Biz Mia ile birbirimize şaşkınlık içerisinde bakarken Prens herkesi dağıtmıştı. Sessizce diğer çadırlardan daha büyük çadıra doğru ilerledi. Mia ise bana bakıyordu.
"Terfii için tebrik ederim." Dedi. Tebessüm ile cevap verdim.
" Anladığım kadarıyla Tanrıça Gaia'ya inanıyorsun." Dedi sorgulayarak. "Zeus'un kılıcı olman bir şey ifade etmiyor sanırım." Diye ekledi.
"Doğaya ve sevgiye inanıyorum." Dedim gözlerinin içine bakarak.
"Çok garip." Dedi beni süzerek.
"Garip olan ne?" dedim.
"Dış görünüşün tamamen zıttı olmasına rağmen bakışların ona çok benziyor." Dedi düşünceli bir tavırla.
"Düşünce yapın, sükûnetin, nazikliğin ve nazikliğine ters düşen sert tavrın. Ona, Prenses'e çok benziyor." Dedi.
"Biliyorum." Dedim zihninde. Gözlerimin içine sorgularcasına bakarken konuşmaya devam ettim.
"Dünya'da Gaia'ya dua etme sıkıntısı çok yaşıyordum. Burada dua edebileceğim bir yer var mı?" dedim.
"Evet. Prens Adam, ben ve bir çok yoldaşımız Gaia'ya inanırız. Olimposlulara adak adarken ona dua ederiz. Buraya da yakın bir yerde defne ağacı var. Seni götüreyim." Dedi ve yürümeye başladı. Elinde ise hala tacım duruyordu. Sanki bırakırsa benle olan bütün anıları gidecekmiş gibi sıkıca tutuyordu. Yas tutacak zamanı olmamıştı. Ağlamamıştı bile. Aslında hiç kimse ağlamamıştı. Ama herkesin o derin üzüntüsünü hissetmiştim.
Çadırların arasında ilerlerken Adam'ın girdiği çadırın yanından geçiyorduk ki yine sarışın kadını görmüştüm. Çadırdan hışımla çıkıp Mia'ya çarptı.
"Alysa." Dedi Mia.
"Çekil Mia!" diye Mia'ya çemkirdi.
"Neler oluyor Alysa?" diye sordu Mia.
"O lanet prensesiniz on yıldır, çocukluğumdan bugüne kadar uğraştığım ilişkimi bitirdi ölü haliyle!" diye bağırdı sarışın, adı Alysa olan kadın.
"Düzgün konuş Alysa!" diye ona bağırarak cevap verdi Mia. Bu sırada Adam hışımla çadırından çıktı.
"Neler oluyor hanımlar? Ne bu gürültü?" dedi uyarıcı ses tonu ile. Daha yeni başlamıştı oysa tartışmaları.
"Beni terk edişini anlatıyorum Generaline." Dedi Alysa ima ile.
"Bizim seninle bir ilişkimiz yoktu Alysa. Olmayan bir ilişkide seni nasıl terk edebilirim?" dedi Adam onu tersleyerek. Alysa'nın ise gözleri dolmuştu.
"Maya sana asla benim verdiklerimi vermedi. Seni benim kadar bile sevmedi. Sana ilgi dahi göstermedi. Bunlara rağmen onu sevmeye devam ettin. Onun tek derdi savaşçı olmaktı. Mia'yı da seni de bunun için kullandı." Diye bağırınca bir tokat sesi yankılandı kulaklarımda. Alysa'nın ise kafası sol yanına düşmüştü. Mia gözlerini neredeyse çıkartacak kadar hatta açık olan ağzı ile yarışacak kadar çok açmıştı. Adam ise bana şaşkınlık içinde bakıyordu. İçimde hissettiğim öfke o kadar yoğundu ki sesi kulaklarımda yankılanan tokadı benim attığımı bile fark edememiştim.
"Ölü birinin arkasından konuşmak ne kadar doğru?" dedim öfke ile kısılmış sesim ile. Alysa ise bana öfke ile bakıyordu.
"Sen kendini ne zannediyorsun?" dedi dişlerini sıkarak.
"Zeus'un kılıcı General Diana. Burada yanlış giden her şeyi Zeus'un adına düzeltecek, yanlış yapanları yine Zeus adına cezalandıracak yegane kişiyim." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Kraliçe (ASKIDA)
Fantasy"Tanrılar hükmü verecek ve hakkı olan, seçilmiş olan kraliçeliğe gelecek. O zaman Gümüş diyara, karanlığa batmış olan bu diyara aydınlık gelecek. Gümüş İmparatorluğunu yıkan hükümdarlar cezalandırılacak, imparatorluk yeniden bir araya gelecek ve 12...