18

315 28 30
                                    

Etrafımda olanları algılamaya başladığımda arabanın arka koktuğunda anneme sarılmış oturuyordum. Nereye gittiğimizi, ne yapacağımızı bilmiyorum. Yıllardır tek amacım annem ve babamı bulmaktı. Sonunda onları bulmuşken babamı kaybetmek beni büyük bir boşluğa sürüklemişti.

Ülkenin kaderini değiştirecek kişi olduğum söylense de babamı bile kurtaramamıştım. Hatta bunu özel gücüm ve bir kahinin yardımı ile bile başaramamıştım. Bunu başarmanın zor olacağını biliyordum. Beni üzen şey son anda kurtaramamış olmaktı.

Yine de güçlü durmak zorundaydım. Çünkü annem yanımdaydı. Yıllardır yan yana olup göremediği eşini kaybetmek onun için çok daha zor olmalıydı. Buna rağmen yanımda durmuş saçımı okşayarak bana destek olmaya çalışıyordu.

Yerimde doğrularak arabayı kullanan N'e nereye gittiğimizi sordum. Bağırmalarım ve ağlamam yüzünden konuşurken sesim çatlamıştı. Kendime geldiğimi fark eden Baekhyun bana dönerek gülümsemişti. Ardından “Jisung Amca'ya giidiyoruz. Anneni bırakabileceğimiz daha güvenli bir yer düşünemedik.” demişti.

“Annemi neden bırakacağız ki?” diye sormuştum şaşırmış bir şekilde. O da daha çok şaşırmış bir şekilde karşılık vermişti. “Arabaya bindikten sonra ağlayarak bırakın beni laboratuvara gideceğim diye bağırmaya başlamıştın. Biz de önce anneni bırakıp biraz dinlenelim sonra gidelim dedik.”

Merdivenleri çıkışımızdan sonrasını hatırlamadığım için bayıldığımı düşünmüştüm. Sanırım olanları şok nedeniyle hatırlayamıyordum. Laboratuvara gitmek... Bu babamın benden son isteğiydi. Bunu yapmak zorundaydım ama bunu neden istediğiyle ilgili hiçbir fikrim yoktu.

Ayrıca yer altına tekrar gitmeye hazır mıydım onu bile bilmiyordum. Laboratuvardaki şeyleri anlayacak kadar fizik, kimya ya da biyoloji bilmiyordum. Ben sadece dedektiflikte yardımcı olması için birkaç madde bileşeni ve dövüş sanatlarında gerekli olacak kadar insan biyolojisi biliyordum.

N ve Baekhyun’a bunun babamın son sözü olduğunu söyleyip söylemediğimi bilmiyordum. Bu yüzden oradan başlayarak hiçbir şey hatırlamadığımı anlattım.

Bunun üzerine konuşmaya devam ederken sonunda gelmiş olduğumuzu fark ettim. Ne kadar artık etrafımda olan bitenin farkında olsam da içimdeki boşluktan dolayı hareket etmek istediğimde zorlanmıştım. Baekhyun bunu anlamış olacak ki arabadan çıkarken yanıma gelmişti. Benim koluma girdiğinde ben de annemin elimi tutmaya başlamıştım.

Kapıyı açan Jisung amca bizi gördüğü anda bir şeyler olduğunu anlamıştı. Tabii babamın yanımızda olmayışı da buna bir etkendi.

Yüzündeki hem mutlu hem de endişeli ifade ile önce annemi kucaklamıştı. Ardından bize de sarılıp içeriye almıştı. Salona oturduğumuzda baştan sona her şeyi anneme anlatmam gerektiğini biliyordum. Aynı zamanda yer altında neler olduğunu da Jisung Amca'ya anlatmalıydım. Bu yüzden ailemin kayboluşundan başlayarak yer altından kaçışımıza kadar olanları anlatmaya başladım.

Bazen babam aklıma geldikçe duruyordum ve benim yerime N devam ediyordu. Bazen de Baekhyun araya eklemeler yapıyordu. Biz Jisung Amca’nın bildiği kısmı anlatırken o bize yiyecek bir şeyler hazırlamış ve getirmişti.

Uzun süren anlatışımız sonunda hepimiz ağzımıza yiyecek tıkarak ağlamamıza engel olmaya çalışıyorduk. Ama sadece çalışıyorduk. Garip bir şekilde Baekhyun ve N bile ağlıyordu. Babam için mi yoksa benim için mi ağlıyorlardı bilmiyordum.

Annem duyduklarından sonra bana sıkıca sarılmış başımı okşuyordu. Onsuz geçirdiğim yıllar sonrasında bunu o kadar özlemiştim ki günlerce o şekilde yatsak bile kalkmak istemezdim. Ama elbette bunu yapamazdım. Çünkü iki problemimiz vardı.

The Son Of The Moon // SebaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin