Ertesi gün olduğunda buz erimek üzereydi. Yine de kasaya zarar gelmesin diye tamamen erimesini beklemek istiyordum. Nasıl bir zarar gelebilirdi bilmiyordum ama yine de riske atmak istemiyordum.
Zaten bu akşam kutlama olduğu için alışverişe gitmem gerekiyordu. N beni akşam altı gibi alacaktı. Kıyafet aldıktan sonra direkt kutlamanın olacağı yere geçecektik. Kutlama çıkışı da N bize gelecekti ve gece boyunca günlüğü okuyacaktık. Hiç değilse planımız böyleydi.
N gelene kadar ben de depoyu düzenlemiştim. Dün heyecanla fırlattığımız vişneleri buzluğa koymuştum. Onları Jisung amcaya vermek istiyordum. Belki vişne suyu yapardı.
N beni her zamanki gibi tam zamanında gelip almıştı ve kıyafet alacağımız yere götürmüştü. Uzun bir alışveriş sonrasında partiye gitmeye hazırdık. Saat çoktan 8 olmuştu ve parti bir bakıma bizim için düzenleniyor olduğu için geç kaldığımız bile söylenebilirdi. Herkes bizi bekliyor olmalıydı.
Parti initium gününde olduğundan bütün şehir, hatta bütün ülke davetli sayılıyordu. Sadece insanlar içeri girmeden güvenlik için kimlik kontrolü yapılıyordu.
N ile partinin olduğu yere vardıktan sonra arabayı boş bir yere park ettik. Şimdiden çok fazla araba vardı. İlerleyen saatlerde daha çok geleceğine emindim.
Uzun kimlik kontrolü sırasına girmek yerine A sınıfı kimliklerimizle yandan geçmiştik. Bizi fark eden herkes durdurup tebrik ediyordu.İçerisi tahmin ettiğimden bile kalabalıktı. Parti için seçilen mekan fazlasıyla büyüktü. Bir kısmı kapalı bir kısmı açık iki bölümden oluşuyordu. Yine de adım atacak yer bile yoktu.
Hem açık hem kapalı alan yazılar ve süslerle döşenmişti. Karanlık ayların gelişini kutlayan yazılar ve süsler çoğunlukta olsa da adımı birçok yerde görebiliyordum. Süslerin bir kısmını gelenlerin asmış olması da muhtemeldi.
Şirketin yönetim kadrosundan Bay Kim bizi gördüğünde yüzünde bir gülümseme belirdi ve yanına gitmemiz için garip hareketler yapmaya başladı.
Şirketimizdeki en samimi yönetici olduğu düşünülen kişi Kim Junmyeon'du. Sürekli etrafta komik olamayan espriler yapıp kendi kendine gülerdi. İnsanların kendine komik olmadığını söylemesi bile rahatsız etmezdi onu.
Kesinlikle içten bir insandı. İnsanları bir araya getirme, onları yönlendirme konusunda çok başarılıydı. Yakışıklı yüzü ve etkileyici sesi birleşince etrafındaki insanları hipnotize edebiliyordu. Bunlar olmasa bile eğlenceli vücut dili ve konuşmasıyla zaten sizi kendine çekiyordu.
N ile gülümseyerek yanına gitmiş ve onu selamlamıştık. “Sonunda gelebildiniz. Buradaki insanlar sizi bekliyordu. Platforma çıkıp sizi çağıracağım. Minik bir konuşma yaparsanız güzel olur.” deyip sahneye yöneldiğinde donup kalmıştım.
Kolumla N’i dürtüp “Sen konuşma hazırlamış mıydın?” diye sordum. Bana büyük ihtimalle benim yüzümde de bulunan şok ifadesiyle kafasını iki yana sallayarak cevap verdi. Bu sırada Bay Kim konuşmaya başlamıştı.
“Bugün burada toplanmamızın asıl amacı olan insanlar aramıza katıldılar. Yıllardır bu şirkette insanlara yardımcı olmak için çıplak elleriyle düz duvarı tırmandılar. Şanslılardı ki duvar sağlamdı.”
Burada durup kendi kendine gülmeye başlamıştı. Sanırım yine espriydi. Gülmeyen topluluğu takmayıp devam etti.
“Onlar sonunda emeklerinin karşılığını aldılar. Artık sizin için yapamayacakları şey yok. Yeni A sınıflarımızı sahneye alalım. N ve Sehun!”
Büyük bir alkış eşliğinde sahneye çıkmıştık. Önce konuşması için N'e gözlerimle yalvarırken beni çaktırmadan öne itmişti. Dost dediğiniz böyle yapmalıydı çünkü. Yapacak bir şey olmadığından mikrofonu elime aldım.
“Yıllar önce F olarak başladığım bu yolda A sınıfı olacak kadar ilerlemek bana büyük bir gurur veriyor. Bu yolda yüzlerce hatta binlerce insana yardım etmeye çalıştım. Umarım edebilmişimdir de.” gözlerimi beni dinleyen insanlarda dolaştırıyordum.
“Beni bu mesleğe başlatan olay farklı bir hikaye ama sevdiğim mesleği bulmamı sağladığı için mutlu hissediyorum. Umarım ileride de yardım isteyen herkesin isteğini yerine getirebilirim.” cümlemi tamamlarken gözlerim birine takılmıştı.
İnsanlar alkışlamaya başlamıştı ama o arakada öyle duruyordu. Gözleri çok tanıdık geliyordu ama bir türlü nereden hatırladığımı bilmiyordum. Geriye çekilmeme rağmen hala bana bakıyordu. Ben de ona bakıyordum.
Ardından taktığı şapkanın ucundan çıkan beyaz saçı gördüm. Gözümün önünde kapımızın önünde duranlardan küçük olan canlanırken adamın önüne biri geçti. Saniyeler sonra önündeki çekildiğinde ise beyaz saçlıdan eser yoktu.
Dört tarafı duvar ile kaplı bir yerdeydik ve kapı o tarafta değildi. Çıkmış olmasına imkan yoktu. Hayal görmüş olabilir miydim? Arada hikayemden bahsettikten sonra böyle halüsinasyonlar görürdüm ama onu bu kadar büyümüş olarak ilk görüşümdü.
N de konuşmasını yapınca kafamdaki düşüncelerle platformdan inmiştim. Çevremizi insanların sarmasıyla sorularımı geri plana alıp dikkatimi onlara yönelttim.
Saatler boyu süren tebrikler sonrasında tamamen yorgun düşmüştüm. Tamam, bizi düşünerek tebrik ediyorlardı ama aynı şeyi yüz kişiden duyup cevaplamak kolay bir şey değildi. Hiç değilse karanlık ayların başlangıcına az zaman kaldığından insanlar bizi bırakıp dışarı çıkmışlardı.
Biz de N ile güneş tutulmasını izlemek için dışarı çıkmaya karar verdik. Güneşin önü kapandıktan kısa bir süre sonra gökyüzü bulutlar ile dolacaktı. Bunu öncesinde ay ve yıldızları görmek istiyordum.
Güneş yavaş yavaş yerini karanlığa bırakırken etrafı sessizlik kaplamıştı. Güneşin önü tamamen kapandığında yıldızlar da kendilerini göstermişlerdi. Bu gökyüzü benim en sevdiğim gökyüzüydü.
Gözümü bile kırpmadan gökyüzüne bakarken boynumu gıdıklayan bir şey hissetmiştim. Ardından sıcak bir nefes kulağıma değdi. “Artık zamanı geldi Sehun.” Ses yumuşak ve pürüzsüzdü. Sesin sahibine bakmak için kafamı eğdiğimde önce savrulan beyaz saçları gördüm sonra ise sıcak kahve gözleri.
Ardından minik kar taneleri düşmeye başladı. Beyaz saçlı bana bakarak geriye doğru gidiyordu. Onu durdurmak için kolumu uzattım. Ama çoktan kalabalığa karışmıştı bile.
Boynumda yumuşak saçlarının ve kulağımda nefesinin bıraktığı his devam ediyordu. Bu sefer onu gerçekten gördüğümü biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Son Of The Moon // Sebaek
FanficEfsaneye göre "Ayın oğlu" dört yılda bir yeryüzüne iner, bir insana aşık olur ve onu da yanına alarak aya geri döner. Bu efsanevi karakterin görünümü hakkında ise halk arasında onlarca görüş, bu görüşlerin ise tek bir ortak noktası vardır. Ay gibi b...