Sadece biraz sabır (:
Yoonginin Ağzından
Ne düşünerek bu aptal yerde bizi toplamışlardı, çok merak ediyordum.
Hayatımızda ilk defa güzel bir performans sergilemişiz gibi bir de bunu kutlamaya gelmiştik, ne kadar gereksiz iş varsa bu şirketteydi.
Önümdeki içkiden bir iki yudum aldım, en azından bir bara falan gidip eğlenseydik. Hep beraber yemek yiyince kutlama yapıyor gibi değil de, toplantı yapıyor gibi olmuştuk.
Küçük mekanın ortasında bizim için büyük bir masa hazırlanmıştı, iyiki müşteri falan yoktu. Bu komik durumda insanların bizi görmesini istemezdim.
"Bu yemekler nerede kaldı?"
Yakınan Jine göz devirdim, yüzündeki ifadeden bile yesek de gitsek havasını alıyordum. Kutlamaya yapmaya değil de yemek yemeye gelmişti, gözümde şu an çok zeki bir insandı.
Burada ancak böyle bir nedenden bulunulabilirdi.
"Buna gerçekten gerek var mıydı?"
Rahatsızca yerinden kıpırdanan Jungkook burada olmaktan en az memnun insandı, beni saymazsak.
Gözümdeki ikinci zeki insan da oydu.
"Bardakları tokuşturup nice performanslara falan mı demeliyiz?" Namjoonun fikrine herkes aynı anda olumsuz yanıt vermişti, ne kadar aptal bir ortamdı böyle.
Masaya sertçe vurulan bir bardak sesi duyduğumda bakışlarımı o tarafa çevirdim, bizim orospu çocuğu sert erkek tavırları sergilemek istiyordu herhalde.
Böyle aptal bir yemeğe gelmesini engellemeyen çakma kötü çocukluğu midemi bulandırıyordu, ben istediğimi yaparım havası tek bir emirle sönmüş ve kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırarak buraya gelmişti.
Seni küçük şımarık velet, istediğin olmadığında böyle bardakları masaya mı vuruyorsun? Ah, ne kadar eğlenceli.
Nereden geldiğini anlamadığım bir çocuk fotoğrafımızı çekmek istediğinde, birilerini dövmemek için kendimi zor tutuyordum.
Bir de çok mutluymuşuz gibi fotoğraf mı çekilecektik?
Herkesin sıfatından düşen bin parçaydı, performans muhteşemdi çünkü aksi mümkün değildi ama biz şirketten bile birbirini öldürmemek için savaşan insanlardır.
Hep beraber dışarıda olmamız demek, katil olma ihtimalimizin artması demekti.
Sonunda samimiyetten uzak bir fotoğraf çekildiğimizde, yemeklerimiz gelmişti.
Gözlerim burada yemek yemeyi en çok seven insana takıldı. Bakışları her zamanki gibi beni bulmuyordu, bilerek yaptığını düşünmeye başlıyordum.
Bilerek beni kendinden uzak tutmaya çalışıyordu.
Bunu benden başka kimse anlayamazdı, anlaması zaten saçma olurdu ama gözlerine baktığımda o uzaklık hissini alıyordum. Benimle konuşuyordu, gülüyordu, ilgileniyordu.
Ama eski Soo Hee değildi.
Bir şey söylerken düşündüğünü, bana umut vermekten çekindiğini hareketlerinden alıyordum. Zaten almamak mümkün değildi, Soo Heeyi biraz tanıyan herkes değişimini görürdü.
Önümdeki içkiyi kafama diktim, bu işi nasıl yoluna sokacağımı bilmiyordum. O orospu çocuğuna sinirlenip her şeyi mahvetmiştim.
Kendimi kaybetmeme neden olmuştu, ben de tam bir iradesiz gibi ne anlama geleceğini bilmeme rağmen onu öpmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Closer | MYG ✓
FanfictionHayran Kurgu #1 Dokunmak. Her şey böyle başlar bazen. Karşındakinin bedenini görmek, onun tenini hissetmek, keşfetmek... Sonra aniden bir şey olur. Karanlık tarafının aydınlandığını hisseder insan. Artık bir bedene dokunmak yetmez, onun ruhuna da...