcayı elbette beklemiyordum.

Bir anda doğum günü şarkısını söylemeye başladıklarında onca karmaşanın içinde benim bile doğum günümü unuttuğumu anladım.

N'in suratındaki içten ifade ve Jisung amcanın sevecenliği saniyeler içinde yüzümde bir gülümseme oluşturmaya yetmişti.

Şarkının sonunda ikisine de sarılıp içeri aldım. N suratımdaki şok olmuş ifadeyi fark etmiş olmalı ki açıklama yaptı.

“Jisung amca yıllar sonra seni bulmuşken doğum gününü kutlamak istediğini söylemişti ben de onu alıp getirdim. Şimdi hediyeni aç da pasta yiyelim. Jisung amca bizim için yapmış.”

Açıklamasıyla duygusal ortamı öldürmüş olsa da umursamadan gidip tekrar Jisung amcaya sarıldım. Ailem olmadığını söylediğim günler eskide kalmıştı artık.

N hediyesini elime fırladığında onu daha fazla bekletmemem gerektiğini anlayarak açmaya başladım. Kutunun içine yüzük kutusuna benzer bir kutu daha koyulmuştu.

“Bana evlenme teklifi etmek için biraz yaşlı değil misin?” deyip gülerek N’e döndüm. Kafamı kaldırdığım an yüzüme bir yastık çarpmıştı. Bunun üstüne daha fazla gülmeye başladım.

“Gülme de aç artık pastam bekliyor.” diyerek bütün odunluğunu tekrar gözler önüne sermesiyle küçük kutuyu da elime alıp açmıştım.

İçinden çıkan anahtarın araba anahtarı olduğunu anlamam ile şokla kafamı kaldırmıştım. Tamam ikimiz de çok iyi kazanıyorduk ama benim tek başıma uğraşmam gereken bir ev, onunsa bakması gereken bir dedesi vardı.

“Lütfen bunun oyuncak araba anahtarı olduğunu ve benim için bu kadar para harcamadığını söyle.” dedim ona dönerek.

Yüzünde tepkimden memnun olduğunu belli eden bir ifade vardı. Aynı zamanda gözlerindeki mutluluğu da görebiliyordum. “Ben o kadar para vermedim. Benim, Jisung amcanın ve dedemin hediyesi bu.”

Ne diyeceğimi bilemeyecek bir durumdaydım. Yanımda olmalarının verdiği mutlulukla sohbet ederek ne kadar zaman geçirdiğimizi bilmiyordum. Sonunda aklıma sorularımız geldiğinde Jisung amcaya bulduklarımızı anlattım.

Babamdan olan kağıda kadarki kısımları hüzünle dinlemişti. Kağıt kısmına, özellikle kahin kısmına ise hayatının şokunu yaşamış gibi bir tepki vermişti.

“Kahinin sana aşık olması nasıl mümkün olabilir?” şeklinde kendi kendine söylenmesinden elbette bir şey anlamıyorduk.

Açıklamasını isteyen bakışlarla ona döndük. “Kahin bizim bile çok önemli olmadığı sürece görmemiz engellenen biridir. Sadece çok önemli işlerde ondan yardım istenir. Onun dışında ne o dışarı çıkmak ister ne de biz çıkmasını isteyebiliriz. Yani sana aşık olmasını bırakalım görmüş olması bile mucize olmalı.”

Kaçıncı olduğunu saymadığım şokumu yaşarken N sorularını sıralamıştı. “Kahinin nasıl biri olduğunu, nasıl göründüğünü ve nasıl bulabileceğimizi biliyor musun?”

Jisung amca bildiklerini gözden geçirircesine bekledikten sonra kısık sesle konuşmaya başlamıştı. “Öğreneceklerinizin tehlikeli olduğunu bildiğinizi varsayıyorum.” dediğinde devam etmesi için kafamızı sallamıştık.

“Son kahin sizin yaşlarınızda olmalı. Ama nasıl göründüğünü bilmiyorum. Onu yer altında nerede bulacağınızı gösterebilirim ancak hem oraya kadar görünmeden gitmek hem de güvenlikleri aşmak kolay olmayacaktır.”

“Sanırım yine de denememiz gerekecek.” dedikten sonra babamın çizmiş olduğu haritaları getirdim. Jisung amca doğru yeri işaretledikten sonra defteri geri verdi.

Ciddi konuları bırakıp normal konulardan konuşmaya geri döndüğümüzde zaman yine hızla geçmişti.

Jisung amca kalmayı teklif etsem de geri dönmek isteyince onu evine benim bırakmamı önerdim. Kabul ettiğinde hiç değilse benim için yaprıklarından sonra bunu yapabildiğim için mutlu hissetmiştim.

Jisung amcayı evine bırakıp geri döndüğümde yorgunluğumu fark etmiştim. Bir an önce kendimi yatağa atma düşüncesiyle evin kapısını açtım. Karşımda görmeyi beklediğim en son görüntü duruyordu.

Geçen günkü beyaz saçlı çocuk koltuğumda oturuyordu. Önündeki masada ise bir pasta vardı. Benim girdiğimi görünce yüzünde bir gülümseme oluştu, masadan pastayı alarak ayağa kalktı ve bana döndü.

“İyi ki doğdun Sehun.”

The Son Of The Moon // SebaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin