13/ DİRİLİŞ

77 8 0
                                    

Her yer karanlık. Kulağıma uğultular geliyor.  Hafif bir ışık var bir yerlerde ama ne olduğunu anlayamıyorum.

   Bu Hans!  Bana şifa büyüsü yapıyor. Iyi olacağım ama daha önemlisi Hans yaşıyor mu?

        Yine karanlık. Bu sefer bir mezar var karşımda. Bu Hans' ın mezarı. "Hayır! " diyorum ve Ağlıyorum. Olduğum yere çöküp bir avuç toprak alıp sıkıyorum. Bir anda mezardan bir el çıkıyor. Sonra kafası görünüyor. Bu Hans ! Ama yüzü çürümüş. Başının sağ tarafında sadece kemikleri görünüyor. Burnu olmasi gereken yerde yok. Bir anda beni aşağı çekiyor.

     Gökyüzünden aşağı düşüyorum. O kadar hızlı düşüyorum ki nefes bile almak neredeyse imkansız. Yeryüzüne yaklaştım. Bir ormana doğru düşüyorum. Burası Lougetown'ın olduğu orman. Aşağıda 6 kişi var. Biri yerde yatıyor ve tanımadığım başka biri başında yere çökmüş ona ellerini uzatıyor. Takım arkadaşlarım etrafında toplanmış. Kızlar ve Tork ağlıyor. Karn sessizce bekliyor. Çok yaklaştım . Hızla düşerken tek gördüğüm kanlar içindeki kendi yüzüm...

       Bir odada yatıyorum. Nia ve Tork karşı ranzada oturuyor. Uyandığımı ilk Nia farketti. "Kull! Çok korktuk çok... biz sandık ki , sende Hans gibi ... (gözlerinden yaş akarken bana sarıldı) . Neyse , sonuçta iyisin artık. Sana yemek getireceğim." dedi ve dışarı çıktı.

      --" hey Tork! Ne oldu bana ?" diye sordum fısıltı ile.
--" goblin seni ısırmıştı , sonra ateşin çıkmaya başladı. Sanırım hastalık bulaştı sana. Şifacı olmadığı için bu kadar kötü olmuş. Halbuki ilk anda şifa büyüsü yapılsa hiç birşey olmazmış. "
--" ağlama Tork ben iyiyim. "

     Tork haklı. Şifacı olmadan ava çıkmak tam bir aptallıktı. Aslında bu aklıma gelmişti ama kimseyi Hans' ın yerine koyamazdım bu yüzden sesimi çıkarmamıştım. Ben nasıl bir liderim böyle!  Ya benim aptallığım yüzümden takımımdan biri ölseydi? Bu acıyla yaşayamazdım.

     Nia elinde bir tabakla döndü. --" ben ve Heny geri dönüp ganimeti topladık. Bir kaç gün daha idare ederiz. Iki gündür uyuduğun ( ha? Iki gün mü? ) için doğru düzgün birsey yemedin. Hadi biraz ye."

    Yavaşça kalktım. Hiç gücüm yoktu sanki. Tabağı önüme aldım ama kaşığı tutamadım ve elimden kayıp tabağa geri düştü. Nia elimi tutup gülümsedi ve --" dur sana yardım edeyim" dedi. Kaşığı tabağa daldırdı ve ağzıma tepti. Sonra sessizce gülümsedi. Daha önce hiç farketmedim ama gerçekten güzel bir yüzü vardı. Yakından bakınca saçlarının ne kadar güzel olduğunu farkettim. Benimle ilgilenmesi hoşuma gitmişti.

      Odaya Karn ve Heny gelmişti. Karn Nia'yı görünce şaşırdı. Nia ise kızardı Karn'a bakıp --" şey ben yardım etmek istedim. Kendi başına yiyemedi. " dedi. Buda ne demek oluyordu şimdi?  Sonra Karn ona yaklaştı ve yüzüne dokundu. --" sorun yok , o bizim dostumuz ve liderimiz" dedi. O an farkettim Karn ve Nia arasında bişeyler olmuştu. Yada bizim çok önce farkettiğimiz ama onların farketmediği duyguları açığa çıkmıştı.
      Sessizce yemeği yedirdi bana. Bende yemek bitince koca bir bardak suyu tek dikişte bitirdim. Içimde bir ferahlık var şimdi. Sonra birden aklıma geldi . Beni Hans iyileştirmişti. Ama bu nasıl olabilir?  O ölmüştü ! Biraz düşünüp en iyisi sormak dedim kendi kendime. --" arkadaşlar beni kim iyileştirmişti? "
       Karn cevap verdi --" aslında onu tanımıyoruz.  Seni şehrin surlarına getirdiğimizde Ormandan bir takım geldi. Onların Şifacısı seni iyileştirdi. Adı neydi ... sanırım adı Diana!  "

      Içimde yine bir boşluk halbuki hep içimden Hans olmuş olsun diye arzu ettim . Ama değildi işte,  Hans çoktan gitmişti bu diyardan ...

       --" ona teşekkür etmeliyim " dedim.
Karn : " bence bu çok iyi bir fikir değil"
--" neden ki?"
Nia:" Kull o kız biraz kaçık. Bize ağzına geleni söyledi. Çıldırmış gibiydi. Tamam haksız değildi . Şifacı olmadan ava çıkmak bir hataydı ama bize söylemediğini bırakmadı. Ayrıca seni iyi ettikten sonra kendi takımı da ona yüz çevirdi ve bir daha onunla takım olmayacaklarını söylediler. Sanırım onlar çoktan bıkmış. "
--" olsun ben yinede yanına bir uğrasam iyi olur." dedim.
Heny :" Sen bilirsin ama hoş olmayacak senin için"

     Bir kaç saat dinlenip şifalı ilaçlardan aldım. Artık daha iyiyim. Bir an önce şehrin içlerine gidip o kızı girmek istiyorum. Sonuçta ona hayatımı borçluyum.

      Kızın kaldığı Hana geldim. Burası baya lüks bir yer. Nerden baksan günlük 50 Gümüşten fazla ücreti vardır diye düşündüm. Hanın girişinde Bir kadın karşıladı beni.         --" hoşgeldiniz genç efendi. Ne arzu edersiniz? " dedi ve önümde hafifçe eğildi.
--" Diana ile görüşmeye geldim. Kendisi Bir Şifacı olur. " dedim.
 
     Kadın bana şüpheyle baktı ama sonra omuz silkip hemen çağıracağını söyleyip yanımdan ayrıldı. Avluda oturmak için masa ve sandalyeler vardı. Geçip birine oturdum ve beklemeye başladım.

     Rahip Cübbeli bir kız yaklaştı. Ama Cübbesi oldukça pahalı görünüyor. Sanırım bu kız uzun süredir buralarda. Elinde bulunan Rahip topuzu ise baya güçlü duruyor. Boyu Heny kadar kısa değil ama Nia'dan daha kısa olduğu kesin. Saçları siyah ve dalgalı. Teni bembeyaz,  Gözleri kahverengi sarı ve yeşil tonlarında. Ama yeşili daha baskın sanırım. Yüzü çok güzel. Dudakları ince ve kıvrımlı. Burnu hafif kalkık ama bu ona farklı bir hava katmış. Vücudu çok biçimli. Kalçalar ve göğüsler orantılı.

    --" ne istiyorsun ? " dedi. Şaşırdım çünkü bir anda tersler gibi konuştu. Yüzünde en ufak bir duygu yoktu. Ona bakmaktan ne diyeceğimi unuttum bir an ve kekelemeye başladım.
--" ee, şey ben şey için gelmiştim. Sen bana şey yapmışsın. Onun şeyini etmeye geldim"
 
Bir an içim dudakları kıvrıldı sanki ama belli etmiyor.
--" önemli değil. Teşekkür etmene gerek yok. Gidebilirsin. "

     Çok şaşırdım. Bu kız beni resmen kovuyor. Masadan kalkıp başımla selam verdim ama tam çıkarken aklıma geldi.

--" şey bizimle takım olur musun? Takımımızın Şifacıya ihtiyacı var."
--" Hayır , git başımdan. Aptal gibi Şifacı olmadan ormana giden takımdan bişey elde edemem"

       Haklı!  Ama yinede çok kırıldım.
-- " arkadaşımız öldükten sonra onun yerine kimseyi koymak istemedik. Bu yüzden Şifacı olmadan gittik. Özür dilerim niyetim seni rahatsız etmek değildi" dedim ve arkamı dönüp handan ayrıldım. Neden bilmiyorum ama sanki Avludan beni izliyordu...

OYUNCAKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin