SELAM ARKADAŞLAR SÖZ VERDİĞİM GİBİ YILIN SON BÖLÜMÜNÜ BU AKŞAM YETİŞTİRDİM. GİRİŞE BİR LİNK BIRAKTIM ONUNLA OKUMANIZI TAVSİYE EDİYORUM.
BÖLÜM 8: ACINI DAHA DA FAZLA HİSSEDİYORUM. NERDESİN AY PARÇASI?
Bana huzur veren ama yaralarımı kanatan eşikteyim. Güçsüzce,yorgun ve utanarak içime işleyen yeşil kapıdan içeriye girdim. Güçsüzdüm. Çünkü çaresizim . Yorgundum. Çünkü özlüyorum. Utanıyorum. Çünkü ne diyeceğimi bilmiyorum. Kendimle yüzleşmeye geldim. Özür dilemeye, affedilmeyi umut ederek geldim.
ANNE SANA GELDİM... Annemi üzüyordum. Hissediyorum. Rüyalarıma da gelmiyor. Sanırım o da artık beni özlemiyor. Bi oğlu olduğunu unutmuş mudur ki? Ayaklarım toprak zeminde sürüklenerek annemin kabrine doğru ilerliyordum.
LEYLA ALKIN.
İsmini görür görmez dizlerimin bağı çözülüp annemin toprağına sarıldım. Duvarlarım üzerime yıkıldı. Gözyaşlarım dur durak bilmiyor...
"ANNE!...Özür dilerim anne. Ben dediklerini yapamadım. Ben o adama benziyorum diye mi rüyalarıma gelmiyorsun artık? Özür dilerim anne... Ne olur artık gel anne... Sen gelmiyorsun, ben gelmek istiyorum ama olmuyor. ben hiçbir zaman senin yanına gelemeyeceğim. Ben cennete gelemeyeceğim anne." Yığıldığım yerden kendimi toparlayıp, isminin yazdığı buz gibi mermere sarılıp öptüm. Ne acıdır ki kokusunu unutmuştum, ama acısı hala taze. Her ziyarete geldiğimde annemin kabrini temizleyip bir avuç topağından alıyorum. Odamdaki koca akvaryuma dolduruyorum. Sanki o dolunca... Kum saati gibi düşünün işte... Annemle vedalaştıktan sonra,bana veda etmeden zamansız bırakan diğer kadına gidiyorum. Annemde zamansız gitmişti. Hülya.
Hülya da zamansız gitti. Dargın gitti. Veda etmeden gitti. Hülya öldü, ben yaşıyorum ama ondan daha ölüyüm. Sürünüyorum lan resmen.
Bir nefes, bir acı fazlayım onlardan. Yalnız bıraktılar beni. Önce annem... Sonra geleceğim... Geleceğimdi. Gitmeyecekti... Ayaklarım titreyerek bir metre uzağımdaki kabrini izliyordum. Gidemiyordum. İçim acıyor, gitmek istiyorum ama yüzüm yok buna. Hangi yüzle yüzleşecektim? Arkamdan gelen hışırtıyla kafamı omuz hizamda arkaya çevirdim. Gördüğüm simayla gözlerim yuvalarından fırlayacaktı. Çok ağlamaktan halısılasyon gördüğümü düşünüyordum.
"Git hadi. Özlediğini biliyorum. Bunların olmasını sende istemezdin. Hülya da seni çok özledi. Kaç rüyadır bana hep seni soruyor. Öldüğünden beli ziyaretine gitmemişsin. Kırgın sana. Şimdi git özlemini gider. O da seni bekliyor. Korkma Hülya hala seni seviyor kıyamaz affeder. Annemlere de söylemem geldiğini. Hülya'nın hatırına..." Hülya'nın ablası Hande'ydi bu cümleleri kuran. Öldüğünden beli bana düşman kesilmişti. Hülya yaşarken de onu sevdiğimi bir türlü ispat edememiştim. Hatta kaza yaptığımızda da onu bilerek öldürdüğümü düşünüyordu. Elindeki papatyaları uzatıp, "Al bunları ona götür. Unuttuğunu sanmasın."
"Saol." Papatyaları alıp küçük adımlarla kabrine ilerliyordum. Derin bir iç çekip gözlerimi bulanıklaştıran yaşları temizledim. Dizlerimi serbest bırakıp olduğum yere diz çöktüm.
"Hülya...Bana kırgın mısın?" Benimki de soru mu lan? "Tam 6 ay 23 gün oldu sen gideli güzelim. Üç mevsim oldu, gelmedin. Sen çok severdin sonbaharda sahile gitmeyi. Şey derdin hep,
''YAZIN HERKES SEVER DENİZİ. ÖNEMLİ OLAN,KAR DA KAPLASA ÜZERİNİ O GÜZELLİĞİ GÖREBİLMEKTİR. Şimdi bende diyorum ki sana ,Diriyken zaten yanımdaydın. Önemli olan toprak da kaplasa üzerini hissedebilmek kalbini... Sonbaharda sahil sensiz bomboş aşkım. Her gün oturup o aşık olduğun manzarayı izlediğimiz bankta seni bekledim. Gelmeyeceğini bile bile beklemeye aptallık mı derler, aşk mı bilmiyorum ama, ben sadece seni özlediğimi biliyorum orman gözlüm. Orman demişken, bizim olacak evin bahçesine birlikte bir fidan dikmiştik ya her sene de dikecektik. Biz evlenene kadar o bahçeyi hep senin istediğin gibi bir sürü ağaçla dolduracaktık hani. Büyüdü o. Sen ona sevgini vermiştin. Hayallerinden bahsetmiştin. Onlar büyüdüğünde çocuklarımıza hamak kuracaktın. Senin sayende büyüyor. Ardından bana bıraktığın tek sırdaş o. Ah bir dili olsa da anlatsa sana olan özlemimi.
Bana demiştin ki, 'BU AĞAÇ İKİMİZİN AMA EN ÇOK BENİM. EN ÇOK BENİM SIRIM VAR ONDA.' Çok yalvarmıştım söyle diye kıyamadın yine bir tanesini söylemiştin.
'BİR GÜN İKİMİZDEN BİRİ OLMAZSA BU AĞAÇ BİZİMLE YAŞLANACAK.EĞER KALAN KİŞİ GİDENİ UNUTURSA BU AĞAÇ MEYVE VERMEYİ BIRAKIP KÜSECEK BAHARLARA.' Bizim ağacımız ilk çiçeklerini açtı güzelim. Unutmadım seni. Hem ne mümkün. Saçlarını okşamayı,omzumda sana masallar okuyarak, ninniler söyleyerek uyutmayı özledim. Tartıştığımızda haklı da olsam dudaklarını büzerek bebek gibi konuştuğunda kendini haklı çıkartmanı... Saçlarını ikiye ayırıp yüzünün beyazlığında elmas gibi parlayan gözlerini özledim . Her buluştuğumuzda sana pamuk şeker almayı özledim. Papatyalardan taç yapmıştım sana çok mutlu olmuştun. Sahi kim bilir şimdi nerededir? Her gece mutlaka sana şiir yazacaktım. İnadın tutar beynimin etini yerdin. Gel kafamı kır Hülya kalbimi de kır. Kalbimin de beynimin de içinde sen yoksan ne boka yarıyor lan bu organlar. Hani sen benim sesimi duymadan duramazdın? Her gece sana şarkı söyleyeceğim diye sabaha kadar telefonun başında bekliyordum. Sen uyusan da ben senin nefes alışverişini dinliyordum. Altı ay oldu Hülya unuttun mu beni? Sana doğum günü sürprizi hazırlıyordum ben. Yazdığım şarkıları albüm yapacaktım. Buluşmamıza geç kalmamın sebebi de buydu. Hep başka bir kız var diye küserdin. BEN SENDEN BAŞKASI NASIL SEVİLİR BİLMEM Kİ. Albümü merak ediyorsan bitti. Sadece bir şarkı kaldı. Sana yazdığım şarkı. İlk dans şarkımız olacaktı. İlk dansımızı yapamadık Hülya. Unutmadım aşkım... Seninle ilgili en ufak bir şeyi unutmadım. En sevdiğin renk siyah. Nasıl da yakışırdı sarı saçlarının siyah kazağına dağılması. Pastayı çikolatalı, poğaçayı peynirli. Çiçeklerden de papatya. Bak getirdim Hülyam." Ellerimdeki papatyaları toprağını temizleyip bıraktım.
"UNUTMADIM GÜZELİM.UNUTURSAM SENİNLE KAVUŞACAĞIMIZ ÖLÜM NASİP OLMASIN..."VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.
YENİ YILINIZ DA KUTLU OLSUN .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYI: UÇURUM (DÜZENLENİYOR)
FanfictionBİR KÖRÜN GÜNEŞİ GÖZLERİNDE HİSSETTİĞİ GÜN UYANACAĞIM