ÇÖOBG - 6

1.5K 52 0
                                    

Çünkü Öküz Olmak Bunu Gerektirir!

All Rights Reserved

Bölüm 6

Aylin

Irmak’ı bir an önce bulmak zorunda olduğumdan o kadar hızlı koşuyordum ki birine çarptım ve neredeyse düşüyordum. Çarptığım kişinin kolunu tutatak düşmekten kurtulduğumda bana pis pis bakmıştı.

“Önüne baksana!” diye bağırdı ve omzuma çarparak gitti. Aslında hoş birine benziyordu ama kaba insanlardan haz etmem.

Irmak’ı sonunda bulabildiğimde hala homurdandıyordum.

“Ne oldu aşkım?” diye sordu gülerek. Durumuna gözlerimi devirdim.

“Az önce öküzün teki yüzünden neredeyse yerle sevişiyordum!” diye bağırdığımda kahkaha patlattı. “İnsan bir özür diler. Ama sanki ben çarpmışım gibi ‘dikkat etsene!’ diye bağırıyor.” Onu taklit ederken sesimi inceltmiştim. Dayanamayıp gülmeye başladığında ona ters ters baktım ama gülmesi bana da bulaşmıştı ve ben de gülmeye başlamıştım. Mehveş yanımıza geldiğinde hala gülüyorduk.

“Mal mısınız?” diye soran Mehveş’e baktık sonra toparlandık.

“Sen bana ne diyecektin?” diye sormuştu Irmak, sınıfa geçerken. Ah, tabi ya. Eylül’le Arda’yı el ele tutuşmuş yürürlerken görmüştüm. Bunu söyleyecektim.

“Doğru ya, şey... Bizim öküz, Aralık ayında kaçmış.” Diye konuştuğumda ikisi de başlarını onaylarcasına salladılar. Bu bizim şifreli konuşmamızdı. Eylül’e ‘Aralık.’ Diyorduk. Onun ismi de ay ismi ya. Kimse anlamaz diye. Arda’ya da ‘Bizim öküz’ dedik mi tamam. Gerisini anlıyorsunuz zaten.

“Sizin öküzünüz müüğ vaağğr?” diye arkamızda öğüren boğa sesi duyduğumuzda döndüm ve Eylül’e baktım.

“Evet. Bizim öküzümüz var...” derken Mehveş kolumu yakalayıp beni çekti ve,

“Anlayacaklar, salak!” dedi. Gözlerimi devirdim.

“O kız mı anlayacak? Mehveş turşu yemelisin.” Mehveş’e baktığımda kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu.

“Turşu ne alaka?” Omzumu silktim.

“Yoğurt çok klasik. Yoğurttan aklıma cacık geldi. Cacığa da salatalık koyulur ya, salatalıktan da turşu yapılır. O yüzden dedim.” Diye konuştuğumda Irmak elini alnıma koydu.

“Ateşi yok. Hastanın durumu iyi. Ama daha fazla espri yapmaya çalışırsa ölüm tehlikesi var.” Dediğinde kafasını patlatıp beynini haşlayarak çorbaya koyup Arda’ya içirmek istedim. Heey, iyi fikir.

“Selam kanka!” diyen bizim öküzün sesini duyduğumda, onu dikizlemekle görevli olan ben, görevim burada bir tür korumalıktı, 180 derece dönerek hemen arkamdaki Arda’ya baktım. Yanında bana çarpan hödükle konuşuyordu.

“Naber Arda?” diye sordu bizim hödük. Arda omzunu silkti.

“İyidir Bora, senden?” dediğinde, çocuğun isminin çok hoş olduğunu düşündüm. Sanırım ona ‘Bora’ diye seslenmeliyim, ‘Hödük’ diye değil. “Seni tanıyorum!” diye bağırıp bana yaklaştığında yakalanmanın utancından olsa gerek (aslında heyecandan) kırmızılaşan yanaklarımı saklayamayarak parmağımla kendimi gösterdim.

“Ben-beni mi tanıyorsun?” Gülümsedi.

“Bana çarpmıştın.” Dediğinde kırmızılık gitti. Arda alaycı gözlerle bizi izliyordu.

Çünkü Öküz Olmak Bunu GerektirirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin