Sabah çalan telefonumla uyandım . Doruk arıyordu . Şu an Dorukla konuşmak istemiyordum . Bende sessize aldım . Bugün Alinin yanına gidecektim . Annem napıyordu acaba ? İçim titredi . Güçlü olman lazım unutma diye hatırlattı o hiç susmayan çok bilmiş iç sesim .
Teyzemi aradım .
" Efendim Zeynep "
Meraba nasılsın gibi " İnsanların birbirine sordukları şeyler ? " neredeydi acaba ?
" Annemi merak ettim ben "
" Merak edecek bir şey yok "
" Konuşabilirmiyim "
" Şuan müsait değil sonra ararsın "
" Konuşmak istiyorum "
" Bende diyorumki şuan müsait değil "
" O benim annem farkındasın değil mi ? "
" Bende senin teyzenüm ne bu ukalalık "
" Teyzem olduğun yeni mi aklına geldi . O çok mühim hayatından vazgeçmek zor olue ama değil mi teyzecim " dedim yapmacık sesimle .
" Ee yeter be bu ne böyle haddini bil Zeynep " dedi ve kapandı . Ya göremezsem bir daha onu ..
Annem ya benim annem nasıl konuşturmaz ne sanıyor kendini bu kadın ? Şok olmuştum şu an . Güçlü olmakmış . Kimin için ? Ne için ? Ölmeden gömdüğüm annem için mi ? Yoksa beni kendinden çok seven ! teyzem için mi ? Elimdeki telefonumu karşımdaki aynaya fırlattım . Cam kırıklarının üstünden yürüyerek oraya gittim canım acımıyordu aslında . Hissetmiyordum . Cam parçalarını tek tek elime aldım elimi kestim önce sonra kollarımı ard arda kanlar yere damlarken ben sadece izliyordum . Annemin fotoğrafını aldım elime . Dokundum yüzüne gözlerine öptüm içime çeke çeke sarıldım bir fotoğrafa gözyaşlarım kanımla karışırken gözlerim kararıyordu ellerimdeki cam parçalarını yere attım fotoğrafla birlikte banyoya koştum . Üstümdekileri çıkarıp soğuk suyun altına girdim . Soğuk su kanları temizlerken gözyaşlarımda suyla birlikte akıyordu . Kolumdaki kan ise durmak bilmiyordu etrafı dağıtarak bulduğum bezi koluma sardım . Saçlarımı kurutmadan topladım . Üstüme elime ilk gelenleri geçirdim . Üstüme uzun bir hırka giydim . Yürüdüm sadece . Düşünmeden . Ne kadar yol yürüdüm bilmiyorum önüme gelen bir dolmuşa atlayıp tekrar Alinin cafesine gittim . Bana huzur veren bu yere girerken bu defa bir şey hissetmiyordum . İçeri girmemle Aliyle karşılaşmam bir oldu
Düzelmişti yine eski Aliydi ilk tanıştığımızdaki gibi ben onu incelerken Ali benim kolumdan tutup kenara çekti .
" Zeynep bana bak iyimisin ? "
Sadece gözlerine bakıyordum .
" Zeynep korkuyorum bak ne bu halin "
Bana daha fazla dayanamayıp Tunanın onu götürdüğü cafenin içerisinde yer alan odaya götürdü . Kapı gıcırdayarak açıldı . İçeride bir uzun koltuk bir masa etrafında iki sandalye yerlerde de minderler vardı . Beni koktuğa otutturdu. Yüzümü kendine çevirdi .
Saçlarıma dokundu . Ağzını açmadan çekmeceden küçük bir kurutma makinesi taktı . Ben şaşkın gözlerle onu izliyordum Saçlarımı okşayarak sanki acımasından korkar gibi yavaşça kuruttu .
" Sen nasıl geldin buraya bu saçla "
" Ben .. yürüdüm sanırım "
" Manyakmısın kızım sen hasta mı olmak istiyorsun kendinle zorun mu var senin "
derken ayağa kalktı köşede duran küçük ısıtıcıyı önüme koydu . Arkada duran sandalyenin üstünden oldukça kalın bir hırka getirdi üstümdeki hırkayı çıkardı . Ben hiç bir şey yapmıyordum itiraz etmiyordum . Koluma sardığım bezi yavaşça çıkardı . Parmaklarını kesiklerin üstünde tek tek gezdirdi . Yavaşça incinmesinden korktuğu bir bebek gibi davranıyordu bana . hırkayı giydirdi . Omzuna yatırdı başımı . Saçlarımı kokladı . Hiç bir şey sormuyordu . İşin tuhaf tarafı hiç konuşmasada beni anlıyordu bunu hissediyordum . Orada uzun süre öyle kaldık . Başımı kaldırdım gözlerine baktım .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskidendi her şey
Teen FictionŞiirlerin içinden çıkıp gelen kadınlar vardır. Öpse şiir, saçını dağıtsa mısra, gülse kıta olur.