Kurgu uzun, bölümler kısa. Azıcık destek atsanıza¿
Keyifli okumalar x
***
Batuhan Ezgir, anlamaya çalıştıkça bildiklerini unutturan çok bilinmeyenli bir denklemdi. Ya da camları ve kapısı taşla kapatılmış bir ev. İçeride olan biteni öğrenmek imkansızı çağrıştırıyordu. Artık tek yol kalmıştı.
Eve girmenin yolu tünel kazmaktı.
En az Batu kadar karışık planlarımı birer birer zihnime kazırken eve gelmiştim. Kapıda annemin arabasını görmek benim için tehdit mesajlarından daha şaşırtıcıydı çünkü annem genellikle ben evde olmadığımda eve uğruyor, ben eve gelmeden de iş yerine gidiyordu. Kariyeri daima ailesinden önce gelmişti. Yıllarını verip çalıştığı sektörde sonunda popüler bir derginin yönetim kurulunda koltuk sahibi olmayı elde etmişti. Tam bir iş kadınıydı. Anneliğiyse... O kadar iyi değildi.
Kapıyı çalmak yerine eve anahtarla girdim, sessizce odama geçecekken aklıma gelen fikirle duraksadım. Açtığım kapıyı annemin duyabileceği seviyede bir şiddetle kapattım.
"Toprak! Sen mi geldin?"
Tam istediğim gibi annemin dikkatini çekmiştim. Her ne kadar o beni abim sansa da. Gözlerimi devirirken "Ben geldim anne!"diye bağırdım."Biricik kızın geldi."dedim fısıltıyla. Toprak... En son abimi ne zaman görmüştü acaba?
Annem merdivenlerin başında göründüğünde içimde anlık bir öfke parladı ama bu çok kısa sürmüştü. Başından kötü bir evlilik geçmişti; babamdan kurtulmak onun için kolay olmamıştı. Böyle olduğu için ona kızmamalıydım.
Saçlarına sardığı beyaz havluyu tek eliyle tutarak basamakları inerken beni baştan aşağıya süzüp gülümsedi. "Okulu mu kırdın, anneciğim?"
Evet, anneciğim.
İçimde alayla gülen, iyi olan her şeyden mahrum bir kız vardı. Onu da annem doğurmuştu.
Ceketimi çıkartırken gözlerimi kaçırdım. Onun bir anda çağlayan sevgi sellerine alışamıyordum. Annemin sevgi dolu kelimeler kullanmasını kaldıramıyordum. "Biraz halsizim, eve gelmek istedim. Sen ne ara geldin?"
Karşımda durdu, yüzünde aklımı karıştıran şefkatle gözlerimin içine baktı. "Yarım saat falan oldu. Sen iyi misin? İstersen hastaneye gidebiliriz."
Elini alnıma koymak isteyince bu hareketini nazik bir tavırla püskürttüm. Bana, benimle ilgiliymiş gibi davranması kendimi aciz hissetmeme neden oluyordu. Annem ne zaman bana şefkat gösterisinde bulunsa sonu hep hüsran oluyordu.
"İyiyim, biraz dinlensem geçer. Sen yine gidecek misin?"
Gitme anne, sana ihtiyacım var.
Nedenini anlayamadığım bir mahcubiyetle gözlerini kaçırdı. "Evde kalıp seninle vakit geçirmeyi çok isterdim ama toplantım var, güzelim."eli saçlarıma gitti, içim ürperdi. Saçlarımı yavaş yavaş okşadı, seviyormuş gibi."Sen yatıp dinlen, iyi hissetmediğin an beni ara tamam mı?"
Sanki arasam açacakmış gibi konuşması ne kadar hoştu. İnsanda korkunç bir öfkeyi tetikliyordu. Sakince gözlerimi kapatıp açtım, duygusallık buraya kadardı. Annemden medet ummak başlı başına bir hataydı.
"Ama ben seni çok özledim."dedim şımarık kız çocukları gibi. Güldü."Ben de seni özlüyorum, birtanem. Ama bu aralar çok yoğunuz maalesef."
Üzülmüş gibi dudak büktüm. "Bari beraber bir yemek yeseydik."dedim kırgın sesimle.
Koluma girdi, beraber merdivenleri çıkmaya başladık."Bebeğim akşama kadar orada olacağım. Yarın yesek yemeği olmaz mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kukla
Teen FictionNazlı için hayat oldukça basitti. Bir kimliği vardı; aynada yansıması, dağınık ailesi, düzenli odası ve arkasında da kocaman yalnızlığı. Bir de Batuhan Ezgir vardı. Batuhan hepsinden daha karmaşıktı. ❆ 31.08.17