1.0

4.1K 447 257
                                    

Kitaplar, her zaman gerçeklerden saklanabileceğimizin garantisini vermiyordu.

Ne yazık ki şu an bunu daha iyi anlamıştım. Sırtımı yasladığım kitapların arasında kaybolmak, okuduğum satırlarda boğulmak kadar kolay değildi. Gözlerimi yumdum. Anonim mesajlar attığım kişiyle sürekli karşılaşmak planımda yoktu. Hele onun için yaptığım anlaşmanın şartını gerçekleştirmek için girdiğim mekanda onunla karşılaşmak... Bu ne tür bir şakaydı?

Gözlerimi açtığımda daha sakindim. Buradan çıkamazdım, ondan kaçmaya çalışmak beni daha kötü bir duruma sokardı. Gözlerim üst kata çıkan dar merdivene takıldı. Merdivenin iki yanında kitaplar, dergiler, kağıt yığınları vardı ve üst katın bir kısmı buradan görünüyordu; orası da kitap doluydu. Gözlerim hafifçe kısıldı, omuzlarımı dikleştirip onların yanına yürüdüm.

Sanki sohbet ettiklerini görmüyormuş gibi bir dalgınlıkla"Acaba üst kattaki kitaplara baksam olur mu?"dedim. Batuhan'ın bakışlarının bana döndüğünü hissedince ben de ona baktım. Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı."Selam."dedim. Evet, iyi gidiyorsun Nazlı. Benden daha sakin bir tepkiyle "Selam."dedi. Adının Selim olduğunu öğrendiğim yaşlı adam "Nereden başlarsan başla."dedi kısaca.

Gözlerimi Batuhan'a değdirmeden arkamı döndüm, üst kata çıkan merdivenlere sakince yürümeye başladım. Batuhan'ın "Ben biraz kitaplara bakayım, yine konuşuruz."dediğini duydum ve ardından adım sesleri arkamdan yükseldi. Çok saçmaydı.

Batuhan ve kitaplar çok saçmaydı.

"Seninle çok karşılaşıyoruz,"dediğini işitince gözlerimi kırpıştırıp durdum ve ona döndüm. Ne demezsin..."Evet, sanırım."dedim sakince. Hiç sakin değildim. Mantıksızdı. Batuhan benim gözümde daha farklı bir insandı, burada kitap kokusu eşliğinde ona bakmam çok mantıksızdı.

"Neden buradasın?"dedim istemsizce. Elini rafa yasladı, kazağından belli olan kol kası iyice belirginleşmişti."Hediye alacağım, kitaplara göz atmak istedim."dedi gözlerimin içine dikkatle bakarken. Başımı salladım. "Sen?"deyince saç diplerimden yayılan sıcaklığı hissettim.

"Ben... Ben de hediye alacağım."zoraki gülümsedim."Bir arkadaşım benden kolay bulunmayacak bir kitap istedi, ben de sahaf sahaf geziyorum."

Onunla yüzyüze olmak neden bu kadar zordu?

Gözleri kısıldı."Neyse. Ben üst kata bakmalıyım. Görüşürüz."dedim sessizliğin aklımı karıştırmasına izin vermeden. Başını salladı, hiçbir şey söylemedi. Kitaplar nedeniyle darlaşmış merdivenleri onun bakışlarının baskısı altında dikkatlice tırmandım ve derin bir nefes aldım. Artık beni göremezdi. Bu arada... Kime hediye alacaktı?

Bunu düşünmeyi sonraya bıraktım, karşımdaki kitap yığınlarıyla nasıl baş edeceğimi düşünmeliydim önce. Ruh hastası Umut para isteseydi ölür müydü? Saçlarımı geriye atıp ceketimi çıkardım, sağdaki ahşap sandalyenin üstüne bıraktım. Etraf çok tozluydu, sanırım adam buraya uzun süredir çıkmıyordu. En iyisi sol baştan başlamak, diye düşünüp oradaki raflara yöneldim.

Acaba kime hediye alacaktı? Etrafındaki kızlar olmazdı, hepsi sadece maddi değeri olan hediyeleri beğenmeye programlanmış gibilerdi. Belki ailesinden birine alacaktı. Belki de bilmediğim bir arkadaşı vardı. Gizli sevgilisi? Ah, hayır. Kendine gel Nazlı.

Boydan boya duvardaki rafları incelemek bile bayağı vaktimi almıştı. İkinci bölüme geçtiğimde zihnim tamamen dağılmış, sadece kitabın ismini bulmaya odaklanmıştı. Kitap burada yoksa kaybettiğim zamanın hıncını Umut'tan çok fena çıkaracaktım. Hiçbir kitabı es geçmemek için ters yüzü çevrilen kitaplara da tek tek bakıyordum. En üst raftaki ismi görünmeyen kitabı almak için elimi uzattım ama yetişmedi.

KuklaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin