03

670 54 8
                                    

16 yaşında biri için yaşadıklarım kolay değildi. Neler olduğunu algılayamamıştım bile. O anda yapabileceğim en iyi şeyi yapmış ve polisi aramıştım. Onlara beyaz saç haricinde her şeyi anlatmıştım. Beyaz saçı anlatırsam bana inanmayacaklarını düşünmüştüm.

Polisler günlerce çevreyi incelemiş ancak bir şey bulamamışlardı. Ülkemde reşit sayıldığım için kendim yaşamaya devam etmeliydim. Bu olanları arkamda bırakmam gerektiğini biliyordum ancak olanlar aklımı o kadar fazla kurcalıyordu ki her gece rüyamda annem ve babamın kayboluşunu görüyor, savrulan beyaz saçlar ile uyanıyordum.

Ne olduğunu anlayana kadar bu rüyalardan kurtulabileceğimi sanmıyordum. Ben de neler olduğunu bulmaya karar vermiştim. Bunun için yeterli para, kaynak ve bilgiye ihtiyacım vardı. Hepsini bir anda bana sağlayacak tek meslek ise dedektif olmak gibi görünüyordu.

Bireysel çalışan dedektifler de bulunuyor olsa da ülkemizde bütün dedektiflerin bir çatı altında toplandığı köklü bir kuruluş da vardı.

Bu kuruluşun adı DFC idi. DFC'de sınıflı bir iş sistemi bulunuyordu. Müşterilerden gelen aramayı alanlar görevi A-F arasında sınıflandırır ve üst kademeye bildirirdi. Üst kademe dedektiflerin doğru ve hızlı iş yapışına göre onları gruplandırır, boşta olanlara sınıfına göre iş verirdi.

Dedektifin seviyesi arttıkça ulaşabileceği kaynaklar, kazandığı para ve elbette ünü artardı.
F derece olarak adlandırabileceğimiz görevler o kadar fazla geliyordu ki alt sınıftakiler doğal olarak yetişemiyorlardı. Biz üst sınıf görevliler günlük olarak belirli bir ücret karşılığında bu görevleri almak için başvurabiliyorduk.

Benim şu anki sınıfım B olmasına rağmen zamanımın %80i F ve E sınıfı işleri almakla geçiyor. Günümüzde B sınıfı görev sayısı yok denecek kadar az. Bu da bana bir bakıma kolaylık sağlıyor denebilir. Dedektifliğe başlayışımdan bu yana 6 yıl geçti ve ben başlarda her gün işle meşgul olduğumdan ailemi araştıramasam da şu anda bunun için bolca zamanım var.

Ara ara para kazanmak için iş almamın dışında genel olarak boş oluyorum. Bu zamanlarda da elimdeki imkanlarla ailemi ve geçmişini arıyorum. Neredeyse en üst sınıf olduğum için elimdeki imkanlar gerçekten fazla. Şu ana kadar annemi ve geçmişini araştırmayı tamamladım. Annemin bana söylemediği bir kız kardeşi varmış.

Kız kardeşi ondan 4 yaş küçükmüş ve kanser hastasıymış. Bunu annem 17 yaşındayken fark etmişler ve aynı yıl dedem ve anneannem bir trafik kazasında ölmüş. Annem bir yandan çalışıp bir yandan kardeşiyle ilgileniyormuş. Ancak masrafları karşılayamıyorlarmış.

Annem 20 yaşındayken babamla evlenmişler. O sıralar kardeşi hala yaşıyormuş ve onlarla kalıyormuş. Ancak tedavi işe yaramamış ve 3 yıl sonra onu kaybetmişler. Bir yıl sonra da ben dünyaya gelmişim.

Annemin bana anlatmamış olduğu çok şey olsa da hiçbiri o gün yaşananları aydınlatan şeyler değil. Bu yüzden babamı da araştırmam gerektiğini düşünüyorum. Ancak babamla ilgili bilgilerin hepsi A sınıfının seviyesindeler. Bu da babamla ilgili olduğunu daha fazla düşünmeme neden oluyor elbette.

A sınıfına alınan kişi sayısı karışıklığı engellemek için sabit tutulur. A sınıfında olan 17 kişi elit olarak adlandırılabilir. Bunlar o kadar iyilerdir ki devlet adamları bile bazen onları özel olarak çağırabilir. Ancak 17 kişinin ikisi geçen hafta emekli oldular.

Yerine alacakları kişiler elbette B sınıfından olacak. A sınıfına yükselebilmek için annemle ilgili araştırmamı tamamladığımdan beri sürekli iş alıp hızlıca tamamlıyorum ve yükselebileceğimden umutluyum.

Kimlerin yükseleceği bugün açıklanmalı. Hangi saatte açıklanacağı söylenmedi.

Telefonum titrediğinde beklediğim mesajın sonunda geldiğini gördüm. Elbette çabalarım boşa gitmemişti. Vücudumla bütünleşmiş yatağımdan kalkıp evden çıkmak için hazırlanmaya başladım. Sonuçta yapmam gereken bir araştırma vardı.

The Son Of The Moon // SebaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin