"Ben geldim"Dedem kapıyı açarken gülerek ona doğru yaklaştım ve kolları altına girdim. Kendimi olmam gereken yerde gibi hissediyordum.
"Geç kaldın"
Saatime baktım, on beş dakikayı bile hala sorun ediyor olması hayrete düşmeme sebep olmuştu. Asla değişmiyordu.
"Sadece on beş dakikacık. Beni özledin mi?"
Yanağına öpücük bırakıp ona sarılmayı kestim ve montumu askılığa astım. Burnuma güzel yemek kokuları geliyordu.
"Özledim, güzel kızımı özlemez olur muyum hiç?"
Şirin şirin gülünce dayanamayıp ona tekrar sarıldım. Yaşlandıkça daha mı sevimli oluyordu, yoksa bana mı öyle geliyordu?
"Bilmem, özlemişsindir. Çok güzel kokuyor, neler yaptın?"
"Yaptım bir şeyler. Hemen yemek ister misin yoksa biraz oturalım mı?"
Kendimi koltuğa atarak esnedim. Hem uykum gelmişti, hem de açtım.
"Biraz dinlensem iyi olacak"
Dedem beni onaylayarak oturduğunda biraz sohbet etmiştik. Beni özlediğini gülen suratından anlayabiliyordum. Keşke babam o olsaydı, bir insan babasına hiç mi benzemezdi? Babamın babası bu adam nasıl olurdu, aklım almıyordu.
Sohbetimize yemek masasında devam etmeye karar verdiğimizde çalan kapıyla şaşırmıştım.
"Birini mi bekliyoruz dede?"
"Hayır, ben bakarım"
Dedem kalktığında ondan önce davranarak oturmasını sağladım. Ben varken o mu hizmet edecekti? Zaten yemekleri de ona yaptırdığım için kendimi biraz suçlu hissediyordum.
Kapıyı açmamla düz bir ifadeyle bana bakan Jung Heeyi görmem bir olmuştu. E salak gibi onun yanında konuşursam gelmekten çekinmezdi tabi.
"Jung Hee bak bu olaydan çok sıkıldım tamam mı? Seni artık çevremde görmekten bunaldım ve yaptıkların beni etkilemiyor"
Buruk bir şekilde gülümsemesiyle bana doğru uzattığı poşete döndüm. Bu ne alakaydı şimdi?
"Ne bu?"
Elini yanağımın üstünde hissederek bakışlarımı poşetten ona doğru çevirdim.
"Sadece al"
Ondan bir iki adım uzaklaşacakken dedemin sesiyle kafamı arkaya çevirmek zorunda kalmıştım. Neden hep ben bir hareket yapacakken yapamıyordum? Resmen hayat bana inat ilerliyordu.
"Oğlum, gelsene içeri. Biz de yemek yiyecektik, beraber yeriz"
Jung Hee dedemi görür görmez elini yüzümden çekmişti. Bazen inanamıyordum ama aileme karşı gerçekten sevecen ve saygılı davranıyordu. Tıpkı şu an doksan derece dedemin önünde eğiliyor olması gibi.
"Teşekkür ederim efendim. Ben sizi yalnız bırakayım. Soo Hee sizinle yalnız kalmak istiyor olmalı, özlem giderirsiniz"
İçten gülümsemesine gözlerim takılırken bana değil de dedeme bakıyor olması garip bir şekilde farklı hissettirmişti. En azından eskisi kadar şerefsiz davranmıyordu. Belki de rol yapıyordu, bilemiyordum.
"Israr etmeli miyim?"
Dedem onunla gülerek konuştuğunda Jung Hee kafasını eğdi.
Kafasını mı eğdi?
"Ben artık gideyim. Baba ve kızı yalnız bıraksam iyi olacak"
Bugün yaptığım telefon konuşmasında dedeme baba demiştim. Ona gönderme yapıyor olması istemsizce suratımda bir gülümseme oluşturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Closer | MYG ✓
FanfictionHayran Kurgu #1 Dokunmak. Her şey böyle başlar bazen. Karşındakinin bedenini görmek, onun tenini hissetmek, keşfetmek... Sonra aniden bir şey olur. Karanlık tarafının aydınlandığını hisseder insan. Artık bir bedene dokunmak yetmez, onun ruhuna da...